Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Ankara'da bir yemekte bankalar için yetkili ve sorumlu kurumun üst yöneticisiyle aynı masadaydık.
Sordum: "Hadi bazı dosyaları tartışma götürüyor olabilir. Ama... bir şey çok net; Bir bankanın Hazine kağıdı satması için ayrıca - özel - izin gerekiyor. İmar Bankası'nın bu izni olmadan, yıllardır, Hazine kağıdı sattığı ortaya çıktı. Gazetelerde ilanlar, TV'de reklamlar yayımlayarak İmar Bankası, nasıl Hazine kağıdı satabildi? Bunun izahı?"
Soruyu üzerinden başkalarına aşırtarak a i k i d o savaşçısı tekniğiyle cevap verdi:
"İmar Bankası yıllardır bu satışları yapıyordu. Denetimler sırasında - izni vardır nasıl olsa - diye düşünmüş olmalılar.
Laçkalığın günah çıkarma söylemi bu.
Trafik denetimlerinde, yol kesilir. Durdurulan araçlara trafik polisinin ilk sorusu "ehliyet ve ruhsat" olur. Önce bu iki belgeyi inceler.
Eğer yoksa... Araç çekilir kenara. Trafiğe çıkarılmaz.
Banka denetimi, trafikte araç denetimi kadar bile özenden yoksunsa, - zincirleme - kazanın faturası da 7.5 katrilyon olur elbette...
Aslında... Bu operasyon, "Ü ç M a y m u n l a r" siyaset ve bürokrasi tiyatrosunda final perdesidir. 1980'lerin son yıllarından beri sahnede olan, biri kulaklarını tıkamış, diğeri gözlerini yummuş, sonuncusu da eliyle ağzını kapatmış üç maymun simgeli "Duymadım... Görmedim... Söylemedim" oyunudur bu.
219 şirket için - olası - her iddia dosyasının üzerinde bu "3 maymun" simgesel bir damga olarak görülmelidir.

Tasarruf Mavduatı Sigorta Fonu, Uzanlar'a ait ve onlarla ilişkili 219 şirkete el koydu.
Birkaç not:
1- Bu konuların uzmanı Profesör Ünal Tekinalp'a göre, el koymak, sadece yeni yasayla verilen bir yetki değil.. Eski yasada da o doğrultuda yetki vardı.
2- Anayasa Mahkemesi'nde olası bir iptal kararı, işi daha da arapsaçına çevirebilir.
3- Prof. Tekinalp, Prof. Kuru ve Prof. Teziç, bundan bir yıl kadar önce yeni yasa ile ilgili olarak bir çalışma yaptılar. Yasanın sakıncaları için ciddi uyarılarda bulundular. Yasa izin verse de, bütün kapsamı ile uygulanması halinde, göğüslenmesi zor sorunlar üretebilir.
Bankacılık sektöründe yönetici ve çalışanların kafalarına "acaba ileride karşıma ne çıkarılır" kuşku ipoteği koyacak tavırlara dikkat.
4- El konan şirketlerde bu olaylara hiç bulaşmamış ortaklar ve borsadan hisse almış vatandaşlar gene ateşe atılmamalı. Tahtalar gene kapanmamalı.
5- Devlet milyarlarla ifade edilen borçları üstlenmiş olmamalı. Borçlara güvence vermekten kaçınmalı. Buna karşılık, borçların ödenmesi için şirketlerin karlı çalışmalarını da sağlamalı.
Devlet memurları, bu büyüklükte şirket gruplarını yönetmek deneyimine sahip değil. Özel kesimde bile öyle isimler çok az. Bir şans, birkaç özel sektör devinin en üst yöneticilerinin genç yaşta, şirketlerinin yaş sınırı gereği emekliye ayrılmış olmalarıdır. Devlet, onlardan işin başına geçerek bu büyük operasyonu, öldürtmeden, yedirtmeden, kaptırtmadan yürütmelerini isteyebilir. Bu bir "memleket hizmeti"dir. Şöyle ya da böyle oralarda 40 bin yurttaş ekmek yiyor.
6- İlk kez bir medya kuruluşunun da yönetimine el konulmakta.
Elbette, özgür yayının ve yayıncılığın yanındayız. Kıyımlar ise onaylanamaz.
Teselli, bu kurumun başına daha önce de aynı görevi yapan bir meslektaşın gelmesi.
Amaç, sadece, bu medya kuruluşlarının ekonomik yaşamlarının sürdürülmesini, çalışanların emeklerinin karşılığını alabilmelerini sağlamakla sınırlı kalmalıdır.
İlke, "ne devlet borazanı, ne de eski sahibinin propaganda sesi olmak..."
7- Bütün bunların ötesinde, elbette Uzanlar'ın, makul ve gerçekçi bir ödeme planı sunmaları, asıl istenen çözüm formülüdür.
İnsanların, kurumların çöküntüsü gene de üzücü... Keşke, hadisenin "basın savaşları olmadığı" böyle acı verici görüntülerle kanıtlanmasaydı.