Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Demirel kaygılı.Pakistanın eski başbakanı Zülfikar Ali Buttonun kendisine şu söylemini yansıtıyor:"Süper büyük devletler fil gibidir.Kin tutar.İçinde bir süre saklar.Sonra püskürür..." ABDnin son haftalarda yandaş gazete sütunlarından Türkiyeye adeta lav püskürtmesi böyle mi yorumlanmalı?ABD yönetimi, 1 Mart tezkere oylamasını unutamıyor. Sadece bu mu?Beyaz Sarayın uzaktan kumandalı yazarları sürekli, Ankaraya mesaj veriyor:"Amerika ile gerçekten dost olmayan bir müttefikle yola nasıl devam ederiz?" O satırlar "hiçbir resmi sıfatı olmayan kalemlerden" diye tanımlanarak hafife alınsa da, resmi sıfatı olan ABDnin Ankara Büyükelçisine, ABDnin devleti temsil eden seslerine ne demeli?Türkiyenin, başını kuma sokması ve Washingtonun tavrını görmezlikten gelmesi, olanları ve olacakları değiştirmez. Olanlar ve olacakları "iyi teşhis etmek" önemli.Bütün göstergeler iki olasılığı ortaya koyuyor:"1) Beyaz Saray, Erdoğanın başında bulunduğu AKP iktidarına balans/manevra ayarı yapmak istiyor.2) Washington, Erdoğanın başında bulunduğu Türkiyedeki iktidar ile iplerini kopartmaya kararlı."Her iki olasılık da kabul edilir şeyler değil.Atatürk Türkiyesi, hiçbir zaman uydu olmadı, olmaz da...Ayrıca... Bu gerçeğin ötesinde... ABD politikasının birinci olasılığı sonuna kadar denemeden, ikinci olasılığa yoğunlaşarak "bilet kestiği" de sanılmasın. (Bu cümleyi, "bilet kesmeye kalkıştığı sanılmasın" diye düşünmeyi yeğlerim.)Ancak... Zülfikar Ali Buttonun "fil" metaforunu, İsmet İnönünün "ayı" metaforu ile sürdürmekte gene de yarar var. İsmet Paşa "Süper büyükle dostluk, ayıyla yatağa girmeye benzer. Sarılırken bile pençesi yaralar" demişti.Yani...Hadise, sadece reddedilen 1 Mart tezkeresi nedeniyle "olumsuz duygular birikimi" değil. Sonrasında, ABD ile yaşanacakları da kapsıyor. 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile sağlığına açılan parantezden sonra ilk konuşmalardan biri. Demirel, dış politikada hataların olası ağır faturalarına işaret ediyor.Soruyor:"Suriye, Türkiyeye hangi dostluğu yapmış?40 bin Türkiye insanının canını kaybetmesine, Türkiyede nehir gibi kan akmasına sebep olmuş. (Abdullah Öcalanın ve başında bulunduğu PKKnin yıllarca Suriyede ve Suriye işgali altındaki Bekaa kamplarında üslenmiş olduğunu anımsatıyor. G.C.) Şimdi Irak politikamızla Suriyenin Irak politikası aynı çizgide denilerek Suriyeye arka çıkmak yanlış."Gerçekten, önce Turgut Özal, sonra da Demirelin Şam gezilerinde bulunmuştum. Yemek salonunda iki kez aynı sahneyi gözlemiştim.Özal da, Demirel de dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esada birer kâğıt parçası göstermişlerdi. Esad, kâğıtlara şöyle bir bakmış ve hiçbir şey söylemeden cebine koymuştu. Türkiyeye uçarken o kâğıtlarda Abdullah Öcalanın Şamdaki evinin adresi ve telefon numaraları olduğunu Özal ve Demirelden dinlemiştim. Esad, hiç oralı olmamış.Abdullah Öcalanın Suriyeden çıkarılması, Şamın iyi niyeti ve Türkiyeye değişen bakışı nedeniyle değildi. Türkiye, "aksi halde Suriyeye kuvvet kullanacağını" net bir şekilde açıklamıştı. Şamdaki yönetimin dizlerinin bağı çözülmüştü. Apoya yol öyle görünmüştü.Suriye, ABDnin Irak politikasını değiştirebilecek güç mü ki, kader birliği yapılsın? Oğul Esad için "sonun başlangıcı" yaşanmıyor mu? Suriye nedir? Demirel ile, "ABD ve Türkiyenin yollarının kesiştiği kilometre taşlarını" konuşuyoruz. Siyasette, demokraside, ekonomide "ara dönemleri..." Demirel, "Demokrasiyi, meşruiyeti, anayasayı savunduk. Ama bu çizgimiz Türkiyede istikrarı sürdürmemize yetmedi. Başka güçler devreye girdiğinde istikrar bozuldu. Türkiye ağır sarsıntılar yaşadı. O sebeple kaygılıyım" dedi. Demirelin mesajı, "Türkiye uydu olamaz ama yanlış hesap yapmak lüksü de yoktur" diye algılanabilir. g.civaoglu@milliyet.com.tr Kilometre taşları