Time dergisinin son sayısında
"Yıkıntılar Arasındaki Türkiye" başlığı altında, tüm yer yuvarlağı için geçerli olan şu söyleme yer veriliyor:
"Bilim ve teknolojide yaptığımız bütün gelişmelere karşın, doğa hala bizden bir adım ileride." Tayvan gibi
ABD ve
Japonya düzeyini yakalamış bir ülkede dahi depremin dramatik sonuçları bu söylemin ne yazık ki gerçekliğini kanıtlamakta.
Ancak önemli olan doğanın çok gerisinde kalmamak. Aradaki bir adımlık mesafeyi açmamak.
Bunun bir örneğini yansıtalım.
Acil yönetim sistemi
Körfez Savaşı, İsrail'i
"hazırlıksız yakaladı" diyebiliriz.
Saddam'ın
Scud füzeleri art arda
Tel - Aviv'e düşüyordu.
Kimyasal ya da nükleer başlık taşıyıp taşımadıkları bilinmeyen bu füzeler, fiziki tahrip gücünden çok, kaos ve psikolojik etki yapıyordu.
Henüz
Scudları havada yakalayan
Patriotlar da gelmiş değildi.
Bu görüntüler, savaş sonrası
İsrail'e ders oldu.
Yan yana ve adeta birleşmiş iki kent olan
Tel - Aviv ve
Jaffa belediyeleri, bir
felaket yönetim planı hazırladı.
Elimde bu planın bir özet tanıtımı var.
Bu belgeye göre planın gerekçesi şöyle:
"Körfez Savaşı, sivil korunma, acil ekonomik önlem, kent boşaltma, destek ve tedavi konularında yerel yönetimlerin etkin rol almaları gereğini göstermiştir.Savaş, kitleye dönük terörist eylemler, endüstriyel ve doğal felaketler v.s. gibi durumlarda çok yönlü bir plan ve bunun yönetim sistemi, çeşitli yardım istasyonlarının ve gruplarının önceden oluşturulması zorunludur.
Felakete hazırlıklı bulunulması gerekir."
Sistemin tanımı
Belge özetle şöyle devam ediyor.
Sistem iki aşamalıdır.
A- Merkez ve politik belirleyiciler...Burada merkezi oluşturacak kurumları sayıyor.
Örneğin...
Toplumsal yardım servisleri, güvenlik ve acil servis bölümü, eğitim direktörlüğü, psikolojik servis, toplumsal sağlık kurumları ve
yerel yönetim acil imdat hattı.
Bu merkezde
bildirim bölümü, her türlü yardımı karşılayacak ve planlayacak lojistik bölümü, insan kaynakları ve onların sekreteryası yer almaktadır.
B- Müdahale merkezleri...Olay yerinde çalışacak olan müdahale ekibinde, her biri
20 profesyonelden oluşan, çok amaçlı
4 yerel ekip sürekli göreve hazır bulundurulacaktır.
Onların her türlü ihtiyaçlarını karşılamak ve gereğinde ek müdahalede bulunmak üzere
2 yedek ekip daha bu bölümdedir.
Bir diğer yerel grup,
belediye meclisi üyesi, din adamı, doktor, iki sosyal görevli ve
bir polisten oluşmaktadır.
Bu gruptaki
6 ekip, ailelere kayıplarını bildirmek, cenazeleri düzenlemek, gerekli işlemleri yapmakla görevlendirilmiştir.
Yerel yönetimlerle koordineli çalışmak üzere,
6 sağlık ve iletişim grubu, ilk müdahalelerde bulunmak ve her yerleşim yöresi için önceden saptanmış özel donanımlı
6 hastaneye yaralıları taşımakla görevlendirilmiştir.
3 grup, topluma bilgi vermek üzere kamu enformasyon birimlerini oluşturmaktadır.
5 psikolog ve
3 sosyal görevliden oluşan 4 ekip, telefonla acil, psikolojik yardım yapmakla görevlidir.
Yeterli sayıda psikolog, sosyal koordinatör ve
profesyonellerden oluşan 6 grup, tehlike anında yöreyi boşaltmak, halkı emin yerlere taşımak için trafiği ve
konvoyları oluşturmakla görevlidir.
Öte yandan...
Önceden saptanmış amatör kurtarıcı yardım grupları ile çeşitli ihtiyaçları karşılayacak ve muhtaç aileleri barındıracak istasyonlar oluşturulmuştur.
Temiz ve sürekli su, enerji, ulaşım, çöp imha gibi hizmetler de güvence altına alınmıştır.
Bütün bunlar düğmeye basıldığında işleyecek şekilde ve anında çalışacak bir teknoloji, plan ve pratik sürecidir.
1991'de oluşan bu plan, bölgede 3 kez uygulamaya konmuştur.
..............
Plansızlığımız ve deprem sonrası görüntüler, uygarlığın ne kadar gerisinde olduğumuzu ortaya koymuyor mu?
..............
NOT: Dün değerli bir gazetemizde - 1991'de devrin Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay'ın istifası ile ilgili bir soruma, merhum emekli Org. Doğan Beyazıt'ın 'Komutanlar sorunlar karşısında istifa etmemeli' cevabını verdiği - yolunda satırlar yayınlandı.
Yanlış bilgilenmeden kaynaklandığını sandığım ve Sayın Torumtay'ı da üzen bu satırların doğru olmadığını belirtiyorum.(G.C.)
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr