Güneri CİVAOĞLU
Yurt dışına uçuşlarımda, tercihim - o hatta varsa - hep
THY'dır.
Benim milliyetçiliğim, mazoşizm (kendime eziyet) boyutuna varmaz.
Şovenlikten değil. Fiyat nedeniyle de değil. Çünkü gazetem her havayolu için ödeme yapar.
En iyi hizmeti bulduğum için
THY ile uçarım.
Bizim
THY ile mukayese edebileceğim havayolları, bazı uzakdoğu havayollarıdır.
THY ve onlarda, kişi, kendini evinde hisseder.
THY'nın temelinde baba dostum, eski
İş Bank'lı
Ulvi Yenal vardır.
Deniz Yolları Vapur İşletmeleri'ne, kolalı beyaz masa örtüsü, porselen ve gümüş yemek takımlarını, usta aşçıları, şaşmayan tarifeli seferleri
O getirmişti.
Türkiye turizminin deparı sayılan
Hilton da,
Ulvi Yenal'ın görgü ve vizyon ürünüdür.
Bu ülkenin siyaset anlayışı
Hilton'un açılış törenine,
O'nu davet ettirmemişti.
Yenal'dan, töreni, halkın içinde, nasıl itiş - kakış arasında izlediğini dinlemiştim.
İçinden
"Bu benim eserim" diye bağırmak gelmiş de, kelimelerini hece hece gerisingeriye yutmuş.
O'nun anlatırken, benim dinlerken gözlerimiz buğulanmıştı.
THY'nı da uluslararası çağdaş taşımacılık hizmet standartlarına
O getirdi.
Üç kurumda da unutulmaz yöneticiydi.
Galatasaray ve
İş Bankası ekollerinin simgesiydi.
Bir zamanların
Türkiye'sine bu iki ekol damgasını vurmuştur.
Sonra
Mülkiye'liler...
Ardından
İTÜ...
Şimdilerde...
Robert Lisesi, Boğaziçi, Orta Doğu, Hacettepe üniversiteleri...
Ankara Koleji, İstanbul Erkek ve
Alman Liseleri...
Görünen yarınlarda,
Bilkent, Galatasaray, Koç, - inanıyorum -
Sabancı ve
Bilgi üniversiteleri...
Koç, Galatasaray ve
Ortadoğu liseleri...
Bütün bunların arkasında güçlü ve aydınlık kafalar,
Ar - Ge'si olan, büyük şirketler bulunmakta...
THY, sonraları, karanlık döneme girmişti.
İhtilal dönemlerinin sivil havacılığa yabancı, emekli albay kökenli genel müdürleri... demokrasiye geçişlerin işten anlamayan parti torpilli - sözüm ona - yöneticileri ile
1983'e varıldığında,
THY hiç de pırıltılı değildi.
Turgut Özal, Türkiye'ye yeni bir nefes getirirken
Komili'nin genç ve çok başarılı genel müdürü
Dr. Cem Kozlu'ya da
THY'nın yönetimini verdi.
Sadece yönetimini değil, bu kuruluşa çağ atlatma misyonunu da...
Gerçekten...
THY müthiş bir değişim gösterdi.
O sıralarda,
Cem Kozlu, mesleği olan iş yönetiminin yanısıra, uçuş ve hava taşımacılığının özel boyutunda başarısını
"Atilla Çelebi'yi üst düzey kadrosuna getirmesi" ile izah etmişti.
Çelebi, Hava Kuvvetleri - pilot - kökenliydi.
Ordudan genç yaşlarda ayrılmıştı. Uzun yıllar
THY'da pilotluk, sonra
Suudi Arabistan ve
Singapur Hava Yolları'nda yöneticilik yapmıştı.
İkisi,
THY'na yeni bir ruh, heyecan ve kalite getirdiler.
Filo da yenilendi... Zihniyet de...
DYP - SHP(CHP) ortaklık dönemlerinde
Erman Yerdelen - Tezcan Yaramancı, döneminde
THY talihi, aynı başarılı çizgi ile sürdürüldü. Teknik kadro, gene
Çelebi yönetimindeydi.
Ancak...
Son zamanlarda dış uçuşlarda değilse de, iç hatlarda iyice hissedilen grafik düşüşü başladı.
Hatta...
Geçen haftalarda olduğu gibi, uçaklara
uçuş ekiplerinin gelmemeleri bile yaşandı.
Bir
"bozulmanın" diyemem ama
"bozulma başladığının" ilk işaretleri alınıyordu.
Ve... Yaz aylarıyla birlikte çömlek patladı...
Artık, iç hatlarda, özellikle
Ege ve
Akdeniz seferlerinde, tam saatinde kalkış
"milli piyango, size de çıkabilir" ender şansına dönüştü.
Yetersiz filo... siyasi yatırım uğruna her yere uçuş... ve havalimanlarında dayanılmaz işkence...
Gece
23.00 uçağıyla alana gelip, sabah
04.00'de uçabilenler bile yadırganmıyor.
Bu arada...
Atilla Kaptan'ın da gidişini üzüntüyle öğrendik.
Şimdi...
Gözler, bir kez daha
Cem Kozlu'da...
Artık, bizden sonraki kuşakların gazetecileri, bugün şu sütunlarda
Merhum Ulvi Yenal'i hayırla andığımız gibi, ileride
Kozlu için de aynılarını yazarlar.
O'nun bir kez daha başaracağına inanıyorum.
İhracatı
30 milyar dolara, turizmi
10 milyar dolara dayanan
Türkiye'de
Kozlu ve
O'nun gibi kilit adamlara zorlu görevler düşüyor.
Ama...
Kozlu'nun asıl büyük hizmeti
"THY'nı, bir an önce özelleştirmek ve siyasetin arpalık alanından uzaklaştırmak" olmalı.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr