Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir TV programında iç acıtan şu söylemi paylaşıyorum:
“Gözyaşlarımızı bile ayıran hale geldik. Birinin ağladığına diğerinin gözleri kuru kalıyor.”
Toplumdaki bölünmüşlüğün dramını böylesine gerçekçi ve utandırıcı tespit Mart 2014 Türkiye’sinden çıplak gözle görüntüdür.
.........................
Yazının devamını “imam-cemaat hikayesi” diye sürdürsem “tehlikeli sulara geçmiş” olurum.
“Balık baştan kokar” mı desem?
En iyisi düzden gitmek...
“Siyasetin tepelerinde kavgalara, sert girişlere uçuşan suçlamalardaki üsluba bak, tabanın etkilenmemesi mümkün mü?”
Toplum da tepelerdeki görüntüyü ayna gibi yansıtıyor.
“Zincirleme reaksiyon” patlamalara dönüşüyor.
İnsanlarımız “negatif elektrik” yüklü.
Genel yorum bu.
..........................
Özele gelince...
Seçim öncesi siyasette seçmen tabanlarını birbirinden ayıran “sertlik politikaları” hiç fren yapmadan, tam tersine, hızlanarak sürüyor.
Gerçi...
Liderler söze diğer partilerin seçmenlerini adeta okşayarak “siz ayrısınız, lafım suçlamalarım oy verdiğiniz partinin liderine” diyerek başlıyorlar ama aslında “seçmenler arası kapıyı aralık tutmak çabası bu.”
Pek de etkili olduğu söylenemez.
Saflar sıkılaşıyor, kilitleniyor.
Bu bloklaşmanın mayası ise -ne yazık ki- “öfke...”
Giderek birbirinden uzaklaşma, ayrışma...
Birbirini ötekileştirme.
Bir siyasi partiye destek “damardan futbol taraftarı” psikolojisine dönüşmekte.
Rasyonellik denilen “akılcılık” yerini duygulara, aidiyete, kabile mensupluğuna bırakmakta.
“İnsani, ahlaki” değerler içte bir yerlerde hala taşınmakla birlikte adeta “saklı” kalmakta.
“Vicdan” bile sorgulanır halde.
Evet...
“Gözyaşları bile bölündü. Birinin ağladığına, diğerinin gözleri kuru.”
...........................
Ve...
En korkulan “düzlüğün sonuna sürüklenme” süreci.
Yani...
“Uçurumun kenarına.”
Artık “kan” da bulaştı.
Önceki gün bir genç kurşunla öldü.
Bir polis gazdan zehirlenerek kalp krizi geçirdi ve yaşamını yitirdi.
Ve...
Vandallıklar da başladı.
Parti binalarına taşlı saldırılar, tabela indirmeler, parti binalarını yakmalar...
BDP, HDP, AK Parti, CHP binaları vandallığın hedefleri oldu.
Ve...
Burada yazmak istemediğim “mezhep” kökenli tavırların da sokağa yansımaya başladığının -inşallah yanılıyoruz- kuşkuları.
...........................
“İki el bir baş için” diyerek hepimizin “bu gidişin iyiye alamet olmadığını” görerek düşünmemizin zamanıdır.
Toplumun psikolojisiyle bu kadar oynamak tehlikelidir.
Kırmızı çizgiye doğru gidişe fren yapmak, herkesin, hepimizin öncelikli görevi olmalıdır.