Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bugün İTÜ'ye gelecek, 50.yıl plaketini alacak.
Aynı törende Erbakan da bulunacak.
Onlardan 5 yıl sonraki sınıfın öğrencilerinden biri, Fazilet Partisi'nin yeni Başkanı Recai Kutan'dır.
Kutan, Süleyman Demirel, Devlet Su İşleri Genel Müdürü iken, bu kurumun Elazığ Bölge Müdürü'ydü.
Ekrem Ceyhun'dan tutunuz, Mehmet Turgut'a kadar uzanan bir "İTÜ'lüler" kuşağı, siyasete damgasını vurmuştur.
Ancak...
Zaman tünelinden aldığımız bu ilişkilerin çok daha etkin olanını, önümüzdeki aylarda yaşamaya hazırlanalım.
Türkiye'de siyasetin yeniden yapılanmasında, 45 yıllık İTÜ'lü Kutan ile 50 yıllık İTÜ'lü Demirel'in dayanışmaları öne çıkabilir.
Kutan, FP'yi macera yörüngelerine saptırmayacak, ılımlı ve ölçülü bir isim olarak Demirel'in - deyim yerindeyse - referansını almıştı.
Duyarlı ortamlarda tepki yaratmayacak bir Genel Başkan olabileceği yolunda Çankaya kefaletine sahipti.
Rejimin demokrasi normallerine geçme sürecinde Demirel'le dayanışma rolü beklenebilir.
Örneğin...
İrtica ile Mücadele yasalarının Meclis'ten geçmesine, FP elbette oy vermez.
Ama...
Kutan bilir ki...
FP bu yasalar için engelleme yapar, Meclis'i çalıştırmamayı sürdürürse, sistem büsbütün zorlanabilir.
Bunalım olabilir.
O halde...
FP, engelleme yapmaz...
Yasalar Meclis'ten geçer.
Siyasi Partiler Yasası'nın değişmesi gerek.
Meclis, halk iradesiyle değil de, "apoletsiz komutanlar" denilen 5 liderin hazırladıkları listelerle oluşuyor ise...
Bunun da değişmesi için FP'nin desteği alınabilir.
Seçim Yasası, sandıktan yöneten demokrasi çıkarabilecek şekilde değişebilir.
Çift turlu dar bölge seçim sistemi sesli düşünülüyor.
Bütün bunlar olursa, FP'nin yüksek - belki de en yüksek - oyu alması, gene mümkün.
Fakat...
Anlamı, ilk seçim sonrası mutlaka "FP iktidarı" değil.
Karşısında gene oyların yüzde 80'i olacaktır.
O çoğunluğun Meclis'e sağlıklı yansıması, Seçim Yasası'nda değişiklikle sağlanabilir.
İşte...
Bu ince ayarlı siyaset işaretleri alınırken, Demirel, kendisini ziyarete gelen parlamenterler heyetine ilginç sözler söyledi.
Örneğin...
"Bu hükümet, kendisine verilen görevi yapmıştır. Daha fazlası beklenmemeli."
Dahası...
"Referandumdan, halkın sık sık sandığa götürülmesi gereğinden" söz etti.
Demirel, ne yapmak istiyordu?
Anavatan kurmaylarının yorumu hazır:
"Efendim, Sayın Cumhurbaşkanı - bu hükümet, rejim bunalımını aşmak için kurulmuştu. Fevkalade başardı - demek istiyor.
Yoksa...
- Ömrünü doldurdu - diye bir mesajı asla yok.
Hükümetimiz sürecektir."
Onlar öyle diyor, ama Cindoruk bambaşka rüzgarlar estirmekte.
"Demirel'in - rejim sorunu artık yok ama, sistem tıkandı - uyarısında bulunduğunu... 28 Şubat sürecinden çıkışın - ancak Yarı Başkanlık Sistemi'ne geçişle - mümkün olacağını" söylemekte.
Demirel'in sözleri, aslında "muz niyetine" yorumlanabilir.
Hangi niyetle yerseniz, o tadı verir.
Zaten...
Bunca yılın deneyimiyle, kelimeleri iki yoruma da açık olarak seçmiştir.
Ne var ki...
Yazının başlarında belirttiğim, Kutan'ın - olası - rolüne bir kez daha eğilelim.
Demirel'in "referanduma gitmek" sözü, düşündürücüdür.
Bu hükümetle sistemin tıkanması halinde, Başkanlık ya da Yarı Başkanlık Sistemi'ni referanduma sundurtabilir.
Referandumdan alınacak sonuçla Türkiye, Anayasa değişikliğine giderse, gene başında Kutan'ın olacağı FP'ye ihtiyaç var.
Sistem tıkandığında, Fransa örneğinde olan yetkilerle, Yarı Başkanlık Sistemi ve bunun gerektirdiği Anayasa değişikliği gündeme gelebilir.
Yani...
Meclis'i feshedip ülkeyi seçime götürmekten tutunuz, olağanüstü hallerde bütün yetkileri kendinde toplayarak, kısa bir süre için ülkeyi tek başına yönetmeye kadar yetkiler.
Bütün bunların gerekçesi, rejimin ve sistemin tıkanması halinde, üstün otoritenin, artık, devletin sivil doruğunda olması.
Kısacası...
Demirel, sözgelişi konuşmuş değil.
Peki...
Çankaya'dan işareti alınca Baykal, bugünden yarına hükümeti düşürür mü?
O'nun söylediği şudur:
"Bizim 2 ay önce ortaya koyduğumuz saptamayı, Cumhurbaşkanı şimdi dile getirdi.
Herkes görüyor.
Bu hükümet, ömrünü tamamlamıştır.
Ancak, düşürmek için acelemiz yok.
Çürüme süreci başlamıştır."
Sonuç...
Sadece havalar değil, siyaset de ısınıyor.
Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr