Aime Jacquet, geçen yıl Fransa'ya Dünya Kupası kazandıran Fransız Milli Futbol Takımı'nın hocası.
"BİR YILDIZ İÇİN HAYATIM" adlı kitabı, 4 haftada 250 bin sattı.
Tahminler, satışın 2 milyonu bulacağı yolunda.
Kitabın adı, bana Shakespeare'in Kral 5. Henry'yi savaşta seslendirişini anımsattı.
Çarpışmaların en yoğun anında, Kral atından düşer.
At uzaklaşırken, elindeki kılıcı havaya kaldırır, ve "Bir at için krallığım" diye haykırır.
Ona bir at verilirse, düşman süvarilerinin eline düşmekten kurtulacaktır.
Tabii hayatı ve krallığı - krallık burada ülkeyi de temsil ediyor - da...
"BİR AT İÇİN KRALLIK" Aime Jacquet'in kitabında "BİR YILDIZ İÇİN HAYATIM"a dönüşmüş.
Yıldız, Dünya Kupası'ydı.
Kazandı.
Yükselen çıta
Aime Jacquet için
Dünya Kupası karşılaşmaları, gerçek bir dünya savaşıydı.
O ve ülkesi yıldızı kazandı.
Ama...
Fransa, artık sadece zafer istiyor.
Her anlamda...
Örneğin
Başbakan Sosyalist Lionel Jospin, bu kez
Milli Basket Takımı'nın zirvede yer almasını istedi.
Fransa halkı, "zafer bağımlısı" olma yolunda.
Aime Jacquet'i okurken,
Galatasaraylılar'ı şampiyon bağımlısı yapan, taraftar sayısını katlayan bizim
Fatih Terim'i düşünüyorum.
Aime Jacquet neden başarılı?
Bunun en önemli nedenlerinden biri,
Fransız oluşu.
Fransa'nın
400 çeşit peyniri, şarabı, jambonu, ekmek türleri, edebiyatı, eleştirel ruhu geleneksel onuru ile yoğrulmuş.
Oyuncuları ile ulusunu bütünleştiren manyetik alanı kurmuş.
Fatih de
Adana'dan kopmuş,
İstanbul'da top oynamış, sarı - kırmızılı renklerle büyümüş, oradan
Batı'ya açılmış.
Kebaptan levreğe, rakıya, kandil simidinden minare mahyasına, zaferin havai fişeklerine, namaz seccadesinden yeşil sahaya,
Batı'nın laiklik ilkelerine uzanan bir vizyonun tam ortasına, topu, ruhu, abiliği, delikanlılığı koyup yoğurmuş.
Fatih de bir kitap yazmalı.
Şimdi
Milli Takım'ı, karizmasıyla, yetenekleriyle, ruhuyla çalıştıran
Mustafa Denizli de öyle...
Galatasaray'ın bugünkü mimarisinin temelinde,
Denizli Hoca vardır.
Fenerbahçe beklentisi
Merakla
Rıdvan'ın çalıştırmaya başladığı
Fenerbahçe'yi bekliyorum.
Yeşil sahada quantum fiziği gibi ışıklar çaktıran muhteşem bir zeka,
Fenerbahçe'ye çok şey kazandırabilir.
Bunun ilk kanıtını,
Anadolu'nun bir ucunda mucize yaratarak verdi.
Fenerbahçe bu yıl çok iyi bir takım kurmuş bulunuyor.
Geçen yıllar da iyiydi ama yabancı hocalarla
Müslüman mahallesinde salyangoz satılıyordu.
Hadiseyi sadece profesyonelce gören, başarıyı sadece yeni yükseklikler için basamak olarak kullanan...
Türkiye'yi spor kolonisi gibi görerek,
emperyalist komiser edasıyla gelenler,
- birkaç istisna dışında - verdiklerinden çoğunu alırlar.
Rıdvan ise
Fenerbahçe'nin çocuğudur.
Kulübü, o formayı giyen futbolcunun ruhsal yapısını,
Türkiye için
Fenerbahçe'nin ne demek olduğunu,
Fenerbahçe'nin şampiyonluğa susamışlığını bilir.
24 saatini dere ağzına ayırarak
"BİR YILDIZ İÇİN HAYATIM" diyebilir.
Tıpkı
Denizli'nin,
Terim'in yaptıkları gibi...
Beşiktaş'ın da
- uzaktan gazel okumak istemem - ama kendi içinden bir
"simge çalıştırıcıyı" çıkarması gerekir.
Neyse ki
Beşiktaş'ın bu handikapını
Süleyman Seba gibi bir semt çocuğu, gözlerini siyah - beyaz renklere açmış, orada yetişip, orada büyümüş, yürekli bir baba otoritesi ve sevecenliği kucaklıyor.
Örtüyor.
Ve siyaset
Siyasi partilerin kurmaylarından hep aynı soru:
"Peki ama yerine kimi getirelim?"Cevap:
"Siz de partinizin içinden bir Denizli, bir Fatih - inşallah -
bir Rıdvan bulup çıkartın. Başınıza getirin."
Yeter ki...
İçinizdeki çocuğu tanıyın.
MHP'yi en büyük oya taşıyan Bahçeli'yi kim tanıyordu?
MHP'nin çocuğudur.
Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr