EN geç 2 yıl sonra seçim var. Yolun yarısı geçildi. AKP’nin sırtında 2 kambur vardı.
Biri, imam hatip lisesi (İHL) mezunlarına, ilahiyat fakülteleri dışındaki yükseköğrenim kapılarının 7 yıllık iktidar sonunda hâlâ açılamamış olmasıydı.
İkincisi ise, başörtülülere üniversite yasağını kaldıramamaktı.
YÖK’ün son kararıyla ilk kambura neşter atıldı. Estetik operasyon yapıldı.
Gerçi “YÖK kararının eğitimde birlik öngören yasaya aykırılığı” iddia edilmekte ve Danıştay tarafından “yürütmenin durdurulması” beklenmekte ama şimdilik durum budur.
Danıştay’da YÖK operasyonunun dikişleri atmazsa, iktidar, seçmen tabanına bunu vitrinleyecektir.
“Bunu yapabiliyorduk fakat üniversiteye başörtüsü, anayasa değişikliği gerektirdiği için daha ileriye gidemiyoruz” mesajını verecektir.
Bu da az şey değil.
Sandıkta etkili olabilir.
Ekonomide kriz yönetiminin başarısız kalması nedeniyle yitirilen puanların yerine, sosyo-siyasal etkenler ikame edilmek isteniyor.
Örneğin... İHL’ye üniversite kapısının ardına kadar açılması, Alevi açılımı, Ergenekon süreciyle muhafazakâr tabandaki müdahaleler ufunetinin alınması...
Ancak... Ekonomi, seçmenin karar damarıdır.
II. Dünya Savaşı sonrası İngiltere’yi Almanya’ya karşı galip getirten, dönemin Başbakanı Churchill, ilk seçimde iktidarı yitirmişti.
Türkiye’yi savaşa sokmayan İsmet İnönü’nün CHP’si de 1950 seçimlerinde sandığa gömülmüştü.
Böyle başka örnekler de var. AKP, dünyada ekonomi rüzgârlarını arkasına alıp yelkenlerini doldurmuştu.
1 yılı aşkın süredir küresel rüzgârlar ters esiyor.
Kısa sürede bir değişim de beklenmediğine göre, ekonomi dışı alanlarda hasat yapmak istemesi doğaldır.
SESİMLE RESİM YAPIYORUM
JULIO Iglesias ile öğle yemeğindeydik. Keyifli saatlerdi.
Müziğinin en güzel tanımını yaptı:
“Şarkı söylerken sesimle resim yapıyorum...”
İşte onu dinlerken algılamamız budur.
Sesinin olağanüstü renklerini duygularıyla resme dönüştürüyor.
Epresyonist bir sanatçı o.
Hissettiklerini yorumlayarak söylüyor.
Masa sohbetinde çok yönlü kişiliğini ve mizahçı doğasını yansıttı.
Obama’nın en güzel konuşması
IGLESIAS bir gece önce Doğu Amerika saatiyle 9’da Obama’nın yaptığı konuşmayı dinlemiş.
“En iyi konuşmasıydı. Son krizin sorumluları, başkalarının paralarıyla ve değerli kâğıtlarıyla oynayan, kendilerine servet aktaran Wall Street’çilerdir dedi” diye anlattı.
Etik değerler açısından da bu durumu eleştirdi:
“Her gün dünyanın her coğrafyasından yaşları daha 13-14’ü bile bulmamış milyonlarca çocuk, bilgisayarlarının başına geçiyor, dünya borsalarında oynuyorlar.
500 dolar, 1000 dolarla, aralarından bazıları 10 binlerce dolar kazanıyor.
Böylece her yıl borsalara çocuk birikimleriyle 5 milyar dolar (belki de 5 trilyon demiş olabilir) akıyor.”
Bunun engellenmesi gerektiği görüşünde.
Referans’ın Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, Iglesias’a “borsada oynayıp oynamadığını, parasını nereye yatırdığını” sordu.
Iglesias’ın cevabı, “Toprağa ve binaya” oldu.
Bu arada muziplik yapıyor, onu davet eden SİNPAŞ’ın patronu Avni Çelik’le kendi kravatını değiştiriyordu.
Her günü programlı.
Günde 2 saat spor yapıyor. Sigara içmiyor. Formunu koruyor.
İkamet ettiği yer, ikliminin kendisine iyi geldiğine inandığı Miami.
“20 yıldır böyle yaşıyorum. Aksi halde biterim. Sigara sesimi kaybettirir. Önüme getirilen her yemeği tatsam 1 yılda 25 kg alırım” diye ekliyor.
İstanbul büyüleyici
KONSER gecesi sahneye çıkmadan önce telefonla eşini aramış, “Dünya harikası bir yerdeyim. Doğa ve tarih büyüsüyle şarkı söyleyeceğim” demiş.
Iglesias’a göre, İstanbul dünyanın bu özelliklere sahip 10 kentinden biri.
Türkiye’de hiç yabancılık çekmediğini, çünkü Türklerle aynı kan debisine sahip olduğunu vurguluyor.
“İspanyollar, İtalyanlar, Yunanlar ve Türkler... Aynı kan grubundayız” iddiasında.
Julio’nun sahneye ilk çıktığı yıllardan bu yana giyim tarzı hep aynıdır.
Samimi, esprili, duyarlı, keyifli ve zeki bir adam...