Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye nasıl kurtulur?
Derviş'in söylediği gibi, Güney Kore'den alınacak derslerle mi?
Birkaç G. Kore örneği...
G. Kore ekonomik krize girdiğinde, reel sektör dayanışmayla çözüm aradı.
Örneğin... Demir - çelik üreticileri biraraya gelerek düşen iç ve dış talepleri paylaşmak üzere ortak üretim planlaması yaptılar.
Önce ayakta durma olasılığı bulunmayan üreticilere "sen kapına kilit as" dediler.
"Zararlarının, kendi aralarında kurdukları fon tarafından üstlenildiğini" açıkladılar. İşsiz kalan çalışanlarını, kendi işyerlerine aldılar.
Böylece, daralan talep, sayısı azalan işletmeler arasında paylaşıldı.
Üretim çok düşmedi.
İşsiz yığınları katlanmadı.
Bu önlemler, diğer bütün sektörlerde de alındı.
Bankacılık sistemi, benzer yöntemle sağlığa kavuşturuldu.
Devlet harcamaları, kesin bir disiplinle en aza indirildi.
Halk, böylece "kendisinden beklenen fedakarlığın boşa savrulmayacağını" hissetti.
Altınlarını, alyanslarını, evdeki dövizi Merkez Bankası'na verdi. Ekonomi düzeldikten sonra, bu katkılarını faiziyle geri alabildi.

G.Kore, savaş sonrasından bu yana ilk kez bir kriz yaşadı.
Toplum psikolojisi, bizde olduğu gibi ardarda krizlerle yalama olmamıştı.
O nedenle... Kriz sırasında her sektör, dayanışma organizasyonları yaratabilmişti.
Ayrıca... G.Kore ve diğer Doğu Asya ülkeleri, "iktidarların siyasi yatırım- yani popülizm - uğruna kaynak savurmalarına" değil, "kaynakların üretimde kullandırılmasına dayalı toplumsal yapılanma" içindeydiler.
Devlet, balık dağıtmayıp balık tutmayı ögretmişti.
Kriz sonrası dayanışmanın nedenlerinden biri de buydu.
Türkiye'de ise "gemisini kurtaran kaptan" psikolojisi egemendir. Uzun vadeli ve üretime dayalı ilkeler yerine, karşılıksız basılıp "destek" etiketiyle bol keseden savrulan parayı paylaşmak alışkanlığı vardır.
27 Mayıs ve sonrasında, alyanslarını ve paralarını seve seve bağışlayanlar, bazı emekli konutlarının "alyans siteleri" diye anılmasıyla hayal kırıklığı yaşamışlardır.
Tasarruf bonoları pul olmuştur.
Bu ve benzer sicil sayfalarıyla, G.Kore heyecanının, güveninin - hele bu kriz sabıkalı kadroyla - Türkiye'de yaratılması çok zor.

Türkiye, G.Kore'nin "gönüllü" ya da G.Amerika darbe yönetimlerinin "zorlayıcı" formüllerini değil... "Akılcı" formüller uygulamalı.
Uzmanlar kurulu, bu yolda çalışmalar yapmakta.
Daha önce Sümer Oral'ın planlamasını yaptığı "tasarruf önlemleri"ni uygulamanın ötesinde, ciddi gelir olanakları var.
Öte yandan... Başta İstanbul olmak üzere, büyük kentlerde hemen her evin, apartmanın, villanın bir balkon çıkıntısı, bahçe duvarı, müştemilat, havuz, çatı katı, ilave kat gibi ruhsat eksikleri var.
Bunları yıkmak teknolojik olarak da, siyaset gereği de olası değil...
Ama, Emlak Vergisi beyanname metrekare birimine göre, bir misli ceza fazlasıyla, bedel karşılığı ruhsat verilebilir.
Hazine, birkaç hafta içinde 20 milyar dolar'dan fazla kaynağa kavuşur.
Üstelik... Fedakarlığın, gelir düzeyine göre paylaşılması gereği bu bedel, gelir düzeyi yüksek kesimden karşılanmmış olur.
Hazine arazisi üzerindeki gecekondular için ise; Zaten yüksek bedel tahsil edilemeyeceği için düşük bedel uygulaması, sosyal adalet kavramına da uygun olur.
Böyle başka formüller de üretiliyor.
Ve niyahet G.Kore örneğinden bir de siyasi formül...
Ekonomik program için IMF ile anlaşma bağlamında, bütün siyasi partiler "seçim olsa da olmasa da... İktidara gelseler ya da muhalefette kalsalar" güç birliği "ön" açıklamasında bulunmuşlardı.
İktidar "gidebileceğini", muhalefet de "ilerisi için kendi kuyusunu kazmaması gerektiğini" görebilmeli.
Bu "ortak bilinç", içte ve dışta güven yaratır.