Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Cıvaoğlu

Emniyet İstihbarat Dairesi'nin, Genelkurmay'a casus soktuğu yolundaki iddiaları doğrulayan "kanıtlar" var.
Örneğin...
Onbaşı Sarmusak'ın verdiği yazılı ifade...
Peki...

Mahkeme kararı olmaksızın komutanların, siyasetçilerin, gazetecilerin ve hatta işadamlarının cep ve kablolu telefonlarının dinlendiği nasıl kanıtlanacak?
Önce "bu teknoloji Emniyet İstihbaratı'nda var mı" sorusuna bir yanıt:
"Havaya çıkan ve / veya tele giren her sesi dinleyebiliriz..."
Deneyimli istihbaratçılardan aldığım bu cevabın teknik ayrıntılarına - şimdilik - girmiyorum.

Havaya çıkan ya da kabloya giren her ses dinlenebiliyorsa, bunun denetimini, bir suç işlenmişse tespitini kim yapacak?
Böyle bir kurum yok.
Yani...
Şu Türkiye Watergate'i iddialarının kanıtlanabilmesi - neredeyse - imkansız.
Bakanlığın Mülkiye Müfettişleri, bakınız, neleri denetliyorlar!
İlgili dairenin...
- akaryakıt hesapları...
- memurların kılık kıyafet düzgünlüğü...
- araçların bakımı...
- memur - amir ilişkileri...
- dosyalar...
- özel telefon görüşmelerinin tutarı...
- vs...
Görüldüğü gibi son derece yüzeysel bir denetim.
Evlere şenlik!
Operasyonel hiçbir denetim yok.
Yani...
Kimler ve hangi nedenle izlendi?
Buna kim karar verdi?
Kaça mal oldu?
Elde edilen bilgiler nedir?... Nerede kullanıldı?... Bilgiler kime sunuldu?... Nasıl saklanıyor?... Zimmetlendi mi?... Bunlar araştırılmıyor.

Operasyonel araştırma yapılmadığı ve yapılamadığı için, mahkemeden izinli ya da korsan izleme ve dinlemeler, tamamen keyfi kullanıma da açık.
Siyasi iktidara hizmet verilebilir.
Bu bilgilere sahip olanlar tarafından, - sütü bozuksa - kişisel çıkarlar için şantaj yapmak üzere kullanılabilir.
Siyasi ya da maddi çıkar sağlanabilir.
Hatta... - şantaj yaparak - mevki istenebilir.
Bütün bunların kanıtlanması da olası değil.
Örneğin...
Genelkurmay, politikacılar, gazeteciler, işadamlarının telefonları dinlenmişse, bu kasetler, delil oluşturmaması için, çoktan yokedilmiş olabilir.
Sadece... İstihbarat Dairesi'ni elinde tutan şimdiki kadro için söylemiyorum.
Yani... Orakoğlu ya da Avcı'dan evvelkiler ve onlardan sonra görev alacaklar için de koşullar aynıdır.
Çünkü, sistem yanlış.
Hukuki bir çerçeveye, bilerek ve isteyerek oturtulmamış.
Öte yandan... Medyada, İstihbarat Dairesi; bir başkan, bir yardımcı ve üç - beş komiser ile polisten oluşuyormuş gibi yer aldı.
Oysa...
İstihbarat Dairesi, 3 bin yönetici ve ajandan oluşan dev bir kuruluş.
MİT'le, personel sayısı, neredeyse aynı.
Çok ileri teknik imkanlara da sahip.
Ancak...
Yukarıdaki satırlarda da belirttiğim gibi, operasyonel olarak denetlenemiyor.
Sadece o değil. MİT, Jandarma ve Genelkurmay İstihbarat Daireleri de öyle.
Sadece kendi hiyerarşik yapıları içinde denetleniyorlar.
Oysa...
Batı demokrasilerinde, parlamentoların özel ve yeminli ihtisas komisyonlarının denetimi altındalar.

Öte yandan...
Bu istihbarat birimlerinin, eleştirisini yaparken, oradaki bazı yanlış adamları hedef almak gerekir.
Kurumları değil.
Türkiye'de; terörün, bölücülüğün ağır darbeler almasında bu istihbarat örgütlerinin sessiz ve derinden katkısı vardır.
Önemli olan...
Bu istihbarat faaliyetlerinin - sadece - devlet için yapılmasıdır.
Kişisel ve çetesel çıkarlara... siyasi iktidarın hizmetine sunulmamasıdır.
Şu nokta da duyarlı ve önemlidir.
Çeteciler ile büyük çoğunluğu onurlu ve dürüst polis camiası arasında, ayırıcı çizgi çekilmelidir.
Emniyet'in çeşitli üst kademelerine, ahlak ve yetenek özürlülerin ve belirgin özellikleri "bağlılık arz etmek" olanların getirilmesi "çürümenin" başlıca nedenidir.
Hatır - gönül, sadakat arzı, milletvekili ya da parti torpili, eskiden kalma amir - memur iyi ilişkisi, ideoloji ortak paydası, çıkar ortaklığı gibi nedenler, tayin ve terfilerde daha ön plandadır.
Oysa...
Ordu'da, tayin ve terfilerin düzenlendiği Yüksek Askeri Şura gibi... Bağımsız yargıda tayin ve terfilerin yapıldığı Savcılar ve Hakimler Yüksek Kurulu gibi bir Yüksek Emniyet Şurası kurulsa... bütün tayin ve terfiler adalet, yetenek, başarı, kıdem gibi objektif ölçütlere bağlansa... Emniyet'e siyaset sokulmasa... Türkiye'nin güvenliğinin teslim edildiği Polis Örgütü, çok daha verimli, saygın ve tarafsız olur.
Güven oylamasından sonra, Emniyet'in yeniden yapılanmasıyla bu Şura'yı görevlendirmelidir.
Ve de... Bütün istihbarat faaliyetlerinin, Meclis'in özel ve yeminli bir komisyonu tarafından denetlenebileceği sistem de kurulmalıdır.
............

NOT:Kırıkkale'lilere ve ulusumuza başsağlığı ve geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. G.C.

Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr