Bugün Bu genç kızın adı Hatice Babacan'dı. Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın halasıydı.Aradan geçen yıllarda bu kez imam hatip okullarında eğitim alan genç kızların derslere başları örtülü girmelerine yeşil ışık yandı.Şimdi... Anayasa'ya birkaç cümle koyarak yükseköğretim kurumlarında kız öğrencilerin başı örtülü öğrenim görmeleri sağlanıyor.AKP ve MHP'nin oylarıyla bu anayasa değişikliği, referanduma gitmeden kabul edilir.Yürürlüğe girmesi için Cumhurbaşkanı onayı gerekiyor.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün imza atmaması ya da Anayasa Mahkemesi'ne göndermesi mümkün mü?Ya uygulama?YÖK Başkanı değişti.Daha göreve başladığı gün, "Başı örtülü diye genç kızlarımızın yükseköğretim kapısından geri çevrilmelerine karşıyım" mesajını verdi.O halde..."Anayasa değişmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin kararı, eski Anayasa'ya göre alınmıştı.Anayasa'ya giren yeni hukuk normlarıyla yükseköğretim kurumlarında öğrenciler için başörtüsü yasağı yoktur" diye bir "fetva" çok büyük olasılıktır.Böylece "YÖK bariyeri" kalkınca uygulama ne olur?Bazı rektörler de bu "fetva"ya uyacaktır.Çok yakında YÖK'te çoğunluk, AKP yanlılarına geçiyor.Başkanın tavrı, YÖK kararına dönüşebilir. Önce 1968'de İlahiyat Fakültesi'ne bir kız öğrencinin başı örtülü girmesiyle başladı. Anayasa Mahkemesi, değişikliğin Anayasa'nın "değişmez/değiştirilemez" maddelerine aykırı olması halinde ne yapar?Bu aşamaya "rufailer" de karışır, "iyi saatte olsunlar" da...Sorunun çözümünü bu satırın yazarı da istiyor.Ancak...Boyacı küpüne daldır çıkar kafasıyla değil.Demokrasinin ve laik devlet ilkelerinin gerekleri içinde "büyük uzlaşma" sağlanarak çözülmeli.Aksi halde... "Üniversitedeki ablalar başörtüsüyle eğitim alıyorlar da neden ortaöğretim öğrencileri de bu özgürlükten yararlanmasın?" denecektir.Ardından sıra ilköğretimdeki kızlara gelecektir.Dizi tamamlandığında "Bunca yıl başörtüyle eğitim aldılar. Evde otursunlar diye mi? Neden devletin hizmet veren kesiminde görev alamasınlar... Başörtülü öğretmen, hâkim, bürokrat hanımlarımız da olabilmeli. Bu kişisel tercih ve özgürlük konusudur" söylemi için çok beklemek gerekmeyecek.Ve tabii... Bir önceki Meclis Başkanı, AKP'nin kurucu büyüklerinden Bülent Arınç'ın "Laikliği yeniden tanımlamalıyız" -erken- itirafı da... 'Rufailer' ve 'iyi saatte olsunlar' Yeni RTÜK yasası için ön çalışmalarda akıl almaz yasaklar var.Filmlerde, dizilerde "içki" ve "içki içenlerin" görüntüleri olmayacak..."Sigara" ve "sigara içenler" de ekranlara yansımayacak.Tabii... "Uyuşturucu" ve "uyuşturucu kullanma" sahneleri...Tümüne "altın makas..."Bu nasıl bir zihniyet?..Diyelim ki Kanal D'deki en büyük reytingi alan dizilerden "Arka Sokaklar"da böyle bölümler var.Yayımlanmayacak mı?Uyuşturucu kullanan ve feci bir durumda olan kişi veya sarhoş olarak sürünen biri "dramanın karakteri"dir ama gösterilemeyecek.Topluma ve özellikle gençlere "ibret" oluşturmayacak.Olacak şey mi?Sadece yemyeşil çayırlar, inekler... Süt ve ayran içenler mi gösterilecek?Gerçeğin dışında böyle bir dünya mı yaratılacak?İran'da molla kafası, müziği bile yasaklamıştı.Sonunda onlar da saçmaladıklarını anladılar."Rockefeller'in Gazetesi" adlı bir gazetecilik anlatımı vardır.Zengin dede Rockefeller ağır hastadır. En ufak üzüntü, yaşamını yitirmesine neden olabilir. Onun hep mutlu olması ve dünyada her şeyin iyi gittiğine inanması için adamları, sadece onun okuyacağı bir nüshalık günlük gazete çıkarırlar.Bu gazete pembe ve hayal âlemi gibi haberlerle yapılır.Yeni yasa, yoksa "Rockefeller Gazetesi" gibi televizyonlar ve radyolar mı amaçlıyor? gunericivaoglu@milliyet.com.tr ROCKEFELLER TV'LERİ Mİ?
