1930 öncesi yıllar... Kürtçe her kelime başına para cezası... Prof. Baskın Oran, "Kasaba pazarında yumurta satan köylüler, bir cümle Kürtçe...
Konuşsalar, neredeyse sepetteki yumurtaların ederi kadar para cezası ödüyorlardı" diyor...
Hasan Cemal, KÜRTLER adlı kitabını o dönemde yayımlasaydı ve içinde geçen "Kürt" sözcükleri, kitabının satışı kadar tekrar edilmiş olsaydı, herhalde servet ödemek zorunda kalırdı.
Hasan yıllarca gizli tutulan Şark (Doğu) Islahat Planı ile Kürtçenin kullanılmasının yasaklandığını anlatıyor. Planın 41. maddesinde belirtilen coğrafya içindeki "hükümet ve belediye daireleriyle, okul ve çarşı pazarda Türkçe dışında dil kullananların cezalandırılacağı" yolundaki hükmü yansıtıyor.
Bu bir göstergedir.
"Kuzey Irak'ta Kürt oluşumuna kaygılar, aslında oraya mı yoksa içimize mi dönük güven eksikliği?"
Yasaklar politikasının bilinçaltı izleri mi?
Daha Cumhuriyet'in başlarında, açık - kapalı hava toplantılarında her türlü ilişkide herkesin kendi dilini konuşabileceği öngörülmüştü...
Siyasi konuşmalar da bu kapsamdaydı.
1981'de ince ayarlı bir yasa çıktı.
"Türkçeden başka dilin kullanılması yasaktır. Ancak Türkiye'nin resmen tanıdığı ülkelerin 1. dili kullanılabilir."
Bu ne demek?
Cevap: "Kürtçe yasaktır"ın uzun anlatımı.
"Çünkü Irak, Türkiye'nin resmen tanıdığı ülkedir. 1. dili Arapçadır. Kürtçe ise devletin 2. dilidir."
Kürtçe isim yasağı... Kürtçe kitap, gazete, şarkı, radyo - TV yasakları, artık perakende yasal düzenlemelerle kalkmakta olan ama yıllarca duygu katmanlarına kök salmış uygulamalar.
Prof. Baskın Oran'a göre Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk'ün devrimleri, yukarıdan aşağıya yapmasını andıran bir süreç yaşıyoruz.
Bu kez de AB'ye uyum kriterleri ve yasalarıyla, yıllardır paslanmış düzenin en eski tortularıyla kaynaşmış uygulamalar, cımbızla çekilip tek tek ayıklanmakta.
Örneğin...
Cımbızın ucundaki "seçimlerde Türkçeden başka dillerin kullanılma yasağı..."
Dokunulmazlığı olan putları AB uyum yasaları kırıyor.
Batının demokrasi kültürüne yönelen ikinci devrimler dizisi mi?
Bu yolculuk Türkiye'yi AB'ye tam üye yapar mı?
Bunlar ayrıca tartışılacak sorular.
Ancak...
"Türkiye'nin çağdaş uygarlık iddiasının gereğidir" diyemez miyiz?
Sınırların kalkmakta olduğu Avrupa coğrafyasında, bilgi toplumu, insan hakları, ekonomi ve demokraside çağdaşlıkla bütünleşmek önemli.
Batı'nın yaşam kalite standartlarını benimseyen Türkiye'nin doğu sınırlarında, Kürt kökenli yurttaşlarımızla, Kuzey Irak Kürtleri arasında bir eşik oluşmalı.
Demokrasi, ekonomik düzey, insan hakları, Anayasal yurttaşlık...
Bu eşik yükseldikçe "Kuzey Irak'ta ne oluşum var?" kaygıları inişe geçer.
Hasan Cemal'in KÜRTLER'ini okurken bu düşüncelerin - kendimce - bazı kanıtlarını buldum.
Kitapta ayrıca gazetecilik açısından onlarca manşet var...
"Şemdin Sakık'ın erken tutuklandığı, yoksa Apo'ya karşı bir başka örgüt kurmakta olduğu... Talabani'nin - Kerkük petrolleri ile birlikte, bizi de alın... Federasyon olalım - önerisinin, Ankara'da Dışişleri tarafından geri çevrilişi" gibi...
Gazetecinin yazdığı kitap bir başka keyifli okunuyor.
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025