Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MISIR’DA askerin yönetime el koymasına “isim aramak” gereksiz.
ABD ve Batı, “askeri hamle” gibi deyimler üretseler de bu bir “darbedir.”
Teorisiyle ve pratiğiyle harbi “darbe.”
Onaylanamaz.
........................
Şimdi...
Fondaki “darbe”nin arkasında olanlara da geçelim.
Darbelerin sürekli mağduru olmuş, hatta 12 Eylül 1980 ihtilalinden sonra kaçmak zorunda kalarak FKÖ’ye (Filistin Kurtuluş Örgütü) katılmış olan Cengiz Çandar’ın şu sorusu düşünmeye sevk ediyor:

Hüsnü Mübarek’in “Son Firavun Yönetimi’ni yıkan ve Müslüman Kardeşler”e seçimle iktidar yolunu açan 25 Ocak 2011 Devrimi’nin -ki muazzam bir kitle hareketiydi- iki misli Mısırlıyı sokaklara döken, 30 milyon insanı sokağa çıkartan “olgu”ya da bir isim bulmak zorundasınız demektir.
Sokaklardaki 30 milyon Mısırlı “darbe taraftarı” olamaz herhalde. Bunların tümüne yakını, 2011’de Tahrir’i her türlü baskıya karşı koyarak dolduran kitlelerdi. Şimdi, sayıları ikiye katlanmış vaziyette, Mursi’ye karşı, başta Tahrir, Mısır meydanlarını ve sokaklarını doldurdular.
Niye?
Niye böyle oldu?
Cevabını merak etmez misiniz?
.........................
Çandar, Ortadoğu siyasetini -bana göre- en iyi bilen ve görüntülerin gerisini de doğru okuyan bir gazetecidir.
“Mezopotamya Ekspresi” başlıklı kitabı yaşamının uzunca bir bölümünü geçirdiği Ortadoğu’dan izlenimlerini, teşhislerini, aktörlerin analizlerini bugünlere ışık tutarak yansıtır.
Cengiz Çandar’a göre “2011 Ocak-Şubat’ındaki 3 hafta boyunca Müslüman Kardeşler Tahrir’de sahaya pek çıkmamışlar. Ya da pek az kez ve pek az sayılarla katılmışlar. 25 Ocak 2011 sonrasında Müslüman Kardeşler iktidarının önünü açan gelişmeler, yine iktidarı Mübarek’ten almış olan Mısır ordusu ‘Yüksek Askeri Konseyi’nin’ yönetiminde söz konusu olmuş.”
Çandar soruyor:

“Niçin bu, Mursi”nin Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanlığı’na getirdiği General Abdülfettah el-Sisi’nin başını çektiği bir “askeri darbe” olarak niteleniyor?
Niçin, 25 Ocak 2011, General Tantavi’nin başını çektiği bir “askeri darbe” olarak nitelenmiyor?
Mesele, Hüsnü Mübarek ile Muhammed Mursi arasındaki farktan mı kaynaklanıyor?
Evet. Çünkü, Mursi, seçimle iş başına geldi. Ama görülüyor ki seçim, “meşruiyet zemini” olmakla birlikte, “otoriter rejim”e geçişe karşı bir “emniyet sübabı” oluşturmuyor. Nitekim, Mısır’da Hüsnü Mübarek ile simgelenen “laik diktatörlük” yerini “İslamcı otoriterlik” ile değiştirince, 2011’de harekete geçen “devrimci dinamik” karşısında dayanamadı.
Yani, Mısır, öyle basit “siyah-beyaz” formüller sunmuyor. Hayli karmaşık bir denklem söz konusu.
........................
Çandar’ın kullandığı “Hüsnü Mübarek ile simgelenen laik diktatörlük” ve “Mursi’nin İslamcı otoriterliği” ifadelerini ya da teşhisini bir kenara not edin.
Ve de “2011’dekinin 2 katı Mısırlının 2013 Tahrir’inde toplandığını...”
........................
Bu 2 ayrı fotoğrafın yorumunu 2 farklı “okuma” ile anlatmış.
Mursi’nin gitmesinden yana olanlar durumu şöyle okuyorlar:
‘Bu, yeni bir devrim değildir. Hüsnü Mübarek’i devirmiş olan tarihi 25 Ocak 2011 Devrimi’nin devamıdır. Bu hareketin kökleri, on yıllar öncesine giden, sivil eylemcilik ve insan hakları hareketlerindedir. Ulusal vizyonunu İngilizlere karşı 1919 Mısır Devrimi’nde bulmaktadır.’
Mursi ve Müslüman Kardeşler yanlılarının “durum okuması” ise bunun 180 derece zıddı:

2011 Devrimi’nin kökleri, 1928’de Müslüman Kardeşler’in kuruluşuna gider. Müslüman Kardeşler, Mısır’ı İslam üzerinden yüceltmeyi hedeflemiştir. On yıllar boyu süren mücadele sayesinde bireyin, ailenin ve toplumun ıslahatı sağlanmıştır ki, siyasi iktidar bunun sonrasında gelecek ve modern bir İslam devletinin kurulması mümkün olabilecektir.
........................
Mursi ve Müslüman Kardeşler -Çandar’ın ifadesiyle- “Müslüman otoriterlik” denebilecek bu ikinci zihniyeti dayattıkları için Mısır patladı.
2 görüşün birbirine karşı 10 milyonlarının bundan sonra nasıl birarada yaşayacakları Mısır’ın büyük sorunu.
Askeri darbe bu sorunu daha da çetrefil hale getirdi.
Arap dünyası ve onun diğer lideri Suudi Arabistan’la -öyle görünüyor ki- ABD ve Batı da ellerini bu kargaşadan çekmeyecekler.
........................
Türkiye için sonuç...
Her inanç, her etnisite, her kurum için daha fazla demokrasi, daha fazla özgürlük ve empati.
Zaten gerilerde kalmış olan darbelere karşı olmanın ötesinde, “Türkiye’nin huzuru” için...
........................
Not: Cengiz Çandar’ın yazısının tamamı 05 Temmuz 2013 tarihli Radikal’de.