Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Biz Akdeniz insanlarıyız. Bu "hayda vre - hadi gari" yakınlaşıverme psikolojisi lacivert suyun sıcak insanları içindir.
4 yıldır konuşmayan Klerides'le, Denktaş dün ilk kez bir araya geldiler.
Bugün de Kuzey kesiminde birlikte yemek yiyecekler.
Dün telefonda Denktaş'ın sesi keyifliydi.
Nasıl olmuştu bu yemek daveti?
Anlattı:
"Konuşma bitmişti. BM temsilcisi olarak bizimle beraber olan Alvaro De Soto'ya 'yarın istersen davetlim ol birlikte yiyelim' dedim. Kabul etti. Klerides yanındaydı. 'Onu da getir' dedim. Klerides 'gelirim' dedi. Yarın gece bizim evde olacağız."

Cumhurbaşkanı seçilmeden önce Klerides, parti Genel Başkanı olarak zaman zaman kuzeye geldi, ama, 21 yıl sonra ilk kez yemek masasında olacaklar.
Üstelik ..
KKTC topraklarında...
Kapısında KKTC Bayrağı dalgalanan Cumhurbaşkanlığı Konutu'nda...
Kurt politikacı Klerides, bu görüntünün "zımnen" de olsa nelerin kabulü anlamına geleceğini elbette biliyor.
Kendi kamuoyuna, Yunanistan'a BM'ye, AB'ye ve tüm dünyaya "Kuzey Kıbrıs'taki Türk kesimi gerçeğini" vurguluyor.

Ama asıl amaçları da görülmeli.
Birincisi... Kişisel olarak kendisinin kompleksiz, yapıcı ve çözüm arayışçısı olduğu imajını çizmektir.
İkincisi daha da derin amaçlıdır. KKTC yurttaşlarına, bu jestiyle güvence vermektedir; "Adanın Rum Yönetiminde tümüyle AB'ye girmesi halinde bizden kuşkulanmayın. İkinci sınıf yurttaş olacağınızı, sindirileceğinizi, zulüm göreceğinizi sanmayın. Bakın, ben dünya ülkelerinin - resmen - tanıdığı Cumhurbaşkanı olarak sizin - dünyanın tanımadığı, pasaportu bile olmayan - devletinizin başkanı ile yemeğe gidiyorum. Kapısında dalgalanan bayrağı ve tanımadığımız Cumhurbaşkanı sıfatını sorun yapmıyorum. Yüz yüze görüşmelerimizde Kıbrıs Rum Toplumu Lideri sıfatıyla yer almayı bile kabul ettim..."
Bu mesajla Klerides, ekonomik krizle yıpranmış, gelecek kaygılarıyla sarsılmış... Katliamı ve zulmü yaşamamış gençlerin yüreklerine uzanmayı hesaplıyor olabilir.
Onlara, Avrupa'nın tüm ülkelerinde ve ABD'de geçerli pasaportun, bütün Avrupa ülkelerinde çalışabilmenin pırıltılarını sunarken de "korkmayın" mesajını veriyor.
Klerides , ayrıca Denktaş'a "Ocak ayında bizde yiyelim" de diyor.
Kırmızı başlıklı kız ve kurt öyküsü mü?
Göreceğiz.
Ama, Cem ve Papandreu'nun ılımlı ilişkileri Kıbrıs'daki liderlere ve toplumlara yansıyor diye de düşünebiliriz.

İletişim çağında cilalı imajlar önemli.
Ama öz değişmiyor.
Örneğin dünkü görüşmenin ruhu; "Denktaş'ın, Adanın AB'ye üyeliğine karşı çıkmamasıydı."
Klerides
için bu - belki - kazanılmış mevzi gibi görünebilir...
Fakat... "Kıbrıs'ın uluslararası bir kuruluşa üyeliğinin 1960 anlaşması gereği Türkiye'den onaya... KKTC'nin üyelikteki statüsüne... Adada AB ordusunun mevzilenmemesi koşullarına" bağlı olduğu dikkate alınmalı.
Finlandiya, AB'ye tam üye olurken özerk Aland adalarına AB tarafından bu özerk statünün süreceği güvencesi verilmişti. Böyle bir örnek KKTC'ye çözüm arayışında Denktaş ve Klerides için hareket noktası olamaz mı?.
Öte yandan...
İngiltere, AB'ye tam üye olurken çeşitli coğrafyalarda bulunan - Kıbrıs'takiler gibi - askeri üslerini anlaşmaya dahil etmemek koşulunu koymuştu. Kıbrıs'a AB ordusu konuşlanmaması da - Türkiye'nin AB üyeliğine kadar - bir koşul olamaz mı?
Bu da Denktaş - Klerides arasında görüşülebilir.
Yani... Denktaş'ın, Klerides'e yemek menüsünde böyle duyarlı dip notlar var.
Ve son söz...
İsmail Cem'in belirttiği gibi, eğer taraflar hedefin ne olduğunda uzlaşırlarsa... Güzergahı, ara istasyonları ve yemek molalarını rahat saptarlar.