Sormuşlar:
"Başarının sırrı nedir?"Cevap:
"Doğru karar."Gene sormuşlar:
"Peki doğru karar nasıl alınır?"Cevap:
"Deneyimle."Bir kez daha sormuşlar:
"Deneyim nasıl kazanılır?"Cevap:
"Yanlış kararlarla."Kriz sıcağı
Kanun hükmünde kararname için
Çankaya ile hükümet arasındaki gerilim, bu söylemin ışığında düşünülmeli.
Cumhurbaşkanlığı ile hükümet arasında kamuoyu önünde açık bir görüş ayrılığı oluştu.
Başbakan Ecevit'in ve yardımcılarının
"Çankaya'ya gönderdiğimiz kanun hükmünde kararname Anayasa'ya aykırı değildir. Bu konuda Danıştay'ın da kararı var" söylemine karşın,
Cumhurbaşkanı Sezer, netameli kararnameyi
"Anayasa'ya aykırılık gerekçesiyle" geri gönderdi.
Bu durumda hükümet ne yapacak?
Kararnameyi tekrar, aynen
Çankaya'ya gönderse imzalanmayacağı açık.
Birkaç değişiklikle yeniden gönderse, zaten
Cumhurbaşkanı "kanun hükmünde kararname ile olmaz, kanun çıkarın" diye geri göndermiş... Gene imzalamayacak.
Bu arada
Danıştay Başkanı, Cumhurbaşkanı'nı
"başkanlık sistemi yetkilerini kullanmakla" suçlamış... İpler büsbütün gerilmiş.
Hükümet kanun çıkarmaya yönelse,
Meclis kapalı.
Meclis açıldığında da, devlet kadrolarından
"sağcı" ayıklayacak bir kanuna, sağcı partilerin ağırlıkta olduğu oylama aritmetiğinde çoğunluk bulmak neredeyse olanaksız.
Hükümetin belki ensesinde, belki önünde
MGK kararı var.
Devlet kadrolarına on yıllardır doldurulmuş, mürteci, ırkçı, bölücü, her türden terörist...
Hükümet ne yapacak?
Motorları soğutmak
Kriz yönetiminde
"bir konuda çözüm görünmüyorsa, çözümü ertelemek" genel ilkedir.
Öyle görünüyor ki, liderler dünkü toplantıda
"zamanı zamana bırakmayı" yeğlediler.
Motorları soğutuyorlar.
Bugün toplanacak
Bakanlar Kurulu'nda bir kez daha görüşmeye açacaklar.
Kanun hükmündeki kararnameyi, üç liderin kişisel iradesine bağlı değil, hükümeti oluşturan bütün bakanların tavrı haline getirecekler.
Böylece...
Sıcağı sıcağına tepkilerle değil, akılcı değerlendirmelerle bir formül oluşturmak isteniyor.
Ama nasıl bir formül?
Yargı yeri
Cumhurbaşkanı Sezer'in gerekçesindeki mantık şöyle:
1- Kanun hükmündeki kararnamede düzenlenen disiplin suçları, Anayasa'nın 38. maddesine girmektedir.
Anayasa, hukuki cezalar ve disiplin cezaları diye bir ayırım yapmamıştır.
Anayasa'nın 91. maddesine göre, bu konularda kanun hükmünde kararname çıkarılamaz.
2- 4 Nisan 1991 tarihli
Anayasa Mahkemesi kararı da, bu görüşü doğrulamaktadır.
3- Anayasa'nın
153. maddesi gereğince,
Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme ve yargı organları,
(Cumhurbaşkanlığı dahil) yönetim için bağlayıcıdır.
Buna karşılık...
Hükümet ise
Danıştay'ın kararına ve
Danıştay Başkanı'nın söylemine dayanıyor.
Yani,
"disiplin hukukunun, idarenin iç işlemleriyle ilgili olduğu ve bu yöndeki düzenlemelerin kanun hükmünde kararname ile yapılabileceği" hükmüne...
Ayrıca...
Sezer'in kendini bağlı hissettiği
Anayasa Mahkemesi kararının, sadece o kararla sınırlı olduğu görüşünde.
Peki yargı yeri neresi?
Çankaya mı...
Anayasa Mahkemesi mi? Yoksa
Danıştay mı?
"Doğru karar nerede?"Çankaya'da mı, hükümette mi?
Doğru karara ulaşmak için deneyim, kimin ya da nerenin yanlış kararlarıyla oluşacak?
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr