YOKSA korkulan oluyor mu? MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, “Gerekirse dağa çıkarız” söylemiyle partisinin “Kürt açılımına” tavrını ortaya koydu.
DTP’nin keskinleri de Abdullah Öcalan’ın “taraf” olmaması halinde parmaklarıyla “dağı” gösterdiler.
Yani... “Açılımın” alternatifi “dağ” mı oluyor?
Böylesine sadece “ak” ve “kara” karşıt renklerine sıkışmış siyaset ürpertici.
Ancak... İyi okunursa, yararlı da olabilir.
Sağduyulu, duyarlı bir çizgi izlenmezse, nelerin yaşanabileceğinin işaretleri sürecin daha başlarında alınmıştır.
Gerçi... MHP Grup Başkanvekili Şandır’ın sadece 3 kelimesini cımbızla çekip yorumlamak yanlış olur.
Şandır, “25 yıl dağda gezenlere Türkiye’yi böldürmek istiyorsanız buna bütün gücümüzle karşı çıkacağımızı, gerekiyorsa dağa çıkacağımızı ifade ediyoruz” diye tehlikeli sularda dolaşarak başlıyor ama elektriklenmeyi toprak hattına boşaltarak noktayı koyuyor:
“Bu projeyi milletimizle birlikte engelleyeceğiz.”
Gene de korkarım ki, akıllarda kalacak olan mesaj “dağa çıkmak” olacak.
Ötekiler ise, zaten dağ meşrepli.
Fay hattı
BU söylemlerin vahim bir kırılmayla sonuçlanacak fay hattı yaratma tehlikesi görülmelidir.
“Dağlara çıkmak” seçeneği ya “sokaklara çıkmayı” provoke ederse?..
Bir siyasi parti yöneticisinin ve arkadaşlarının “dağlara çıkmak” söylemi, semboliktir ama sinir telleri gerilen bu coğrafyada özellikle gençler o teoriyi sokaklara taşıyarak hayata geçirirlerse...
İşte bu felaket olur.
Devlet Bahçeli, MHP Genel Başkanı seçildiği ilk günden bu yana bu partinin genç kuşaklarını sokaktan, şiddetten koparmaya ve uzak tutmaya özen gösterdi.
Bunu başardı.
Ne var ki, şu çok duyarlı süreçte son günlerin söylemleri MHP’nin gençlik tabanındaki nostaljiyi kaşıyabilir.
Dünya görüşü genlerindeki milliyetçi duygular örselenirken, spontane patlamalar oluşabilir.
Hatta yayılabilir.
“Kürt açılımı” zaten kelime olarak içeriğinde “ayrışım” taşırken, bir de akordu bozulmuş, bazı telleri kopmuş, sinir telleri ile “dağ” ve “çatışma” notalı perdelerde parmak izi bırakmamak gerek.
Demokrasi hamlığı
AYNI duyarlılıkla iktidarın da üslubuna, söylemlerine işaret etmek gerek.
“Demokratik açılım” iddiasını hayata geçirmek için yola çıkanlar kendileriyle aynı görüşü paylaşmayanlara tahammül edebilmelidir.
Demokraside herkes iktidarın peşine takılacak diye bir kural yok.
Bireyler aynı torna tezgâhından çıkmış tek tip ürünler değildir. Kendi özgür iradeleriyle tavırlarını belirler.
Kaldı ki, ortada sadece “açılım” başlığı var. Altı ve içi boş.
Bu duruma ihtiyatlı yaklaşmak ve çözüm planını beklemek bireyin hakkıdır.
Sonuç... Bu girişim için daha açılımın içi boşken “Türkiye’yi bölüyorlar” nasıl ki önyargı ise, bu boşluğun peşine takılmayıp ihtiyat payı bırakanları da “kan durmasın isteyenler” diye yaftalamak da demokrasi hamlığıdır.
UTANMAZ PİÇLER