Ne "hükmeden demokrasi.." ne de "yönetemeyen demokrasi."Son haftalarda AKP hükümeti ile üniversite arasındaki "bahar havası" umut vericiydi.Ama gene, bir türlü kurtulamadığımız çatışma kültürünün ağır basmaya başladığı görülüyor.İHL bombasının fünyesi çekildi. Doğru olanı, demokrasinin genel kuralları içinde karşılıklı rol dağıtımını içe sindirmektir. Akılcı dengeleri kurmak ve sürdürmektir. Geçen yıl, AKP hükümeti kurulduğunda, yükseköğrenim yılı zaten başlamıştı.Sorunu, yeni YÖK yasası girişimi içinde çözmek, yazın başlarında gündeme geldi.Tepki sıradağlarına takıldı. YÖK yasa girişimi Üniversitelerarası Kurulun "yeşil hattına" bırakıldı. Böylece ne YÖK, ne hükümet... Ama ikisiyle diyalog kurularak bu yeşil hatta yeni YÖK yasa tasarısı oluşacaktı. Anayasal kurumları, duyarlı çevreleri de kazanan bir düzenleme olacaktı bu.Zamanı zamana bırakarak, çözüm oluşturacak zaman kazanılmıştı. Altın kural Üniversitelerarası Kurulun YÖK taslağında, diyalogla ciddi mesafeler alınmıştı. Yeniden ve tüm önceki metinlerden bağımsız bir YÖK Tasarısı taslağı hazırlanmaktaydı. Global ölçütlerle üniversite her boyutta yeniden yapılanıyordu.Rektör seçimleri, iki kez rektör seçimi, doçentlik, yardımcı doçentlik, kadrolar, bilimsel ve mali özerklik gibi çetin konularda yeni düzenlemeler oluşmuştu.Ancak iki diken fena batmaktaydı. İHLler ve türban...Bunlarda çalışmalar hiçbir yenilik getirmiyordu.Oysa..2003 - 2004 yılı ÖSYM kılavuzu basılmak üzereydi.Ekim sonuna kadar basılıp dağıtıma girecek kılavuzda İHL mezunlarının da üniversiteye girmeleri kapısı açılmalıydı.Dün, hükümetin sadece bu konuyu düzenleyen yasa tasarısı aniden gündeme düşüverdi.Hükümet, tepki sıradağlarından ve duyarlı coğrafyadan aşırtamadığı YÖK yerine, sadece İHLlere bir geçit arıyor.Türbanın ise bu takvim sıkışıklığına girmesi gerekmiyor.O sorun hem Anayasa değişikliğini, hem YÖKün yenilenmesini bekliyor. İki diken Bu düzenlemeyle, İHLler dahil meslek okulları mezunları da ÖSSye lise mezunlarıyla aynı koşullarla, hatta burun farkıyla önde girecekler.Bu durumda...1- İHLlerde sadece din adamı kadroları için ve ilahiyat fakültelerinde o ihtiyacın gereği kadar sayıda öğrenci bulundurmak ilkesi bir kez daha rafa kalkıyor. 2- İHLlerin, devlet kadroları için adam yetiştirilen "arka bahçe" olmaları yolu yeniden açılıyor.3- Meslek Yüksekokullarının büyük bölümünün hazin durumda olduğu ve meslek liseleri mezunlarının oralarda tüketildikleri bir gerçek ama çözüm Meslek Yüksekokullarında çıtayı yükseltmek mi, yoksa bu yeni yasa değişikliği ile iplerini çekmek mi?Kaldı ki, İHLlilerin devam etmeleri öngörülen ilahiyat fakülteleri, meslek yüksekokullarının çoğu gibi dökülmüyor ki... Bütün olanaklara sahipler.4- Bir diğer çözüm, madem İHLlerden mezun olanlar, klasik üniversite eğitimi istiyorlar, çok azı İHL olarak kalır ve ilahiyat fakültelerine fidanlık olur, büyük çoğunluk ise liseye dönüştürülür.İkilik ortadan kalkar. Tevhid - i Tedrisatın gereği budur.5- Açıkgözlülükle, İHL mezunlarına bir de örtülü katsayı kıyağı yapılıyor. Böylece burun farkıyla öne de geçiriliyorlar. (Ayrıntılı açıklama haberlerde)6- Anayasaya aykırı olarak üniversitelere girişleri düzenleme yetkisi YÖKten alınarak Milli Eğitim Bakanlığına bırakılıyor.Keşke yazının başlarında çizdiğim film karelerine geri sarım yapılmasa.İpler hâlâ kopmuş değil.Not: John Nash ile ilgili yazımda aldığı ödül sehven Nobel yerine Oscar olarak yayımlanmıştır. Düzeltiyorum. G.C. g.civaoglu@milliyet.com.tr Burun farkıyla önde
Özay Şendir
“Erdoğan, Osmanlıyı diriltmek istiyor…”
11 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Şaşırtan Çin
11 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Yatırımda yeni şifre: Hızlı nakit
11 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Nükhet Duru: Fırınlanmadan, pişmeden kalıcı olunmaz
11 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Vadeli lider vs. Vadesiz lider: Habemus Papam...
11 Mayıs 2025