Gelişmelere "referans" olabilir. Tabii... Eğer Yılmaz, Çiller ve Erdoğan, DMG Frankfurt tesislerinin açılışındaki söylemlerinin arkasında dururlarsa...
Durmazlarsa, söylemleri kendilerine ve özellikle Çiller’e hatırlatmak için gene referanstır.
Doğan Medya Grubu’nun (DMG) Frankfurt’taki görkemli basım tesislerinin açılışı davetinde bir ara zaman tüneline daldım.
Yıl 1969... Almanya’da basılan ilk Türk gazetesi Akşam’dı.
Almanya’da gazete basmak girişimi "delirmiş mi bu adam" diye kuşkuyla sorgulanıyordu.
Akşam’ın ilk Almanya baskısını Milliyet’in uzun süre başyazarı olan üstadımız Altan Öymen yönetmişti.
Hannover’de bir küçük yerel gazetenin buharlı lokomotife benzeyen eski rotatifinde birkaç bin baskı yaparlarmış.
Çok geçmeden Kemal Ilıcak, o zamanlar iyi satan Tercüman’ın Almanya baskısını yapmaya başladı.
Frankfurt - Zeppelinheim’daki mütevazı tesisleri, bize dev gibi görünmüştü.
Başındaki merhum Vural Kakmacı’nın bürosu aynı zamanda eviydi.
Ardından Hürriyet geldi.
Tercüman’ı katlayarak 100 bini geçti.
Ardından Milliyet ağırlığını koydu.
Almanya’da yayımlanan o gazeteler de tesisler kurmuşlurdı. Ama bir taşra gazetesi ölçütlerinde.
Almanya’daki gazetelerin en kodaman konukları, yabancı işçi dairesi yöneticileri, hadi bilemediniz yerel polis müdürü, çok ender belki bir yerel bakan olabilirdi.
Önceki akşam Doğan Medya Grubu baskı tesisleri açılış daveti ise bir gala gecesi gibiydi.
Dünya ölçütünde bir şirketler grubunun Frankfurt’ta perde açışıydı.
Avrupa düzeyindeki tesisleri "Türkiye’nin AB’ye kültür boyutunda girişi" övgülerini aldı.
Federal Almanya Cumhurbaşkanı’ndan, Meclis Başkanı’ndan, Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan, Alman İçişleri Bakanı’ndan kutlama mesajları...
Başbakan Yardımcısı Yılmaz ve Dışişleri Bakanı Cem ile, DYP, AKP başkanları Çiller ve Erdoğan, bakanlar, Yeşiller Partisi Başkanı Claudia Roth, Almanya Çalışma Bakanı Walter Reister’in konuşmaları... Alman milletvekilleri, Musevi Cemaati Başkanı ve yazarlar... Türkiye’den ve Almanya’dan işadamları...
Dev ekranda Aslı Öymen imzalı DMG tanıtım filmi...
Yazının başına dönelim. Doğan Şirketler Grubu Başkanı Aydın Doğan’ın konuşması bir baskı tesisleri açılışının ötesindeydi. "Türkiye’ye Avrupa güzergâhını da çizmeyi amaçlayan bir oluşum başlattı" denebilir.
Doğan’ın "Avrupa’yla bütünleşmeye katkı" çağrısına üç parti lideri Yılmaz, Çiller ve Erdoğan’ın konuşmalarıyla referans olabilecek yanıtlar geldi.
Özellikle Çiller’in "Sayın Doğan’ın çağrısına cevap veriyorum" dedikten sonra şu söyleminin altı çizilmeli:
"Kayıtsız şartsız Kopenhag kriterlerini yerine getirmeliyiz... Buna hazırız."
Yani Öcalan’ın idamı gibi konuların iç siyaset malzemesi yapılmayacağı gibi bir işaret mi?
Daha sonra konuştuğumuz Recep Tayyip Erdoğan da "DSP - Anavatan - DYP - AKP ve SP’nin oylarıyla Anayasa değişikliği bile yapılabileceğini" söylüyordu.
Yılmaz, zaten o misyonun öncüsü.
Bir sağduyu platformu oluşabilir. Üstelik Bahçeli de sanıldığının tersine AB karşıtı hiç değil.
Ne güzel saatlerdi...
Almanya Çalışma Bakanı ve Hessen Eyalet İçişleri Bakanı Türk Milli Takımı’na övgüler sıralıyordu.
Claudia Roth karşılaştığımızda kahkahalar atarak "Türk bayrağı gibi baştan aşağı kırmızı - beyaz giysiler içindeyim" diyordu.
Alacakaranlığa Frankfurt’ta 24 saatlik bir ışık parantezi açtık.