Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Gerçekten...Genelkurmay'ın ışıkları başkentin nabzını yansıtan göstergelerden biridir. İç politikada, iktidarla ya da "irtica" veya "bölücülük" eksenli partilerle gerilim tırmandığında Genelkurmay ışıklarına bakmak, başkentli gazetecinin yıllarca yol haritası duraklarından biri olmuştur.Ankara gazeteciliğinin duayeni Cüneyt Arcayürek'in böyle bir dönemde, Cumhuriyet Ankara Temsilcisi Hasan Cemal'i arayarak, "Hadi gel, benim arabamla Ankara'da biraz turlayalım, Genelkurmay ışıklarına bakalım" dediğini Hasan'ın satırlarından okumuştum.Tabii...Sadece iç politikanın puslu havası başkente çöktüğünde değil, sınırların ötesine dönük bunalımlarda da Genelkurmay'ın ışıkları referanstır. Şu süreçte bir kitap yayımlansa, bir film yapılsa en çok tutacak ad "Genelkurmay'ın Işıkları Yanıyor" olurdu. Kurtul Altuğ'un yaşadıklarını yansıttığı kitaplardan ikincisi de çıktı. Adı, "Genelkurmay'ın Işıkları Yanıyordu..." Bu isim satar.Ama...Ya kapağın içindekiler?..Burada Kurtul Altuğ'un usta gazeteciliğinden ve zengin birikiminden söz etmek gerekir.Yakın siyasi geçmişin kapalı kapılar ardında kalan çok ilginç olaylarını Altuğ'un kaleminden okumak zevk.Siyasi tarihi, polisiye roman lezzetinde yazmış.Yargıları, gözlemleri, deneyimleri ve felsefe boyutuyla harmanlamış.Gerçekten akıyor. Bazılarını birlikte yaşadığımız olayları onun satırlarıyla yeniden hatırladım. Gazeteciliğe Akis'te başladım. Kurtul Altuğ o sırada Akis'in Genel Yayın Yönetmeni'ydi. Hukuk öğrencisiydim. Gazetecilik okulum Akis'tir. Meslek büyüğüm Kurtul Altuğ ile dostluğumuz bugüne kadar sürer. Acı tatlı nice anımız var.Kurtul Altuğ, İsmet Paşa, Nihat Erim, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit başta olmak üzere, siyasetin doruklarıyla çok yakın ilişkide oldu. Başkentin "Askeri en iyi tanıyan ve diyaloğu olan" çok az sayıda gazetecisinden biridir. Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı, Alparslan Türkeş'le başlayan ve çok sayıda özel yazışmalarına da dayanan bu ilişkiler, günümüze kadar komutanlarla da sürdü.Kitapta da okuyacaksınız, Genelkurmay'ın yanan ışıklarını çoğu kez gazeteciler dışarıdan seyrederken, Altuğ ışıkların yandığı odalarda olmuştu.Filmin sonunu söylemek gibi, kitabın sayfalarını da yansıtmak münasebetsizliğini yapmayayım.Ama şu sözümün altını çiziyorum: "Bu kitap mutlaka okunmalı..." Akis'ten akisler Metin Toker'i -onun sevdiği deyimle- görünmez oluşunun 5. yıldönümünde Ankara'da Pembe Köşk'te andık.İsmet Paşa başbakanken çiçeği burnunda Akis'çiydim. Bu yürüyüşlere diğer gazetecilerle birlikte katılırdım. İsmet Paşa bizi sürekli imtihan ederdi. Bahçedeki ağaçları tek tek gösterir, sorardı:"Bu ne ağacı?.. Peki bu ne ağacı?.."Doğru cevabı vermek için terler dururduk. Paşa bu... Kafasında kırk tilki dolaştırır, hiçbirinin kuyruğu birbirine değmez diye ün yapmış. Niyeti bizim ona soru sormamıza olanak vermeden, bahçedeki yürüyüşünü yapmak.Ağaçların adını doğru bilemeyenlerin hafifçe kulak memesini çekerdi. Avucuyla da yanağımızı okşardı.Çok severdik Paşa'yı. O günlerde elbette Pembe Köşk'e Metin Toker'in ölüm yıldönümünde geleceğimi, onunla ilgili anılarımı anlatacağımı aklımdan bile geçirmezdim. Metin Toker'i anmak Metin Toker'in görünmez oluşunun 5. yıldönümü bağlamında, onun başyazılarından seçmelerin toplandığı bir kitap yayımlandı: "METİN TOKER'DEN AKİSLER". Kapağın altında Toker'in, Genel Yayın Yönetmeni Kurtul Altuğ'un ve eşi Özden Toker'in imzaları var, bu başyazılarının çoğunu yıllarca önce daha Akis'te yayımlandığı gün -yutarcasına- okumuşumdur.Kitabın sayfalarını çevirirken satırlara takıldığımda gene aynı keyfi yaşadım.Her iki kitapta da bugüne uzanan dersler var. Tabii siyasetin mil çekmediği, "görebilen" gözlere... gunericivaoglu@milliyet.com.tr Bir Akis kitabı daha...