Güneri CIVAOĞLU
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal, anahtar isim.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın dün yaptığı açıklama:
"1. İrticaya karşı mücadele, seçimleri düzenleyecek yasalar ve başta vergi olmak üzere bazı reform yasalarını...
Örneğin, İller İdaresi'nin Yeniden Yapılanma Yasası'nı çıkartmak için destek istiyor.
Cevabımız açık.
Daha önce de, daha konuşmaya başlamadan kamuoyu önünde bildirmiştik.
Hiç koşulsuz, hiç pazarlıksız bütün bu yasalara parlamentoda oy vereceğiz.
Dahası...
Anlaşılıyor ki...
Bu yasalar için hazirana kadar zamana ihtiyaçları var.
Desteğimiz haziran ayına kadar kesinlikle sürecektir.
2. Sayın Yılmaz'ın ikinci çağrısı bize değil, bütün parlamentoyadır.
- Anayasa'nın değiştirilmesini ve 5 yılda bir değil, 4 yılda bir seçim hükmünü -
öngörüyorlar.
Böylece, Genel Seçimler'in en geç 1999 sonunda yapılması gerekecek.
Ama, 99'un daha erken bir tarihinde, örneğin, mart ya da nisanında da yerel seçimler yapılabilir.
Bunun da kararını Meclis alacak.
Ve gene görünüyor ki...
Seçimlere birkaç ay kala yeni bir seçim hükümeti kurulacak.
Yılmaz, bugün ortağımız partilerin liderleriyle - hükümet terkibi konuşmadık -
diyerek - bu konunun son aya bırakıldığını -
açıklamış bulunuyor.
O halde...
Biz hazirana kadar hükümete desteğimizi sürdürürüz.
Getireceği yasalara oylarımızı veririz.
Hazirandan sonrasını Yılmaz'ın da belirttiği gibi Meclis'in iradesi tayin eder.
CHP de o iradenin bir parçasıdır."
Yılmaz'ın,
Ecevit'le birlikte yaptığı açıklama
- borsaya etki yapmasın - diye daha geç saatlere etkilendi.
Bu tutum dahi, bir ince ayarı yansıtmanın ötesinde hükümet ortaklarının pek iyimser olmadıklarını gösteriyor.
Daha
2 ay önce
"icraat hükümetiyiz. 2000 yılına kadar iktidarız" derken, şimdi
- 1999 baharında seçime çoktan razı -havadalar.
Kararı,
TBMM'ye bırakmış durumdalar.
Yani...
Bir gensoruyla düşürülmek ya da çıkarmaya çabaladıkları yasalarda engellenmek...
Bunların olasılığını görüyorlar.
Peki...
TBMM'nin tavrı ne olur?
Yılmaz, Ecevit ve
Cindoruk neye güveniyorlar?
Baykal'ın
"hazirandan sonrasına yokuz" mesajını bildikleri halde, neden
- seçim tarihi üzerinde şimdiden anlaşmaya ya da seçim hükümeti için bir takvim ve model belirlemeye - yanaşmıyorlar.
Güvendikleri birkaç olasılık var.
"1. Baykal, yerine ne konulacağı bilinmeyen bir maceraya saparak hükümetin düşmesine neden olursa, daha sonra yaşanacak karmaşanın sorumlusu olmaktan ve altında kalmaktan çekinir.
2. Refah Partisi ve Fazilet Partisiyle beraber hareket etmenin görüntü riskini göze alamaz.
3. Erken seçim gündeme geldiğinde milletvekillerinin buna yanaşmayacakları deneyimlerini gözönünde tutuyorlar.
4. 28 Mart sürecinde eğer siyaset arazisi yeniden düzenleniyorsa ve bunun sonbahara kadar tamamlanmayacağı varsayılıyorsa, Baykal'ın daha duyarlı olacağı, hükümeti düşürme işini askıya alacağı düşünülüyor.
Bu hesapların üçü de "büsbütün yanlış değil"
Türkiye'de çeşitli
süreçler yaşanmıştır.
27 Mayıs... 12 Mart... 12 Eylül...
Elbette, onlarla bir
ayniyet, benzerlik, paralel yok.
Ama...
Bir
28 Şubat sürecinin yaşandığı da gerçektir.
O süreç içinde siyasetin bir bakıma
arazi düzenlemesi yapılmakta.
Çeşitli
senaryolardan sözedilmekte.
Anayasa ve
yasaların tam uygulandığı takiyyesiz, partiler arasında haksız rekabetin, - örneğin siyasi islam gibi -
yaşanmayacağı, takiyyesiz, laik, özgür, batıl normlarda, insan haklarına dayalı bir demokrasi...
Bu zeminde bir
seçim...
Ve sandıktan
"yönetemeyen" değil "yöneten demokrasi"nin çıkması.
Mesut Yılmaz'ın
1999'da seçim konuşması daha henüz tamamlanmıştı...
Fazilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan açıklamasını yaptı:
"99 Martı bile geçtir. Bu sonbahar seçime gitmeliyiz."
Bunu
DYP'nin aynı doğrultuda ki tavrı izledi.
Fazilet Partisi, Anayasa Mahkemesi'nde açılabilecek yeni bir dava ile
kim vurduya gitmek ve
gelecek yıla sarkacak bir seçimin dışında kalmak olasılığına karşı
aceleci.
DYP'de
başına çorap örülmemesi için mümkün olduğunca seçim taraftarı.
Üstelik ikisinin de oyları yükselme sürecinde.
Meclis'te bu ikisi bir sürpriz yapabilirler.
Baykal da
- eğer Yılmaz'la anlaşamazsa - seçime gitme koşuluyla, bir
bağımsız başkanlığında oluşacak seçim hükümetine EVET oyu kullanabilir.
Dün şöyle diyordu:
"Belki Mesut Yılmaz'la bayramdan sonra buluşmayız. Önce telefonla konuşuruz. Eğer şimdiden seçim tarihin açıklamak ve seçim hükümetinin modelinde anlaşmak gibi bir durum yoksa görüşmemiz gereksiz... Sizi hazirana kadar destekleriz. Hazirandan sonrası ise sizin de çağrıda bulunduğunuz gibi TBMM'ye kalmış."
Bu arada belirteyim...
Haziranda meclis kapanır.
Hükümet kendiliğinden
Ekime kadar devam eder gibi hesaplar, hesap sahiplerini yanıltabilir.
Yazara EmailG.Civaoglu@milliyet.com.tr