ABD'nin başını çektiği Batı'nın liberal ekonomi ve siyaset ile Sovyetler Birliği odaklı komünist bloklar...Birincilerin vitrine koydukları "ikona" devletler Batı Almanya ve Güney Kore idi.İkinciler ise bunu Doğu Almanya ve Güney Kore ile göğüslüyorlardı.ABD ve Batılılar kaynaklarını akıtarak, Batı Almanya ve Güney Kore ekonomi mucizelerini -adeta- yarattılar.Öyle iki ışıltı oluştu ki, Sovyetler Birliği vitrinindeki Doğu Almanya ve Güney Kore "sürekli güneş tutulması" yaşıyor gibiydiler.Sonuç... Batı ve Doğu Berlin'i ayıran duvarın yıkılması, komünizmin sonunu işaretledi. Sovyetler Birliği çöktü. Blok dağıldı. Moskova uydusu eski doğu devletleri bu kez ABD ve AB ekseninde dönmeye başladılar.Castro'nun Küba'sı bile değişti. Kuzey Kore hâlâ direniyor..........................Komünizm çöktüğüne göre Türkiye hangi bloka karşı "vitrindeki pırıltı" olacak.Sorunun cevabı, "Terör üreten İslam coğrafyası için" olabilir.Nasıl ki bir raf dolusu kitabın anlatamadığını bir resim, bir heykel, bir karikatür kafalara "dank" ettiriyorsa, Türkiye de demokrasi eksenli küresel siyasetin simge "resmini" oluşturabilir. Yabancı sermaye, teknoloji, çok boyutlu destek ve dayanışma ile Türkiye bir model haline gelebilir...........................Hangi mesajlar ve beklentiler?"- Hıristiyan Batı, İslamın düşmanı değildir. Bakın halkının çoğunluğu Müslüman olan Türkiye ile AB bütünleşiyor. Zaten Türkiye, NATO'nun ve Avrupa Konseyi'nin de üyesi.""- AB de bir Hıristiyan kulübü değildir. Türkiye ile tam üyelik hedefli görüşmelerin başlaması bunun kanıtıdır.""- Türkiye ekonomik büyümesini katlarken, insan hakları ve özgürlüklerini Avrupa standartlarında yaşarken, İslam coğrafyası halklarını özendirecektir. Otoriter rejim kabukları çatlayacaktır. Çökecektir.Türkiye, elektrik verilmiş rezistans teli gibi bir siyaset teknolojisi tasarımı...""- Hedef, İslam diktalarından beslenen küresel terörü çökertmek.".............................Bunların ötesinde, tüm kuralları ve kurumlarıyla Avrupa kalıplarında oluşmuş Türkiye, AB'nin artık ABD ve Çin/Hindistan blokları karşısında küresel aktör olarak kalması için -zorunlu- kazançtır.............................Ama.... "ihtimaller hesabı" yüksek bir oyundur bu.Yani "eğer"lere bağlı bir yüksek olasılık... Bir dizi "eğer"i, 2'ye indirgeyeyim."1- Eğer Türkiye, Avrupalı olmak performansını sonuna kadar götürebilirse...""2- Eğer AB, 10 yıl sonra da ayakta kalmış olacaksa..."...........................Çerçeve Belge artıları ve eksileri ile tartışılıyor. Eleştirilerin tümünü "bağnazlık..." Olumlu bakış sahiplerini ise, "aymaz" ya da "sağcı" olarak kategorize etmek yanlış.Demokrasinin bir gereği de karşıt görüşlerin karşılıklı hoşgörüsüdür...........................Yunan gazetesinin "Hoş geldin Türkiye" başlığını Türkçe atması... İngiltere'nin "bağımsız gazetecilerinin" bir araya gelerek yayımladıkları Independent gazetesindeki Türkiye'yi de yıldızlı hudut çizgisiyle içine alan "AB'nin yeni haritası" az şey mi?..........................Erdal Şafak Sabah'ta, "Yarım bardak suda fırtına" başlığı altında yazmış.3 Ekim bardağı kimine göre yarısına kadar dolu... Kimine göre yarısına kadar boş. Bu "yarı" kavramı hayli -bence- tartışılır ama şu iki yaklaşım gerçekçi:1- "Laiklik sulandırılmayacak."2- "Ekonomi krizlerine AB paratoner olur."...............Bunca satırdan sonra bir soru:"Tamam... Ödünler verildi. Ya AB'den alınanlar/alınacaklar?"İstiklal Marşı" ile Mozart'ın "Neşeye Övgü"sünü birlikte dinlemeye alışacağız. g.civaoglu@milliyet.com.tr AB'nin Türkiye'ye tanımladığı misyon, İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı Almanya'sını ve Güney Kore'yi anımsatıyor. Soğuk Savaş yıllarında küresel iki ideoloji çarpışıyordu.