Gökçe Bahadır: ‘Kendimi keşfediyorum’

ŞEFFAF Oda’da, İstanbul’un arka sokaklarını konuşuyoruz. Yaprak Dökümü’nün hüzünlü, mahzun ve mağdur Leyla’sını oynayan Gökçe Bahadır, bu kez “Kayıp Şehir”de bir hayat kadınını canlandırıyor.

Aysel’le, bize büyük sürpriz yaptın diyorum...
Anlatıyor:
“İlk rol geldiğinde tedirgin oldum. Herkesin gözünde masum, durgun biriydim ama kendi içimde biliyorum var o tarafım da var. Bunu göstermek için fırsat diye düşündüm. İlk bölüm başladığından itibaren hiç yabancılık çekmedim kadına. Sanki ben o mahallede doğmuşum, sanki ben orada yaşıyormuşum gibi hissetmeye başladım. Kendimi keşfediyorum. Çok sevdim, çok ısındım.”
Gökçe’ye hangi rolü oynamak istediğini soruyorum:
“Ben çok meşhur bir dansçıyı oynamak isterdim. Sağlam çalışıp, fiziksel anlamda da beni zorlayacak bir karakteri oynamak isterdim” diye açıklıyor.
Gökçe’den şarkılar da var Şeffaf Oda’da gerçekten güzel söylüyor...

Topçu İrfan’dan Rockçı İlker’e
İLKER Kaleli, 5-6 yaşlarında org çalarak müziğe başlamış.
Amatör piyanoyla devam etmiş.
Sonra gitara geçmiş. Rock yıldızı olmayı hayal etmiş.
O da müzik yaptı.
İlker, Sanat Yönetimi okurken Tekand’ın Stüdyo Oyuncuları’nda da eğitimini sürdürmüş.
2 yıl sonra LAMDA’da (Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisi) üç yıl oyunculuk eğitimi almış.
National Theatre’da sahneye çıkmak en büyük hayallerinden biri.
Kayıp Şehir’in topçu İrfan’ı İlker’e de en çok hangi rolü oynamak istediğini soruyorum:
Cevaplıyor:
“Arızası olan karakterler beni çekiyor. Uyuşturucu bağımlısını canlandırmak isterim. Seri katil... ” şeklinde yanıtlıyor.
..........................
Kayıp Şehir’de bir de siyah Afrikalı genç var.
2007 yılında Beyoğlu Karakolu’nda polis tarafından vurularak öldürülen Nijeryalı Festus Okey olayını hatırlatan bir rolde...

YILDIZLILAR “YILDIZLARI” SEÇTİ

YILDIZLAR geçidi gibi bir sahne. Türkiye’nin kendi alanlarında pırıltıları ödüllerini aldılar.
Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Kulübünün, 5 bin öğrenci oyuyla belirlenen “Yılın Yıldızları” artık bir klasiğe dönüştü.
Bu yıl 11’incisi düzenlenen tören gene görkemliydi.
Meryem Uzerli, Kıvanç Tatlıtuğ, Beyazıt Öztürk, Sıla, Ayça Bingöl, Rıdvan Dilmen, Can Dündar, Ahmet Ümit, Ahmet Değirmenci, Zeki Kayahan Coşkun ve Mehmet Erdem de oradaydılar.
Ali Ağaoğlu, Kenan İmirzalıoğlu ve Tolga Çevik mesajlarını video çekimleriyle gönderdiler.
Ödüllerin verilmesinden önce Boğaziçi Caz korosu bir dinleti yaptı.
Şeffaf Oda da bu yıl gene “yılın en iyi kültür ve sanat programı” seçilerek 3’üncü kez üst üste 5 bin öğrencinin oylarıyla verilen “yıldızını” aldı.
Ciddi bir soğuk algınlığı nedeniyle -ne yazık ki- bu defa çok istediğim halde geceye katılamadım. Görevlendirdiğim yapım arkadaşım da törene yetişememiş.
Bunu da şu satırlar yazılırken öğrendim.
Buradan Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencilerine ve bu etkinliği markalaştıran İşletme Kulübü yöneticilerine yürekten teşekkür ediyorum.
Benim Yıldızım da onlara...

KIRMIZI KURDELE TADIMI

FRANSA’nın “Legion d’Honneur” nişanı onur ve prestij sembolüdür. “Mumm Cordon Rouge” bu unvana sahip bir şampanya (champagne).
1827 yılından bu yana Fransa’nın Champagne Bölgesi’nde üretiliyor.
Bir hatırlatma...
Başta İtalya ve Avusturya diğer bazı dünya ülkelerinde o türden köpüren lezzetler üretilmekte ama “Champagne” adını kullanamıyorlar.
Çünkü...
Sadece Fransa’nın Champagne Bölgesi’nde üretilenler bu adı taşıyabiliyor.
Konyak da öyle bir bölge imtiyazı.
O nedenledir ki bizde üretilenin adı bir harf değişikliği yapılarak “kanyak...”
Perşembe gecesi İKSV’nin üstündeki Haliç manzaralı “X”te bir Mumm Cordon Rouge gecesi düzenlenmişti.
İKSV Genel Müdürü Görgün Taner’in konuğuyduk.
Rasim Özkanca’nın Borsa-Masa zinciri için yeni lezzetler üreten “laboratuvar mutfağının” şefi Murat Karaduman, konuklar için şampanya ile uyumlu özel lezzetler hazırlamıştı.
“İKSV’nin melekleri” Ayşe Bulutgil ve timi dışarıda buz kesen geceyi ilgi dokunuşlarıyla ısıttılar.