Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün (RSF) 2014 Basın Özgürlüğü listesi açıklandı.
Türkiye 180 ülke arasında 154’üncü.
Merkezi Paris’te bulunan örgüte göre Türkiye Irak ile Gambiya arasında yer aldı.
Gambiya, anca TV kültür yarışmalarında sorulacak bir soru olabilir.
Pek bilinirliği olduğu söylenemez.
Senegal’in ortasında uzanan ince uzun bir şerit ülke...
Türkiye’nin Irak ile Gambiya arasında yer bulabilmesi gerçekten acı.
Herhalde bu listeyi yapan “Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü” Türkiye’yi çökertmeye kararlı bir “lobi” değil.
“Faiz” lobisiyle dirsek temasında “merkantilist” yapısı olmadığı gibi “telekinezi” gibi “metafizik” alanına girer gizemli güçlere de sahip değil.
Cemaat’e bağlı olduğu da iddia edilse, kargalar güler.
Yani...
Gazetecilerin özgürlüklerini korumaya odaklanmış su gibi şeffaf ve duru bir örgüt.
............................
Listede Türkiye’nin gazeteciler için “büyük bir hapishane” olduğu ifade ediliyor.
Sadece hapishanelerdeki gazeteci sayısının yüksekliği değil... (Ki bunlardan bir kısmının geleneksel anlamda gazeteci oldukları tartışılır.)
Başka kriterlere de işaret ediliyor.
Şu satırlar, örgütün açıklamasından:
“Gezi Parkı” ile başlayayım.
“Türk toplumunun özgürlük hasretinin altını çizdi” denilirken “Protestolar, güvenlik kuvvetlerinde demokratik kültür eksikliğini ve medya gruplarının hükümet ile ilişkisi olan işadamlarının elinde toplanmasının çoğulculuk bakımından yol açtığı tehlikeyi de ortaya koydu.”
..................
“Medya, mayıstan eylüle kadar süren protesto-larda 153 gazetecinin yaralanması ve 39’unun göz altına alınmasıyla bu protestoları izlemenin bedelini ağır ödedi. Gazeteciler sistematik olarak bazen polis bazen de göstericiler tarafından hedef alındı. Hükümet karşıtı yazılar yazan köşe yazarları, sosyal medya kullanıcıları ve yabancı muhabirler hükümeti devirmeye çalışan dış güçlerin ajanı hatta terörist olarak nitelendirildi.”
.............................
Ayrıca...
“Protestoları haber vermeye çalışan televizyon kanallarında otosansürün yaşandığı, ayrıca 14 gazetecinin işten çıkarıldığı, 22’sinin istifa ettiği, eylemleri yakından izleyen televizyon kanallarına astronomik para cezaları verildiği” yolunda ifadeler de var.
.............................
Aslında...
Bu değerlendirme “güncellenmiş” sayılmaz.
Ortaya dökülen ve medyaya iktidarın doğrudan baskısını, “TV’den altyazı sildirmekten tutun da siyasi parti oy oranlarını gösteren kamuoyu araştırmalarında manüpilasyon talimatlarına, iktidara yakın medya finansmanı için işadamlarından salmaya kadar” uzanan ses kayıtları, tapeler henüz Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü tarafından masaya yatırılmış değil.
Elbette...
İnternet için, son bir bürokratın iki dudağı arasına bırakılan “yayından kaldırma” yetkisi de -Cumhurbaşkanı tarafından imzalanıp yasalaşmadığı için- henüz Sınır Tanımayan Gazeteciler pertavsızı altına alınmış bulunmuyor.
Bunlar da puanlanınca Türkiye acaba “basın özgürlüğü” listesinde hangi sırada yer alacak?
.............................
“AB’ye giriş, asker vesayetini noktalamak, özellikle Kürt sorununda radikal adımlarla demokrasi için önemli ilerlemelere” imza atan AK Parti’si neden bu manzaranın umut kırıcı çizgilerine müellif olmaya dönüşebildi.