Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Ankara Hukuk Fakültesi’nde Prof. Tahsin Bekir Balta “İdare Hukuku” hocamdı.
“Hocaların hocası” Prof. Balta’dan ödümüz patlardı.
Sınavı odasında yapardı.
Yanında asistanları (Uğur Mumcu, Doğu Perinçek) masasında oturur, karşısına da imtihan edeceği öğrenciyi oturturdu.
İlk sorusunu anlamak sözlü sınavın en duyarlı anıydı.
Hocamız Karadeniz şivesiyle konuşurdu.
Fransızca telaffuzu mükemmeldi, “Fransızdan farksız konuştuğu” söylenirdi.
Ama Türkçe konuştuğunda anlamakta zorlanırdık.
Hoca soruyu sorduğunda, anladıysan anladın...
Anlatmaya başlarsın.
Fakat...
“Efendim tam anlayamadım” gibi bir laf ettiysen yandın.
Ben tanık olmadım ama hocanın, “daha soruyu anlayamıyorsun çık evladım çık” dediğini çok dinlemiştim.
Sınav için odasına girdiğimizde bütün dikkatimizi onun ağzından çıkacak kelimelere odaklamaya şartlanmıştık.
Neyse...
Ben soruyu net anlamıştım.
Cevabını da bülbüller gibi vermiştim.
Sonra...
İkinci ve üçüncü sorularda da aynı.
Hocamız çok memnun kaldı.
Bir “aferin” çekti.
Fakültede nadir aldığım bir “10” Tahsin Bekir Balta hocadandır.
Bir cumartesi yazısında, 2 general ve 1 amiral için “İdare Hukuku” ekseninde yazı yazarken önce bu anıyı yansıtmak istedim.
Prof. Tahsin Bekir Balta gibi bir hocadan bile 10 çekmiştim ama 2 general ve 1 amiral için “İdare Hukuku” labirentinde benim de başım döndü.
En iyisi “bir bilene” başvurmaktı.
Askeri Yargıtay Onursal Başkanı emekli Hâkim Albay Ali Fahir Kayacan ile konuşarak bir sonuca varmaya çalıştım.
Aşağıda yansıtıyorum...

Haberin Devamı

BİTMEYEN SENFONİ
Schubert’in tamamlayamadığı 8. senfonisi “Bitmeyen Senfoni” olarak adlandırılır.
2 general ve 1 amiralin idare hukuku labirentindeki, siyasi engelli koşuları bitecek gibi görünmüyor.
Askeri Yargıtay Onursal Başkanı Ali Fahir Kayacan’dan edindiğim izlenimler şöyle:
Önce bir soru:
“Gerçi davacılar asker ama davalılar İçişleri ve Milli Savunma Bakanları sivil. Bu durumda yetkili yargı AYİM (Askeri Yüksek İdare Mahkemesi) olabilir mi?”
Cevap:
AYİM’in kuruluş ve görevlerini düzenleyen 1602 sayılı yasaya göre yetkili yargı mercii AYİM’dir. Sadece üniformalılar değil, askeri kurumlardaki sivil personel bile AYİM yetki alanındadır.
Soru:
“Labirentlerde uzun yolculular yapan dosya son olarak yeniden AYİM’de.
Hükümetin -boşa alma işlemine- karşı bu 3 komutanın açtıkları iptal davasında, AYİM yürütmeyi durdurma kararı ya da 3 komutan lehine -terfi etmeleri gerektiği- yolunda bir karar verirse siyasi iktidar buna uymak zorunda mı?”
Cevap:
Hukuk devletinde, idarenin bütün işlemleri yargının denetimine tabidir.
İçişleri ve Milli Savunma Bakanlarının 3 komutan için “boşa alma” işlemleri “yok hükmünde” olacağından AYİM kararı geçerli olmalıdır.
Soru:
“Yani?..”
Cevap:
Bu 3 komutanın terfileri için ilgili kuvvet komutanları yazı hazırlar, Genelkurmay Başkanı’na sunar. Genelkurmay Başkanı’nın “lüzum görmesi” yazısı Milli Savunma Bakanı’na gönderilir. Bakan imzalar, Başbakan’a sunar. Başbakan imzasından sonra Cumhurbaşkanı imzasıyla 3 komutanın terfileri gerçekleşmiş olur.
Soru:
“Siyasi iktidar, Genelkurmay Başkanlığı’nın “lüzum” yazısına rağmen, 3’lü kararnameyi çıkartmazsa ne olur?”
Cevap:
Görevin yerine getirilmemesi gibi bir hukuki durum oluşur. Sorumluluk doğar.
Soru:
“Başka yollar da var.
Örneğin, 3’lü kararname imzalanır. AYİM kararı yerine getirilmiş olur.
Fakat 1 gün sonra İçişleri ve Milli Savunma Bakanları bu 3 komutan için yeniden boşa alma kararı alır ve işleme koyamazlar mı?”
Cevap:
Mümkün...
(Ama böyle bir kısır döngü ne kadar ve kaç kez tekrarlanabilir ki!)
İnatlaşmadan bilgece bir çözüm bulunabilir.
Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’ün dün gazetecilere “3 saygın komutanın yıpratılmaması gerektiği” yolundaki söylemi siyaset olgunluğu ve kurumlar arası sağduyulu diyalogla bir çözüme varılma olasılığını gösteriyor.
Aslında bu şans daha ilk günlerde vardı.
3 komutan için terfi ısrarı yerine YAŞ’ta onların görev sürelerinin 1 yıl uzatılması için hükümetle konsensüs sağlanabilirdi.
Öte yandan...
YAŞ’tan sonra 3 komutan bir üst rütbenin görevlerine atanmışlardı ama “idari izinli” sayılmışlardı.
Oysa idari izin üç halde mümkündür.
1- Yıllık izin
2- Sağlık izni
3- Mazeret izni
Bu üç durum olmadığına göre rütbelerindeki süreleri dolmuş olduğu için 2 general ve 1 amiralin emekli statüsüne geçmeleri gerekirdi.
Bunu asker yapmadı.
Milli Savunma Bakanlığı ise 3 komutanın AYİM’den “yürütmeyi durdurma kararı” almalarından sonra emeklilik yazısı yazdı.
Geç kaldı.
..................
Bundan sonrası, kurumlar arası inadın bırakılmasıdır. Sağduyu çizgisine adımlar atarak makulde buluşulmalıdır.
..................
Not: Sayın Kayacan’ın sözlerini “aynen” değil, özetleyerek ve mealen yansıttım.
Yanlış bir anlatım olduysa, kusur benim algılamamda.