"Hiçbir şey umulduğu kadar iyi ya da sanıldığı kadar kötü değildir."Bu söylem, depremle birlikte yükselen dış politika beklentileri için de geçerlidir.
Özellikle...
Başbakan Bülent Ecevit'in yapacağı
ABD gezisi, böyle değerlendirilmeli.
Washington'dan aldığımız izlenimlere göre,
Ecevit'in bu gezisi için olmayacak dualar şöyle:
"FMS kredilerinin, anapara ve faiz ödemelerinin ertelenmesi...Tutarı 6 milyar dolar."
ABD, daha önce
İsrail ve
Mısır'ın çok daha yüksek miktardaki
FMS kredilerini ertelemek bir yana, silmişti.
"Forgiveness Granted" diye adlandırılan bu işlem, çok kuvvetli olan
İsrail lobisinin bastırmasıyla gerçekleşmişti.
Mısır - İsrail anlaşması, İsrail'in yörede ilk kez ayağını sağlam basmasını sağlayacaktı.
Arap ülkeleri ile bir arada yaşayabilmenin kapısı aralanıyordu.
Gerek borçların silinmesi, gerek ertelenmesi,
ABD yasama organı olan
Kongre'nin kararı ile mümkün.
İsrail ve
Mısır kararları,
Kongre'den hiç zorlama olmaksızın geçmişti.
Türkiye için çok zor.
Çünkü...
Özellikle
Rum ve
Ermeni lobileri,
Kongre'de çok etkin.
Sadece
Beyaz Saray ve
Dışişleri çok bastırırsa,
Türkiye'nin borçlarının ertelenmesi kararı da
Kongre'den zorlukla bile olsa geçer.
Ama
ABD yönetiminin bu kararlılıkta olmadığı görülüyor.
Bir diğer olmayacak dua da,
Türkiye'nin uluslararası piyasalarda çıkarmayı düşündüğü
Hazine tahvillerine
ABD'nin kefil olmasıdır.
Bunun için de
Kongre kararı gerekiyor.
Gene aynı lobiler
Türkiye'nin önünü tıkar.
Amaç
Buna karşılık...
Ecevit, ABD yönetiminden
"Kongre kararı" bahanesi arkasına sığınamayacağı önemli bir katkı sağlayabilir.
"Beyaz Saray'ı, IMF ve Dünya Bankası üzerinde ağırlık koyması ve Türkiye'ye kasalarının açılması, yeşil ışığın yakılması" olmayacak dua değil.
Zaten
IMF'cilerin uzun süredir ipe un sermelerinin bir nedeni de, sızan haberlere göre
Ecevit'in
Washington'a gidişinin beklenmesi.
Eğer
Ecevit, Dünya Bankası'ndan ve
IMF'den sonuç alırsa, yeni bir
stand by anlaşması ortamı oluşursa,
Türkiye, dünya piyasalarında hem tahvillerine alıcı bulabilir hem de zaman içinde krediler açılır.
Türkiye ekonomisinin itibar puanları artar.
Bu gezinin gerçekçi amaçlarından biri böyle bir sonuçtur.
Ayrıca
AB'ye tam üyelik yolunun açılması için
Helsinki toplantısına kadar,
Washington'ın
Avrupa'ya tam saha pres uygulamasını sağlamak da önemli.
Öte yandan...
Tekstil kotasının artması gibi beklentiler de karşılanabilir.
Bazı alanlarda kotamızı dolduramıyoruz bile.
Al gülüm ver gülüm
ABD'nin bunları karşılıksız altın tepsi içinde sunacağı sanılmamalı.
Onun da beklentileri var.
Örneğin...
Türkiye ile
Yunanistan ilişkilerinde gelişmeler.
Bu konuda, deprem sonrası bir yumuşama var.
İkinci konu
Kıbrıs.Türkiye'de hiçbir hükümet,
Yunanistan ya da
ABD'nin beklediği ödünleri veremez.
Verirse iktidarda kalamaz.
Ama...
"K.K.T.C'yi devlet olarak tanıyın sonra da Rum Kesimi ile görüşmeleri başlatalım" formülü de geçerlilik kazanamaz.
Orta yol
K. Kıbrıs Kesimi'ne eşit statü sağlanmasıyla toplumlararası görüşmelerin sağlanmasıdır.
Türkiye, böylece baskılara karşı en az
6 ay kazanır.
Bir diğer konu,
Heybeliada'daki
Rum Ruhban Okulu'nun yeniden açılmasıdır.
Boston'da,
Selanik'de yetişen din adamları zaten
İstanbul'a gönderilmekte.
Burada yetişecek olanlar tercih edilmeli.
ABD, Türkiye'den
K. Irak'da
Barzani - Talabani eksenindeki oluşuma ılımlı bakmasını da isteyebilir.
Bu çok duyarlı bir konu.
Ve nihayet bizim tekstil kotaları gibi
"kolay dosya", Türkiye'de yapılacak enerji ihalelerinin bir bölümünün ABD firmalarına verilmesidir.
Bu gezide ne biz ABD'yi yeni keşfediyoruz ne de ABD için Ecevit ve götürdüğü dosyalar bilinmeyen şeyler.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr