BİRKAÇ istisna dışında “futbol yorumlayanların, futbol oynamış olmaları gerektiğine” inanıyorum.
Her spor gibi futbolun da ancak yaşanmışlıkla kazanılan, keşfedilen bir farklı gezegeni vardır.
Tribünlerden bakarak algılanamaz.
Keşke yıldızlaşmış futbolcular anılarını yayınlasalar.
Metin Oktay’dan, Fatih Terim’i dinlediğimde, Adana’dan yeni gelmiş bir delikanlının birkaç saate sığmış, yaşamını değiştiren hikayeyle karşılaşmıştım.
Metin ile Taksim’de bir mekana gitmek üzere sözleşmiştik.
Gecikerek geldi.
Şöyle anlattı:
Galatasaray’ın antrenmanını seyretmeye gittim.
Bunu hep yaparım.
İngiliz (o zamanki Galatasaray teknik direktörü olan İngiliz hoca) bize yeni gelen delikanlıya sert bir şeyler söyledi.
O da kenara geçti.
Öylece üzgün duruyordu.
Oysa antrenmanda iyi oyunuyla dikkatimi çekmişti. Tribünden inip yanına gittim.
Konuştuk.
“İstanbul bana göre değil, geldiğim şehir Adana’ya döneceğim” dedi.
Onurlu ve alıngan bir genç.
Ona “ben de İzmir’den geldiğimde seninle benzer dramları yaşadım. İlk zamanlar birkaç kez İzmir’e dönmeyi düşündüm. Ama direndim, kaldım Metin Oktay oldum. Sen de diren. Senin yanında olacağım. İstediğin zaman ikimiz birlikte fazladan top çalışması yaparız” dedim.
İşte Fatih Terim’in “imparator” diye anılacak görkemli kariyerinin depar noktalarından biri. Keşke Fatih hoca ve diğer büyük futbol adamları anılarını ve deneyimlerini anlatan kitaplar yazsa. Bunu Tümer Metin yaptı.
Kitabının adı “Metin Olmak...”
Keyifle okudum. Ve Şeffaf Oda’ya davet ettim. Ebru Cündübeyoğlu’yla birlikte konuğum oldular.
Tümer’in kitabında tribünden görünmeyen futbol adlı gezegenin keşif izleri var.
Örneğin...
Bir teknik direktör futbolcusunu arenadaki aslanların önüne atarcasına tribünlere öfkesine -dakikasını bile planlamış olarak- kurban eder mi?
Futbolun böyle zehirli sayfaları kadar, keyifli takvim yaprakları da anlatılıyor.
Tümer Metin çocukluk yıllarından itibaren şiir ve kitap tutkunu.
Güzel konuşuyor, felsefe yapıyor.
Onun söylemlerini şarkılarıyla Ebru Cündübeyoğlu yorumladı.
Ebru’nun albümünün adı “Sevdiğim Şarkılar...”
Almanya’da doğmuş olan Ebru’dan belki “pop” tarzı şarkılar beklenir.
Ama o damardan şarkılar seslendiriyor.
Fiziği, beden dili, sesi ve pozitif enerjisiyle özel bir insan.
KÖPEK?SATMIYORLAR
LONDRA’da dinlerken utandığım bir durum tespiti. İtibarlı köpek satıcıları, birkaç ülke vatandaşının yanı sıra Türklere de köpek satmakta tereddütlüler.
Zorlanırlarsa “referans” rica ediyorlar.
“Bu kişi köpeğini sokağa atmaz, terk etmez” diye...
Türkiye’de sokaklar terk edilmiş köpeklerle dolu.
Tatil yerlerinde de...