Anayasa Mahkemesi önündeki “hukuk nöbeti” için “vicdan nöbeti” de denebilir.
Balyoz davasının kurbanı albayın “beyin kanaması” vicdanları da kararttı.
Tüm eksilerden bir “artı” üretmek umudu var mı?
Cumhuriyet’in Ankara temsilcisi Utku Çakırözer imzalı haberde “tünelin ucundaki ışık” görünmekte.
‘Çakırözer, Adalet Bakanı Bozdağ ile konuşmuş.
Bozdağ, Balyoz davasında “sahte delil iddialarının” odağındaki “5 nolu hard disk” ile ilgili olarak “Yargıtay Başsavcılığı’na başvurulacağını” açıklamış.
TÜBİTAK uzmanlarının bu “5 nolu hard diskte oynama olduğu” yolundaki raporu, “yeni delil” gerekçesiyle Yargıtay Başsavcısı’na iletilecek.
Başsavcı bunu “kanun yararı” ilkesi gereği Yargıtay’da yeniden yargılamaya götürebiliyor.
“5 nolu hard diskte oynama olduğunu” belirten rapor “yeni delil” iddiasıyla 56 “yeniden yargılama” başvurusu olmuş.
Bunlarla birlikte Cumhuriyet Başsavcısı’na başvuru için Adalet Bakanlığı bürokrasisi dosyayı hazırlıyormuş.’
Adalet arayışında her kapı çalınmalı.
Açıklamanın bizzat Adalet Bakanı Bozdağ tarafından yapılmış olması “tünelin ucunda ışık” algısını güçlendiriyor.
Yoksa...
“O ışık tünelin ucundan üstümüze üstümüze gelmekte olan trenin farı” derdik.
YENİ YASA
ADALET Bakanı Bozdağ bir başka hazırlığa da işaret ediyor.
Başbakan Erdoğan’ın isteği üzerine “yeniden yargılanma” için seçenek geliştiren bir yasa tasarısı hazırlanıyormuş.
Bu da telif hakkı iktidara ait olan “kumpası” aşacak diğer ışık.
Bürokrasi bu hazırlıkta epeyce ilerlemiş.
Sanıyorum...
Yargıdaki yorum farkları nedeniyle tıkanma ihtimaline karşı geliştirilen bir formül bu...
ANAYASA MAHKEMESİ
ASLINDA “yeniden yargılanma yolu” aylar öncesi açılabilirdi.
Balyoz dosyaları nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurular 6 aydır beklemede.
Bir türlü görüşülmedi.
Gündeme alınmadı.
Görüşme takvimine bile bağlanmadı.
Nedeni belirsiz.
Bu süreçte Balyozzedelerden yaşamını yitirenler oldu.
Deniz Harp Okulu’nu ve Kurmay Akademisi’ni birincilikle bitiren albayımız Murat Özenalp’in toprağı henüz taze.
Ailesiyle görüş saatinde aniden fenalaşıp yere yığılması... Beyin kanaması geçirmesi... Yoğun bakımda birkaç gün hayata tutunabildikten sonra kaybedilişi...
............................
Anayasa Mahkemesi önünde Balyoz davası avukatlarından Şule Nazlıoğlu’nun başlattığı “adalet nöbeti” sıradan bir eylem değil.
Orası hiç boşalmayacak.
Her gün... Her saat...
Bu nöbet dönüşümlü sürecek.
Ta ki başvuruları görüşülene kadar...
............................
Son kararlarıyla hukuk devleti güzergahında önemli kararlarla kilometre taşları diken Anayasa Mahkemesi’nin bu “sessiz çığlıklara” duyarsız kalabileceğini düşünmüyorum.
