ELTON John konserini izlerken uyarı mesajları gelmeye başladı. Tweet’ler bile atılıyormuş!
“Elton’un davulcusu Güneri Cıvaoğlu’nun tek yumurta ikizi gibi!..”
Bizim bulunduğumuz yer ERGO’nun locası, “ikizimi(!)” göremiyordum.
Neyse...
Her derde deva internette gördüm.
Yorum yok.
“Adamla benzeşiyor muyuz?”
Karar sizin.
Ayşe Arman’dan “Jack Nicholson” benzetmesi tercihimdir!
Tabiatımla daha bir örtüşüyor. Geçelim...
ELTON JOHN AYİNİ
KURUÇEŞME’dekilerin bir “trans haline” tanık oldum.
Elton büyüsü sarmıştı on binleri...
Hele o Prenses Diana için ölümünden sonra söylediği “candle in the wind” şarkısı...
Aslında bu şarkı “efsane kadın Marilyn Monroe’ya” yazılmış.
1973’te ölümünün 11’inci yıldönümünde Elton John ve müthiş söz yazarı Bernie Taupin Lady Diana için bunun ikinci düzenlemesine imza atmışlar.
“Elveda İngiltere’nin gülü.
Artık kalplerimizde büyüyeceksin.”
BU GAZETE OYAR
BUGÜN son sayısı yayınlanan News of the World’ün halk arasındaki adı “News of the SCREW” İngilizler “world (dünya)” yerine “screw” diyorlar.
Nedeni şu:
Screw anlamı “tornavida, tornavida sokarak sıkmak...”
Argoda ise “oymak, (ayıptır söylemesi) düzmek...”
Bu gazete yaptığı özel haberlerle “yatak odalarına dalmakta” ve hedef aldıklarını gerçekten “oyuyordu...”
Skandal yayınlarıyla tirajı zaman zaman 6 milyona tırmanmaktaydı.
Örneğin...
- Futbolcu Beckham’ın sevgilisini ortaya çıkarmıştı.
- “SARAYIN İÇİNDEN” başlığıyla Prenses Sarah Ferguson’un yatak odası anılarını dizi yapmıştı.
- Ünlü Beatles grubundan Paul Mc Cartney’in tek bacaklı eşinin geçmişte fahişe olduğunu iddia etmişti. Kanıtlar yayımlamıştı.
- İngiltere-Pakistan “kriket” karşılaşmasında şike skandalını ortaya çıkarmıştı.
ELVIS PRESLEY AYDA
BÜTÜN bunları nasıl yapıyordu?
Polise rüşvet yedirip haber sızdırarak, yasadışı telefonları dinleyerek.
Şimdiye kadar 4 bin dolaylarında telefon dinlemesi yaptığı öne sürülüyor.
Hem de Başbakan Cameron’ın Baş Basın Danışmanı Andy Coulson’un bu gazetenin Genel Yayın Yönetmeni olduğu dönemde bile... Zaten o da tutuklandı.
Rüşvetler, dinlemeler gün geldi gazetenin ayağına dolaştı. Yani...
“Sonunda kendini oydu.”
Peki... Bunca yıldır böyle yayınları herkesin gözünün içine soka soka nasıl yapabildi?
Nasıl “pislik yiyerek beslenen domuzlar gibi semirdi?” Gazetenin yazı işleri toplantısında konuşulanları duyar gibiyim:
“Bu halk enayidir. Ne yazsan yutar...”
Bu düşüncemi doğrulayan bir örnek vereyim. İngiltere’de gazetecilik yapan dostum Jan Devletoğlu söyledi.
News of the World “ELVIS PRESLEY AY’da” diye manşet atmış.
Altına da “uzay yolculuğunu” nasıl yaptığını anlatan bir “asparagas” haber döşenmiş. İngilizlerin azımsanmayacak bir bölümü habere gerçekten inanmış.
Zaten gazete de “İngilizlerin her şeye çok kolay inandıklarını” kanıtlamak için bu yayını yaptığını açıklamış. Belki o hafta ellerinde müthiş bir skandal haberi yoktu ve gazete, İngiliz halkını “oymaya” soyunmuştu.
Gazete örgütlerinin son skandaldan sonra kınayıcı bildiler yayımlaması, yasal soruşturmanın başlatılması, Başbakan Basın Baş Danışmanı’nın tutuklanması, gazeteye ilanların kesilmesi ve sonunda gazetenin kapatılması şu aşamada bir “örnek” dosya.
Fakat ya size bunun yerine “SUNDAY SUN” adıyla ve aynı yazı işleri çekirdek kadrosuyla ikiz kardeşini yayımlama olasılığının büyük olduğunu fısıldarsam!
KURAN’A EL BASAR MISIN?
21. yüzyılda “din” dünyada etkinliğini arttırıyor. Bunun bir kanıtına daha “BİR AYRILIK” adlı İran filminde tanık oldum.