Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kılıçdar-oğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” bağlamında, karşıtların “CHP nerede, adalet ve demokrasi nerede” polemiğine ve “CHP’nin tarihi boyunca darbecilerin yanında olduğu” iddialarına dün işaret etmiştim.
Tarih sayfalarında yolculukla “27 Mayıs’ta 1960 ihtilali ve CHP” gerçeklerini yazmıştım.
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’nün “27 Mayıs’ın CHP, ne içindedir, ne de dışında” tarihi söylemini hatırlatmıştım.
Döneminin en güçlü kalemlerinden İsmet Paşa’nın damadı, Metin Toker tarafından bunun yorumunu yansıtmıştım.
Özetle...
Hazırlık, örgütlenme ve silahlı müdahale sürecinde CHP, 27 Mayıs’ın kesinlikle “dışındadır.”
27 Mayıs cunta yönetiminden demokrasiye geçiş için her aşamada CHP, sürecin “içindedir.” Örneğin Kurucu Meclis’in oluşması, Kurucu Meclis’te yeni Anayasa’nın yapılması, seçim kanunu ve mümkün olan en kısa zamanda genel sçeimlerin yapılması, askerin siyasetten çekilmesi için CHP siyaset ve entellektüel birikimiyle devrede olmuştur.
Ayrıca İsmet İnönü, merhum Adnan Menderes’in eşi Berrin Menderes’in ricası ve kendi kanatinin de bu doğrultuda olması nedeniyle idamları önlemek için cunta komutanlarına baskı yapmıştır.
Demokrasiye hemen geçmemek ve uzunca bir süre daha askeri yönetimin devam etmesi taraftarı olan, cuntadaki 14’lerin devre dışı bırakılması ve simgesel görevlerle yurtdışına atanmaları için çoğunluktaki cuntacılara etki yapmış ve sonuç almıştır. Böylelikle genel seçimlere gidilebilmiştir.’
12 MART MUHTIRASI
CUMHURİYET tarihinin ikinci “darbesi” 12 Mart 1971 tarihlidir.
Dönemin Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanıyla jandarma komutanının imzalarıyla iktidardaki Süleyman Demirel’in AP (Adalet Partisi) hükümeti “görevden alınmıştır.”
Muhtıraya imza atan komutanlar “siyasi partileri ve TBMM’yi kapatmamışlardı.”
Fakat...
Herşey pamuk ipliğine bağlıydı.
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü ve Süleyman Demirel sırf “Meclis devam etsin, siyasi partiler kapatılmasın” anlayışıyla bu “oldu bittiyi” yakın tarihte seçime ve demokrasiye dönüş için -deyim yerindeyse- “pışpışladılar.”
Asker, hükümeti “CHP Kocaeli milletvekili Nihat Erim’e kurdurmak” ve “CHP’den bazı isimlerin bakan olmasını” istiyordu.
Dışarıdan da bazı isimleri dayattılar. Dünya Bankası’ndan apar topar getirtilen Ekonomist Atilla Karaosmanoğlu bunlardan biriydi.
“Reformlar yapmakla(!!)” görevlendirilen bir “teknik hükümetti(!!)” bu.
İsmet Paşa çarnaçar sırf “demokrasiye dönüş yolu açık kalsın” kaygısıyla Erim’i ve birkaç CHP’linin bakan olmasını kabul etti.
Demirel’in AP’sinden de fazla direniş olmadan yeni hükümet güvenoyu aldı.
Fakat...
CHP karışmıştı.
Genel Sekreter Bülent Ecevit ve başını çektiği “ortanın solu” hareketinin güçlü isimleri istifa ettiler.
Bir açıdan bakılırsa, dönemin siyasi partileri içinde “CHP’nin o zamanki omurgasını oluşturan ekibin istifası darbeye karşı yegane net tavır koyuştu.”
Yani...
“CHP 12 Mart 1971 muhtıra darbesinin içindedir” denemez.
12 EYLÜL DARBESİ
9 yıl sonra, Erbakan’ın partisinin dışarıdan desteğiyle iktidarda olan Süleyman Demirel’in “azınlık hükümeti” de 12 Eylül askeri darbesiyle devrildi.
Bütün partilerin liderleri ve ileri gelen isimleri sürgünde tutuldu.
Bütün partiler kapatıldı.
Yani...
Dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve Baykal gibi önde gelen isimleri de sürgündeydi.
Asker CHP’yi de kapatmıştı.
Yakın tarihi biraz okumuş olan hiç kimse “CHP 12 Eylül darbesinin içindeydi, darbecilerle iltisak halindeydi” diyemez.
DİĞER DARBE GİRİŞİMLERİ
28 Şubat, 17 Nisan “e muhtıra” gibi örtülü müdahalelerde CHP’nin varlığı sadece “siyasi polemik” malzemesidir.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in “Necmettin Erbakan - Tansu Çiller” iktidarını, yeni hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a vererek noktalamasında “CHP olmazdı ki...”
Demirel, Erbakan, Çiller ve Yılmaz...
4’ü de CHP’nin dışındaki partilerden.
17 Nisan “e muhtıra” olayı dönemin Genelkurmay Başkanı Em. Org. Yaşar Büyükanıt imzalıydı.
CHP’yle “uzak yakın” hiçbir ilgisi yoktu.
Yaşar Büyükanıt’la Dolmabahçe Sarayı’nda “sır” görüşmesi yapan o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, her halde komutanın “e muhtırayı” neden yazıdğını en iyi bilen hatta tek bilendir.
........................
İşte “CHP ve darbeler” konusunda tarihi gerçekler.