Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

ÜST düzey komutanlarından biriyle telefonda konuşuyorduk.
Duyarlı bir konuydu.
Hafızama güvenemedim. Bir yanlış kelime, anlamı çok değiştirebilirdi.
“Sakıncası yoksa, bu konuşmamızı banda kaydedebilir miyim?” diye sordum.
“Elbette” cevabını verdi.
Ses kayıt cihazının düğmesine bastım, konuşmamız sürdü...
Telefonu kapattıktan sonra ses kaydını “deşifre etmek” için dinlemek istedim.
Bir sürprizle karşılaştım. Bantta sadece benim sesimle sorular vardı.
Komutanın konuşması yerine ise uzun sessizlikler...
Komutanın telefonu, kendi sesini parçalayan, dağıtan, kaydedilemeyen bir aygıta bağlı olmalıydı.

Komutan telefonları
BİR önceki Genelkurmay Başkanı emekli Org. Yaşar Büyükanıt, “görev yaptığı süreçte telefonlarının dinlenildiği” görüşünü dile getiriyor.
Yaşar Paşa’nın telefonlarının da bu aygıta, hatta daha da ileri teknolojide aygıtlara bağlı olduğunu düşünüyorum.
O nedenle telefonları dinlense de telefon konuşmalarının kayda alınabildiğini sanmıyorum.
Velev ki(!!..)
Dinleyenlerin teknolojisi bu parçalanmış ve dağıtılmış sesi yeniden toplayabilsin...
Ancak... Komutanların bu teknolojiye de tedbirli donanıma sahip olmaları gerekir.
Gereğinde “savaş” bile konuşacaklar.
Bildiğim kadarıyla komutanların telefon konuşma bantları bugüne kadar yayımlanmış değil.
Gerçi Karadayı Paşa ve Yalman Paşa’ya ait oldukları iddiasıyla bazı telefon konuşması bantları ortaya sürüldü ama bu konuşmalar emeklilik döneminde yapılmış.
Tabii... Gene de “Görevdeyken telefon konuşmalarının banda alınmış olması mümkün değil” gibi bir iddiam yok.

Suç ihbarı
PEKİ... Büyükanıt Paşa, nasıl “Telefonlarım dinlenilmişti” diyebiliyor?
“Dinlenildiğini” nasıl biliyor?
Yazının başına dönelim...
Belki de telefonun öbür ucunda dinleme aygıtının çalışmaya başlamasıyla birlikte kendi telefonuna bağlı aygıt, bunun işaretini veriyor...
Eğer öyleyse Genelkurmay Başkanı olarak Büyükanıt Paşa, dinlemeyle ilgili olabilecek kurumlara suç ihbarında bulunmalıydı.
Diğer komutanların kendisinden sonra gelecek Genelkurmay Başkanı’nın dinlenilmesine karşı “caydırıcı” bir tavır olurdu bu.
Dinlemelerin böylesine yaygınlaşmasına, telefonların çağdaş iletişim aygıtları yerine, birer suç aletine dönüşmesinde hız kestirebilirdi.
Bugün de “dinlenildiği” kuşkusunda olanların aynı sorumluluk parsellerinde oldukları söylenebilir.
Ama... Masasında telefonuna bağlı dinleme bozucu ve dinleme alarmlı aygıtları olmayanlar, dinlenildiklerini nasıl bilecekler ki “suç” ihbarında bulunabilsinler?
George Orwell “1984” adlı kitabını 1947-1948 yıllarında yazmıştı.
Ülkenin tamamı dinleniyor ve gözleniyordu.
Uzak gelecek gibi görünen 1984’te değil ama 15-20 yıl sonra artık herkes dinlenebiliyor.
Türkiye’nin ötesinde ABD’nin bütün dünyayı dinleyen bir sisteme sahip olduğu konuşuluyor.
Demokrasi adına demokrasinin temel ilkelerinden biri olan “özgürlük,” kocakulağa ve tepegöze teslim.

Haberin Devamı

Dinleme alarmı

BEN DE DİNLİYORUM 
BEN de sıkı bir dinleyiciyim.
Ama... Telefonları değil, müziği...
Pardon... Bazen telefonla dinlediğim de olur.
Sesini çok sevdiğim soprano arkadaşlarıma zaman zaman telefon eder, bir arya söylemesini isterim.
En sevdiğim de Mozart’ın “Gece Kraliçesi”dir.
Pop müzik, klasik Türk müziği, türkü söyleyen dostlara da böyle telefon dinlemeleriyle takılırım.
“İyi” sayılabilecek “dinleyici” olarak “15. Kral Müzik Ödülleri” jürisindeydim.
Müziğin “EN”lerini seçtik.
Güzel bir geceydi. Ellerimize, üzerinde rakamlar yazılı birer kumanda aleti ve her daldan müziğin finale kalmış adayları listeler halinde verildi.
Onların 5-10 saniyelik klipleri gösterildi.
En çok hangisini beğendiysek, onun listedeki numarasını elimizdeki komuta aletinin üzerindeki numaraya basıyorduk.
Değerlendirme merkezinde otomatik olarak kaydediliyordu.
Her daldan dinleme kayıtları için de telekulaklarda jüri oluşsa ve dinledikleri siyasetçi, komutan, hâkim ve diğerleri için birinci, ikinci, üçüncü seçimleri yapsalar...
N’olur dersiniz?..