Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

1983 - 1987 arası dönemde başarı grafiği çizmişti. ANAP tek başına iktidardı. Seçimlerde, gene iktidar olacağına güven duyuyordu. Popülizm yapmadan, politik yatırımlarla ekonomiyi dağıtmadan hükümet ediyordu. Enflasyon yüzde 30un altına çekilmişti. Uluslararası forumlarda Üçüncü Dünya ülkeleri için Türkiye modeli konuşulmaktaydı. Demirel paniği Daha doğrusu "Demirel fobisi" idi bu.Ya Demirel, DYPnin başına geçerek ANAPı ilk seçimde bozguna uğratırsa?Bu soru ANAPın kimyasını bozmuştu.Artık, Türkiyenin geleneksel, sığ, popülist rekabet politikasını benimsemek durumundaydı.Demirele karşı başka türlü dayanamayacaklarını düşünüyorlardı. 1987de Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakanın referandumla seçilme yasakları kalkınca, ANAPta panik havası esmeye başladı. Madraba politikası Şöyle demişti:"At yarışlarında, madraba denen kurşun ağırlıklar vardır. Bunlar yarış kazanmış, deneyimli atların sırtlarına yüklenir. Böylece genç ve yarış kazanmamış atlarla aralarında denge kurulur.Demirel yılların politikacısı.Yollar, limanlar, köprüler, fabrikalar, havaalanları yaptı. Seçimler kazandı. Biz ise yeniyiz. Genç partiyiz.Aramızda eşit şartlar olması için siyasi yasaklar sürmeli.Siyasi yasaklar, Demirelin sırtında olması lazım gelen madrabadır.Biz de yeterince iktidarda kalırız... Limanlar, köprüler, havaalanları, fabrikalar yaparız. Yarışlar kazanırız. Halk bizi de tanır.Ondan sonra Demirelin sırtındaki madrabayı kaldırırız, eşit şartlarda yarışırız."Özal, Demirel ve diğer yasaklılar için yapılan referandum günü daha sandıklar kapandığı anda, tasnife geçilmeden bir basın toplantısı düzenledi. "Hemen genel seçim" açıklamasını yaptı.Bu baskın seçimle ANAP gene iktidar oldu ama Demirelin DYPsi de 55 milletvekili ile Meclise girmişti.Bir sonraki seçimleri alacağı belliydi.Özal, popülist politikalara saptı. Sertleşti. Enflasyonu kamçıladı."Demirel" fobisi onu ve ANAPı şirazesinden çıkarmıştı. O panik rüzgârları eserken, Başbakanlık Konutunda Turgut Özal ile gazetem için bir söyleşi yapıyordum. Erbakan fobisi Kongrenin gösterişli olması ve AKPnin zeminini sarsması için Saadetliler her şeyi yapıyorlar.Doğrusu bu ya Erbakan demagojileri ile öyle çileden çıkarır ki, AKPnin dizbağları şimdiden çözülmekte.Türbanı AKPnin başına ters bağlar.AKPnin tabanına tabanına vurur.Üstelik, AKP de kendi içinde tek bir bütün değil. Belki iki, belki üç.Demirel, bir görüşmelerinde R. T. Erdoğana "Çok büyük bir grubun var. Ben hiç bu kadar büyük bir grubu yönetmedim. Onları bir arada tutmaya çok gayret et" uyarısında bulunmuş.Kolay değil.Tezkere oylamaları bunu gösterdi."Biz farklıyız. Yeniyiz, yenilikçiyiz" diye oy alan AKP bir yandan da Erbakan kapmasın diye tabanına mesajlar gönderiyor.Durup dururken manşetlere taşınan ve "bu da nereden çıktı şimdi" diye sorulara neden olan görüntüler, "Erbakan fobisi mi" kuşkusunu yaratıyor. Cumhuriyet Arşivlerinin başına El Ezher Üniversitesi mezunu, Kamu Bankaları Yönetim Kuruluna Al Barakacı getirmek... Yok yere "Cuma tatili mi geliyor?" tartışmalarına çanak tutmak... CHPnin yayımladığı kadrolaşma cetveli, ister istemez sırtından madrabası alınan Erbakan ile yarışta önalmak izlenimleri veriyor.Oysa AKPyi yönetenler, bu oyların Erbakandan farklı kulvarı seçtikleri için verildiğini biliyor olmalılar.Erbakanın kafasıyla nereye varılır?.. Görüldü. O kafayla yarışmak başka yere götürür mü? g.civaoglu@milliyet.com.tr Şimdi de AKPyi, Erbakanın Saadet Partisinin başına geçmekte oluşunun panik rüzgârları sarmakta.