Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ergenekon davası sanığı 19 muvazzaf ve emekli general ve rütbeli subayın tahliye edilmeleri ile gazeteci Tuncay Özkan’ın hapishaneden gönderdiği mektup aynı takvim yaprağında örtüştü.
Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay 1 yılı aşkın süredir hapishanede tutuklular.
Tuncay Özkan’ın mektubu da bunu vurgulayan satırlarla başlıyor:
“Tutukluluğum ikinci yılında.
Suçumun bana söylenmediği, delillerin gösterilmediği Ergenekon bataklığında......”
19 tahliye için hâkim, “suçun işlendiğine dair kuvvetli kanıt olmadığı” gerekçesini gösteriyor.
Tutukluluğun, cezaya dönüştüğü bir süreç için kaygılar ve uyarılar yoğunlaşırken meslektaşımız Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay’ın hâlâ “ne ile suçlandıkları” ve “kanıtlar” bildirilmediği halde 1 yılı aşkın süredir içerde tutulmaları düşündürücü.
Hızlı, adil ve -artık- tutuksuz yargılanmak istiyorlar.
Gazeteci kimliğimin ötesinde bir hukukçu olarak bu isteklerinin hukukun koruma alanında yer aldığı kanısındayım.
Yargılanmaları, gerçeklerin ortaya çıkması için sonuna kadar gidilmelidir.
Fakat tutukluluğun cezaya dönüşmesi başka şey.
Gazetecilik notlarıyla devam edeyim...
Libya Başkanı Kaddafi’nin oğlu Mutasim Kaddafi, İstanbul’daki bir mekân çıkışında kameralarla karşılaşıyor.
Korumaları tarafından bir foto muhabiri hırpalanıyor.
Sonrası vahim...
Foto muhabirine polis kelepçe takıyor.
Bu arkadaş darp mı yaptı, silah mı çekti, saldırdı mı?
Hiçbiri.
Sadece kamerasını kullanmış.
Elbette Mutasim Kaddafi rahatsızlık duymuş olabilir ama şöhret peşinde olanlar dışında hangi ünlü özel hayatından görüntüler alınıp teşhir edilmesinden hoşlanır ki?
Fakat çağımızın iletişim gerçekleriyle birlikte yaşayacağız...
Görüntü alınmasını önlemek için korumalarının Kaddafi etrafında bir etten duvar oluşturmaları yeterliydi.
Bununla kalmamışlar, gazeteciyi hırpalamışlar, bu suçtur
Fakat hırpalanan gazeteciye “kelepçe vurmak” nedir?

Haberin Devamı

YARGIYA SAYGI
Ergenekon davasına bakan ne yargıçları tanırım, ne savcıları...
Onlar hakkında tek satır yazmadım.
Yargıya saygının gereği de budur.
O nedenle “çifte standardı” yadırgıyorum.
Birileri tutuklandığında eleştiride bulunanlara “yargıya saygı” çağrıları yapmak ama tahliye kararı veren hâkimi “tahliye nöbetçisi” diye “damgalamak” çifte standarttır.
Hukuka saygı değildir.
Zaten yargıç Kuban’ın tahliye kararları mahkeme heyeti tarafından yeniden incelenecek.
Heyetin vereceği kararı beklemek varken o kararı etkileyecek yayınlar yapmak da hukuka saygı alanının dışına çıkmaktır.

Haberin Devamı

MISS TURKEY NOTLARI

Gazeteci...

Jüri masasında Müjde Ar’la yan yana düşmek şanstır.
Gecenin keyifli geçmesinin güvencesidir.
Nükte üretim merkezi gibi...
Daha ilk dakikalardan bir örnek vereyim.
Sahnede sunucular Burcu Esmersoy ve Cem Davran “taç”lanacak güzellere hediyeleri sayıyorlardır; “buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi...”
Müjde Ar tamamlıyor:
“Bir de koca...”
Jüri masası konumunun “elverişsiz” olduğunu da belirteyim.
Çünkü...
Yüzümüzün dönük olduğu sahnede 20 aday genç kız...
Ama...
Bizim masada da bunda önceki yarışmalarda taç giymiş güzeller var.
Dahası...
Arka sıralarımızda ise geçen yıl taç takmış güzeller yan yana...
Bir ara döner koltukta oturtulsak da 360 derece dönerek hepsini görsek diye söyleştik.
Geceye parfüm harmanı ve sırtı derin açık giysiler egemendi.
Güzelleri giydiren Tanju Babacan gerçekten başarılı bir tasarım ustası.
Özellikle giysili ilk turdaki modeller dünyanın her yerinde beğeni alır.
Ten rengi mayoları da ışık ve doğallık sevişmesiydi.
Okan Bayülgen açıkladığı için yazmamda sakınca yok.
Sorularımız hazırlanmış, önümüze konulmuştu.
Ben en çok 9 numarayla yarışan Serenay Sarıkaya’nın “Kiminle tanışmak isterdiniz” sorusuna verdiği “Atatürk’le” cevabını alkışladım.
Arka sıralardan bir espri:
“Ergenekon’dan alınırsın kızım!..”
Türkiye’deki bu yarışmaların duayeni Özcan Sandıkçıoğlu’nun yaptığı işe özeni, ritüeli saygınlığın nedenlerinden biri.
Ondan bayrağı devralan oğlu Can Sandıkçıoğlu’dan yenilikler geliyor.
Her etkinliğinde olduğu gibi Doğuş Grubu’nun, Erman Yaramancı ve Cem Aydın seçkin ağırlığı hissediliyor.
Müjde Ar’ın da prodüktörü olan Işıl geceyi yüklenmiş.
Finale kalan 10 güzelden 9’unu, ilk dörtten 3’ünü yazmıştım.
Sınıfı dereceyle geçtim.
Yazıyı “1’inci, 2’nci, 3’üncü, 4’üncü seçimleri için gerçek eşitler arasında” hükmüyle noktalayayım.