Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Anayasa Mahkemesi, Başsavcı’nın istemini kabul ederek dava sürecini başlatırsa, öyle 7-8 ay sürüncemede bırakmak yanlış olur.
Bir iktidar partisi, “laiklik karşıtı odak haline geldiği” iddiasıyla kapatılmak isteniyorsa ve yüce mahkeme bunu “ciddi” bularak davayı başlatmışsa, ortada vahim bir durum var demektir.
Böyle bir iktidara ülke nasıl emanet edilebilir? Bu iktidarın çoğunluk oylarıyla yasalar çıkacak, en önemli, en duyarlı görevlere atamalar yapılacak.
Türkiye’nin dış politikasında kararlar alınacak, anlaşmalar imzalanacak. Gerekirse savaş kararı alınacak.
Hatta...
Görüyorsunuz Anayasa bile değiştirilecek.
Yani...
Ülkenin, milletin, devletin şah damarı elinde olacak. Bu mantığı tersinden işletelim. Bir ayağı çukurda gibi görünen iktidar, bürokrasiye söz geçiremez
Kapatılma ihtimali olan partide, milletvekillerine, diğer partilerden çengel atılır.
Diğer ülkeler, kapatılma olasılığı tepesinde Demokles’in kılıcı gibi asılı duran bir iktidarın anlaşma girişimlerini, söylemlerini yeterince güvenli bulmaz. Ekonomi bekleyişe geçer.

Haberin Devamı

Gecikmeyen adalet
Bütün bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi, hızlandırılmış bir yargılama takvimi uygulamalıdır.
Yani...
7-8 aya yayılabilecek 8-10 celseyi her gün toplanarak çok kısa bir süreye sığdırmalıdır.
Böylece ne iktidar aşınır, ne adalet gecikir, ne Türkiye belirsizlikler sürecinde dalgalanarak içeride ve dışarıda yaralar alır.
Eğer, illa bir anayasa değişikliği yapılacaksa, “siyasi partiler için kapatma davalarının başladıktan en geç bir ay içinde karara bağlanma zorunluğu hükmü” bütün partilerin uzlaşmasıyla kabul edilmelidir.

G.S. LİSELİLER İÇİN
Adnan Polat’ın genel başkanlığı artık sadece birkaç takvim yaprağı sorunu.
Polat yıllardır yönetim kurullarında görevler aldı. Bu göreve iyi hazırlandı. Sözüne güvenilir, dürüst, Galatasaray başkanlığını onurla taşıyacak bir kişiliktir. Burada birkaç not düşmek isterim:
Birincisi...
Canaydın yönetiminin vitrine çıkmayan ama kulübe büyük faydaları olan Işın Çelebi’nin, yönetimde mutlaka yer alması gerekir. Galatasaray’ın borçlarının yeniden yapılandırılmasında ve parite farklarından yararlanarak borçların önemli oranda aşağı çekilmesinde Çelebi’nin parmak izleri vardır.
Galatasaray stadı projesinde de Işın Çelebi, projenin daha doğuşundan başlayarak mimar Mete Arat’ı bulmak, Ankara’daki bürokrasi ve siyaset labirentlerini ustalıkla aşmak, sonuç alacak siyasi ilişkileri kurmak gibi zor bir misyonu sessiz ve derinden gerçekleştirmiştir.
Adnan Polat, lider kumaşından yapılmış, karizmatik bir adam; sesiyle, duruşuyla, tribünlere etkisiyle, medyadaki sağlam dostluklarıyla Galatasaray’ın çoktandır hissettiği boşluğu dolduracaktır. Onun, omuz omuza olabileceği, vitrinlere sevdasız, görev adamı Işın Çelebi’yle çalışması hem kendisi hem Galatasaray için aklın yoludur.
Işın Çelebi’nin vizyonu da geniştir. Merhum Turgut Özal’ın vizyon turlarını paylaştığı ekonomi kurmayıydı.
Bir not daha... Galatasaray çayırda, sokakta değil, lisede kurulmuştur. O nedenle liselilerin oylarını ben çift meclisli parlamentolardaki “senato” gibi hissederim. Güvencedir onlar. Galatasaray bir gün gelir de hiç onaylanamayacak bir yönetimin eline düşmek tehlikesiyle karşı karşıya kalırsa, liselilerin topluca tavır koyan oylarıyla bu vahim gidiş önlenebilir diye düşünürüm.
Ama liseli kardeşlerimiz, sırf mektepli değil diye Galatasaray için gerçekten iyi başkan olacak bir kişiye karşı “beyaz oy” düzenlemelerine girişirlerse ya da “Sandığa gitmeyin” çağrılarında bulunurlarsa yanlış yaparlar. Galatasaray için çok değerli olan ağırlıklarını korumalılar.