Cumhur Ersümer'in istifası üzerine düşünceler...
"1- Ersümer, şaibe fısıltılarıyla yıpranıyordu."
Yolsuzluk iddialarının uçuştuğu ortamda, neredeyse "günah keçisi" haline getirilmişti.
İstifa etmeseydi de zaten bir şekilde düşürülecekti.
"2- Ersümer'in, eşine ve çocuklarına da borcu vardır... Direnseydi, yakınlarını üzecekti.
3- Anavatan, savcılık iddianamesine karşın Ersümer'i hala görevde tutsaydı 'yolsuzluğa, şaibeye göz yuman ve kanat geren parti' sanıları yoğunlaşacaktı."
"4- Ersümer istifa etmeseydi, Hükümet ortaklarının arasındaki çatlak büsbütün derinleşecekti."
Türkiye'nin yeni bir siyasi krizi daha taşıyamayacağı ortadadır.
Ekonomi göstergeleri bir yerlere otururken ve IMF'den, Dünya Bankası'ndan, hatta G - 7'lerden ek katkının ucu görünmüşken, dışarıda son güvenin de sarsılacağı bir siyasi bunalımın sorumlusu olmak, çok ağır yüktür.
"5- Hükümetler, Meclis'in güvenoyuyla kurulurlar, ama, 'iktidar olmak' ve 'iktidar kalmak' kamuoyu desteğini gerektirir."
Enerji Bakanı olarak Ersümer'i artık kamuoyu istemiyordu.
Kamuoyunu oluşturan bütün ağırlıklı kurumlar, onun istifasından yana tavır koymuşlardı.
Ersümer'in altındaki zemin kaymıştı.
Eğer istifada direnseydi, Hükümet'in de zaten yarım yamalak olan kamuoyu tabanı tümüyle çökerdi.
"6- Bir ayı aşkın süredir Enerji Bakanlığı'nda tüm çalışmalar kitlenmişti."
Hiçbir yeni proje dosyası, muhatap bulamıyordu.
Kimse ne imza atıyordu, ne de paraf...
Dosyalar bir masadan diğerine dahi geçmiyordu.
Türkiye gibi enerji bunalımının eşiğindeki bir ülkede Enerji Bakanlığı, 1 ayı aşkın süredir tıkanmışsa, bu çok vahimdir. Önünü açmak gerekirdi.
Ersümer'in istifasından sonra, umarız ki Bakanlık'ta çarklar yeniden dönmeye başlar.
Ancak... Yeni bakana ve onun oluşturacağı bürokratlara moral desteği verilmelidir.
Atacakları her imza için elleri titrememeli.
"7- Enerji Bakanlığı örneği, diğer bakanlıklar için kulaklara küpedir."
Ama paniğin "bulaşıcı hastalık" olduğunu da unutmayalım.
Bütün bakanlıklara, bürokrasinin tümüne çalışma güvencesi ve cesaret takviyesi yapılmalı.
"8- Ersümer'in Bakanlıktan istifa etmesi 'suçlu olduğunun kabulü' anlamına gelmez."
İddianame, mahkeme kararı değildir.
Öte yandan... Hükümet ortağı parti liderleri arasında "Ersümer'in yargılanmasına gerek olmadığı" yolunda görüşlerin dile getirildiğini dinlemekteyiz.
Ama şu ya da bu tutum için gene de aceleci olmamalılar.
Ayrıca... Anayasa'nın 100.maddesini değiştirerek, adi suçlarda yargılama süreci önündeki dokunulmazlık zırhını kaldırmak gerek.
"9- Cumhur Ersümer, istifasından önce uzun bir savunma yapmıştır."
İrdelemesi, hukukçuların işi...
Ama... Hukukun temel ilkeleri bağlamında bir noktaya dikkat çekelim.
İddianame daha açıklanmadan savcılık çalışmalarının kamuoyuna sızması ve adalet sürecini etkileyecek tepkiler oluşması yanlış.
Sadece bu Beyaz Enerji dosyası için değil.
Genel olarak yolsuzluklarla mücadele sürecinde tüm dosyalara aynı özen gösterilmeli.
Yargı bağımsızlığının unsurlarından biri "siyasi linçten, yargısız infazdan ve sokak baskısından arınmış olmak"tır.
Ama Ersümer'in sanık sandalyesine kamuoyunun nabzını ve medyayı oturtmaya kalkışması da çok büyük yanlış.
"10- Cumhur Ersümer'in istifasıyla birlikte, Hükümet'te beklenen revizyon da gerçekleşebilir mi?"
Sanmıyoruz.
Hükümet ortağı diğer partiler, "kendi bakanlarını, yolsuzluk iddialarından kaynaklanan bu istifayla aynı sepetin içine koymak" istemiyorlar.
"Revizyon" sonraki günlerde, ayrı bir paket halinde gerçekleşebilir.
Ama çok ertelenemez.
İçte ve dışta, beklenti dalgaları yükseliyor.