SURİYE’YE Batı’nın silahlı müdahalesi için “işaret fişeğini” Rusya Dışişleri Bakanı Lavrof ateşledi:
“Hiç bir ülke için savaşmayız.”
Yani...
“Suriye’ye ABD ve Batı’lılar silahlı müdahalede bulunursa bunu onaylamayız ama engellemek için de parmağımızı kımıldatmayız” mesajını vermiş oldu.
Böylece Suriye artık Rusya caydırıcılığından yoksun.
ABD öncülüğünde İngiltere, Fransa ve hatta Suudi Arabistan ve Körfez Emirlikleri arasında “Suriye’ye sopa koalisyonu” için yol temizlenmiş bulunuyor.
Nasıl bir müdahale?
Washington Post Gazetesi’ne göre “kısa süreli ve sınırlı” bir müdahale olacak.
Suriye füzelerle Amerikan ve İngiliz uçak gemilerinden, İngiltere’nin Güney Kıbrıs’taki üssünden ve Yunanistan’dan vurulacak. Ürdün sınırındaki üsten ABD F16’ları da uçurulabilir.
Önce...
Suriye hava savunması çökertilecek.
Ardından Suriye’nin belirlenen stratejik noktaları, kimyasal silah depoları, lojistik merkezleri yok edilecek.
Bazı bilgilere göre tıpkı Saddam’ın yaptığı gibi Esad da “kimyasallarını” yeraltındaki depolara indirmiş.
Bir kısmına ise mobil olarak yer değiştirtiyor.
Ancak...
İsrail istihbaratı ve uydular, dinlemeler, İHA’lar (İnsansız Hava Araçları) teknolojik gözlemler ile Suriye içindeki ajanlar, gerekli hedef koordinatlarını büyük ölçüde sağlamış olmalılar.
Bu sürecin önünde sonunda müdahaleye varacağını düşünerek “hedef” istihbaratının sürekli güncelleşmesi savaş sanatının gereğidir.
Amerikan ve İngiliz basınına göre müdahale “iki günde” tamamlanabilir.
Bu önemli bir işaret.
Hedefler saptanmış olmasa, operasyonun iki günde tamamlanacağı düşünülebilir mi?
Anlaşılan terslik çıkmazsa, Esad’ın ipi çekilemese bile “terbiye sopası” beline beline vuracak.
Başbakan Erdoğan’ın “Esad’ın birkaç haftası kaldı” söylemi de herhalde bunlara dayalı.
NEDEN YUNANİSTAN?
SURİYE’ye müdahale için en çok bastıran ülke Türkiye ama ABD neden Yunanistan’ı tercih etti?
Suriye’yle 740 kilometre sınırı olan Türkiye yerine Suriye’yi vurmak için Ege’nin öte kıyısını tramplen seçmesi dikkat çekici.
Bunun sebepleri için şöyle yorumlar yapılabilir.
1Türkiye’deki ABD karşıtı gösterilerle alevlenen olumsuz hava.
2Başbakan Erdoğan’ın “Mısır’da darbenin arkasında İsrail var” suçlaması üzerine Beyaz Saray sözcüsünün, ABD-Türkiye ilişkileri tarihinde görülmemiş sertlikte ve nezaket çizgisinin altında cevap vermesi...
Bu yüksek gerilim hattında diyalog için “uygun zamanlama” denilemez.
3Suriye’ye, Türkiye üzerinden müdahalenin yeni bir “tezkere sorunuyla” karşı karşıya gelme riski...
Irak’a Türkiye’den müdahale sürecini tıkayan 1 Mart tezkeresinin travması anlaşılan silinmemiş.
4Yunanistan, Arap dış politikasında istikrarlı bir çizgide.
Türkiye’nin özellikle Mısır darbesinden sonra Suriye’de de güçlü olan Müslüman Kardeşlerle yakınlığı ise Suudilerde, Emirliklerde, ABD’de soru işaretleri çiziyor.
...........................
Daha başka nedenler de sıralanabilir.
Ancak Türkiye’nin -bazen yalnız kalmak pahasına bile olsa- Esad’a karşı çizgisini düz tuttu. O çizgiye ABD, Avrupa ve Arap ülkelerinin ancak şimdilerde gelebilmeleri Türkiye adına “doğruluk ölçütü” ortaya koyuyor.
İnsan hakları, adalet ve demokrasi siyaset ve uluslararası ilişkiler itibar borsasının zaman içinde daima kazanan kâğıtlarıdır.
Ankara, Müslüman Kardeşler ve diğer radikal İslamcı gruplara daha rezervli kalabilseydi bu çizgi daha da fazla kabul görürdü.
“Müdahale koalisyonunda” şimdilik Türkiye’nin anılmıyor olması ise “dışlandık” gibi erken algılamalara neden olmasın.
ABD ve Avrupalı Genelkurmay Başkanlarıyla birlikte Türkiye Genelkurmay Başkanı’nın da “ortak değerlendirme toplantısına” çağırılması, gözden kaçmamalı.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025