Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kemal Derviş, ekonominin başına geldiği ilk günlerde yapılan kamuoyu araştırmasına göre; Ona güven yüzde 34'tü.
Ekonomik programı açıkladıktan sonra bu oran yüzde 44'e çıktı.
Washington'dan somut rakkamlarla ek yardım işaretlerinin verildiği, dolar inişinin sürdüğü, İMKB'de Nisan ayında puanların yüzde 78 artışla rekor tırmanış yaptığı dikkate alınırsa...
Şu günlerde bu oranın daha da arttığı öngörülebilir.
Derviş, son 20 yılda sadece Özal'ın yakalayabildiği oranda bir desteğe sahip.
Abartısız söylemleri, doğruları konuşması, dünyadaki prestiji, düşük gelir gruplarına yaklaşımı, yolsuzluklara ve kötü siyasete karşı açık tavrıyla, halkla kurduğu içten ilişkilerle benimsendi.
Belki erken hüküm ama yarın seçim olsa, Kemal Derviş'in başında olacabileceği bir siyasi hareket, en yüksek oyu alabilir.
Sol kanattan seçkin iktisatçı ve yılın aydını seçilmeye aday Fernando Henrique Cardoso da demokratik sol çizgideydi.
Brezilya ekonomisini bunalımdan çıkarttı.
İlk seçimde Cumhurbaşkanı seçildi.

Aynı araştırmalarda, Cumhurbaşkanı Sezer en fazla halk desteğine sahip...
Onu Derviş izliyor. Bahçeli, Yılmaz ve Ecevit çok daha gerilerdeler.
Bu oranlar, aslında Derviş'in yeralacağı olacağı bir - olası - siyasi hareketin şansını da gösteriyor.
Gerçekten... Siyasi partilere bakalım...
"Bu pazar seçim olsa, DYP en fazla oyu alacak parti görünmekte. Onu FP izliyor. Ardından MHP, CHP, Anavatan ve DSP geliyor."
Fakat... Birinci parti DYP dahi, yüzde 20'nin hayli gerisinde.
Türkiye'nin bu yamalı bohça görüntüsünde yapılacak seçimin, sandıktan istikrarlı ve bu ekonomik programı sürdürebilir, güçlü iktidar çıkartması, çok uzak olasılık.
Ama... Bu Hükümet'in, istikrar programını ve yolsuzluklarla kapsamlı mücadeleyi sürdürmek gücünde olup olmayacağı da sorunlu.
Örneğin... Dün de TEDAŞ yöneticileri gözaltına alındı.
Beyaz Enerji soruşturmasında ikinci aşamaya geçildi.

Ama... Aynı gün Mesut Yılmaz da Beyaz Enerji operasyonu bağlamında, görevden ayrılan Cumhur Ersümer'i savundu.
"İddianamede bakanı suçluyan bir kanıt bulunmadığını" söyledi.
Liderler toplantısında Bahçeli de "iddianameyi okudum. İncelettirdim. Bakanı doğrudan suçlayan hiçbir kanıt yok. Ama olay siyasidir. Bu noktaya geldikten sonra Sayın Ersümer nasıl görev yapacak? Her icraatı, her imzası spekülasyonlara neden olacak" demiş.
Ecevit de öyle...
Bunun üzerine Mesut Yılmaz "o halde istifa etmeli" önerisinde bulunmuş.

Ancak... Bunların ötesinde başka duyarlı noktalar var.
Yılmaz, dünkü konuşmasında "yargının siyasallaştığı" gibi çok vahim bir iddiada bulundu.
Beyaz Enerji iddianamesi ve bunu izleyebilecek diğer bazı hukuk dosyalarına - doğru ya da yanlış - gölge düşürdü.
Oysa, Yılmaz Başbakan Yardımcısı'dır.
Ecevit, Bahçeli ve Adalet Bakanı'nın bulunacakları bir toplantıda "kuşkularının aydınlatılmasını" ister. Hatta "yargının izlenimlerinden arındırılmasını" da...
Gene Mesut Yılmaz, "bazı odakların Anavatan'a tezgahlar kurduğundan ve milleti siyasetten soğutmak isteyenlerin varlığından" sözediyor.
Bu odakların tanımını da yapması gerekir.
Hele Yılmaz'ın belirttiği gibi, "bu odaklar Türkiye'yi karanlığa çekecekler" ise...
Böyle söylemler ortamı geriyor.
Ekonominin ihtiyacı olan siyasi istikrar adına kaygılar veriyor.
Tabii ki, ekonomi adına da olsa "konuşan Türkiye", "dilini yutmuş Türkiye" olmamalı.
Ama... Yapılan konuşmalar da belirsizlikleri yoğunlaştırmak yerine sisleri dağıtabilmeli.
Kuşku ortamı, kamuoyu araştırmalarının da gösterdiği gibi yeni siyasi yapılanmalar ve yeni isimler için özlemler oluşturmakta.
Not: Araştırmalar, PİAR ve Strateji Mori...