Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yılmaz - Baykal görüşmeler dizisi... Bölüm 3...
Mesut Yılmaz, pazartesi günü Deniz Baykal'a "bir araya gelmek önerisini yapmak üzere" telefon ettiği zaman, şöyle bir cevapla karşılaşıyor:
"Bu kez karşı karşıya oturduğumuzda, artık, bir sonucu ortak bildiri ile açıklayabilmeliyiz.
Her baş başa görüşmemizin sadece sözde kalması, bizi kamuoyunda yıpratıyor.
Mutabık kalacağımız hususların, artık, kesin tavır olarak birlikte açıklanması gerek.
Yeniden - ortaklara sormak - ya da - yetkili organlara danışmak - gibi koşullar taşımamalı.
Uzlaştığımız konular, zaten biliniyor."
Mesut Yılmaz, bu sözleri sonuna kadar dinliyor.
Ve kısa, fakat anlamlı bir cevap veriyor:
"Sayın Ecevit'le konuştum.
Mutabakatını sağladım.
Sizi, ondan sonra aradım.
Bir araya gelmemizden önce Sayın Cindoruk'la da konuşmuş olacağım.
Nisan 1999'da seçim yapabiliriz.
Ben, seçimlerden bir süre önce kurulacak seçim hükümetinde Başbakan olmamaya razıyım.
Süreyi ve hükümetin oluşumunu konuşabiliriz."


Yani...
Verdiği mesaj, açıktır.
"Koşullarınız üzerinde, - belki aramızda görüşülebilecek birkaç küçük ayrıntı dışında - genel olarak hükümet ortağımız partilerin liderleri tarafından yetki almış olacağım."
Bu koşullar neler?..
Anımsayalım:
"1. Meclis kapanana kadar, başta irticayla mücadele ve vergi reformu yasaları olmak üzere, temel yasaların Meclis'ten geçmesi için CHP'nin kayıtsız şartsız desteği...
2. Nisan 1999'da yerel seçimlerle birlikte genel seçimlerin de yapılması...
3. Sonbaharda bu hükümetin çekilmesi ve yerine tercihen bir bağımsızın başbakanlığında seçim hükümetinin kurulması."
Bu üç koşula Yılmaz'ın nasıl yaklaşacağı, görüşmeden bir gün önce kurmaylarıyla birlikte yaptığı toplantıda belli olmuş gibiydi.
Örneğin...
Birinci koşula zaten kimsenin itirazı olamazdı.
Nisan 1999'da iki seçimin birarada yapılmasına gelince...
Bu zaten bir anayasal zorunluluk.
Fakat...
Önce yerel seçimlerin yapılması ve halkın bir kısa süre o seçim sonuçlarına bakarak bir kez daha düşünmesi yararlı görülüyor.
Yerel seçimlerin sonuçlarına göre, ülkenin ve kendisinin kaderini son kez düşünecek.
Bunu Anayasa değişikliği yapmaksızın sağlamanın yolu, yerel seçimleri iki turlu yapmak.
Söz gelişi...
Önce, Belediye Başkanı seçimlerinin birinci turunu yapmak...
Bir hafta ya da 15 gün sonra ikinci tur seçimlerle birlikte bütün Yerel ve genel seçimleri bir arada yapmak.
Yılmaz, bunu Baykal'ın önüne bir düşünce jimnastiği olarak getirecek.
Çünkü...
İki turlu seçimi Ecevit de istemiyor.
Oysa...
Türkiye için bir çeşit iki turlu seçim niteliğinde olacak bu yöntemle, duygusal olmayan, tepkiye dayalı ve akılcı çoğunluk çıkması için seçmen, sağduyusuyla başbaşa kalabilecektir.
Fakat...
Gerçekleşme şansı fazla değil.
Hükümetin ortağı DSP ve dıştan destekleyen partisi CHP, bunun karşısında.
Hiç değilse şimdilik...

Yılmaz'ın Başbakanlıktan vazgeçmesine gelince...
Yılmaz, Baykal'a "kendisinin dışında ılımlı bir Anavatanlı'nın olabileceğini" söyleyecek.
Baykal, dün konuştuğumuzda - o da olabilir. Örneğin, Kaya Erdem gibi biri, bizden biri olabilir... Örneğin Hikmet (Çetin) gibi... CHP, önde gelen isimleri ile olmamak koşuluyla bu hükümette yer alabilir.
Ama önemli değil. Almayabilir de - diyordu.
Bu konuda... Hatta diğer konularda, Yılmaz'ın grubunda çok rahat olduğu söylenemez.
Genel Başkan Yardımcısı Agah Oktay Güner'den tutunuz... Mehmet Keçeciler'e kadar Anavatan'ın - dişli - isimleri karşı tavır koyuyorlar.
Ne var ki...
Bu tepkiler nereye kadar gidebilir?
Genel seçimlere bir yıldan az zaman kalmış.
Milletvekili listeleri, genel başkanların iki dudaklarının arasında.
Kimi isterse seçilebilecek yere koyacaklar.
İstenmeyen - asiler - listelerin sonlarına kayacak.
Kısacası...
Direnişi aşar.
Seçim hükümetin kuruluş tarihi de bir anlaşmaya bağlanabilir.
Yılmaz, - seçimlerden üç ay önce - diyecek...
Baykal, - 4 aya razı - olabilir.
Şu satırlar yazılırken, ikisinin konuşmaları sürüyordu.
Beklentiler olumluydu.
Ancak...
Bütün bunları bozabilecek bir faktör, Çankaya'dır.
Cumhurbaşkanı, acaba bu tür anlaşmaları kendisinin Anayasal yetkilerine müdahala sayacak mıdır?
Böyle bir anlaşma yerine, güvenoyuna ihtiyaç duymayacak bir seçim hükümetini, gelecek nisana kadar görevde tutabilir mi?
Öte yandan...
Bu hükümet, sürpriz sayılabilecek başarılar sağlarsa...
Tutun ki, enflasyonu yıl sonunda yüzde 50'ye düşürürse...
Yılmaz, "bir yıl daha süre tanınsın, enflasyonu yüzde 20'ye indireceğime söz veriyorum" derse...
O zaman, seçim ekonomisiyle enflasyonun yeniden yüzde 100'lere tırmanması ya da yüzde 20'ye inmesi gibi bir kavşakta siyaset, hangi vadiden akar?
Bütün bunlar da dikkate alınmalı.


Yazara E-Posta: G.Civaoglu@milliyet.com.tr