Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

BAŞBAKAN Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın onuruna verilen iftar davetine konuk oldum.
İzlenimlerimi yansıtayım:
AKP İl Başkanlığı ev sahibiydi.
Mekân Atatürk Havalimanı’nın bitişiğindeki WOW Oteli salonu.
Böyle bir iftar yemeğinde, Başbakan’la ya da Suriye Cumhurbaşkanı ile konuşulamayacağını -tecrübelerimle- biliyordum ama orada yapacağım ilginç gazetecilik olabileceğini düşünerek gittim.
WOW, açılımı Mehmet Nazif Günal olan MNG’nin oteli...
Kapıdan girişte hem örtülü, hem başı açık genç kızlar ve genç kadınlar tarafından karşılanıyordu konuklar...
Herkesin oturacağı masa daha önceden planlanmıştı.
Benim masamda Sabancı Üniversitesi’nin yeni Rektörü Nihat Belkel ve eşi, Japonya, Çin İstanbul başkonsolosları vardı. Bir de sürpriz konuk Ajda Pekkan...
Duvarlardaki dev ekranlardan dış kapı girişinden itibaren gelen konuklar gösteriliyordu.
Ajda’nın gelişi salonu dalgalandırdı.
Onunla aynı masada yan yanaydık.
Başka sanatçılar da konuktu.
Örneğin... İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay, Seray Sever, Tamer Yiğit...
İftarı düzenleyenler onları ve Ajda Pekkan’ı tek tek Erdoğan ve Esad’ın yer aldıkları yuvarlak protokol masasına götürdüler.
Kısa söyleşiler oldu.
Pekkan’ın Türkiye’ye damgasını kazımış bir sanatçı, her ikisinden de yaşça daha büyük bir kadın olması dikkate alınırsa...
Naçizane kanım, bir kadın sanatçı olarak Ajda Pekkan’ın Erdoğan ve Esad ile tanıştırılırken ayakta tutulmaması ve kısa sohbet süresince birkaç dakikalığına bile olsa ona yer gösterilmesi gerektiğidir.
Başbakan Erdoğan kürsüde konuşurken “Suriyelilerin Türkiye’de, Türklerin de Suriye’de kendilerini ülkelerinde hissedecek kadar yakın olduklarını” söyledi.
“O kadar ki, Suriye’de İbrahim Tatlıses ve Orhan Gencebay dinleniyor” dedi.
“Salonda olan Tatlıses ve Gencebay’ı onore ederken Ajda Pekkan’ın da adını anmalıydı” diye düşünüyorum.
Bir siyasi partinin iftarına -belki de- ilk kez geliyordu.
Bu jesti, değerlendirilmeliydi.

Haberin Devamı

MANZARA-İ UMUMİYE
İFTARDAN manzara-i umumiye notlarıyla devam...
Yetkililerden aldığım bilgiye göre, salonda 3200 davetli vardı.
Hiç kimse ayakta kalmamıştı. Her şey düzenliydi.
İftar sofrası abartılı değildi. İyi seçilmiş başlangıçlar ve sade bir menü...
Salonda erkekler, kadınlardan fazlaydı.
Başı açıkların sayısı da örtülülerle dengeliydi.
Kadın kollarından ve il yönetiminden kadınlar her masaya ayrı ayrı geldiler. Hal hatır sordular. Mazhar Alanson ve eşi Biricik Suden Alanson da iftardaydı.
Biricik Alanson AKP doruklarındaki eşlere danışmanlık yapıyormuş.
Ulus 29’un sahibi ve Nişantaşı Bistro’nun, Les Ottomans restoran ve barının işletmecisi Metin Fadıllıoğlu ile eşi Zeynep Fadıllıoğlu da konuklar arasındaydı.
Zeynep Fadıllıoğlu, Boğaz’ın Anadolu yakasında önemli bir cami iç mimarisine imza attı.
Keşke bu konuda AKP doruklarına danışmanlık yapsa... Belki de yapıyordur.
Estetik ince ayarında “Zeynep”lere ihtiyaç var...
Epeyce işadamı da gördüm.
Ancak... Koç, Sabancı ekürisi yoktu. (Görememiş de olabilirim.)
Büyüklerden Nazif Zorlu, Hamdi Akın gözüme çarpanlardı.
Gayrimüslim işadamları, azınlıkların dini liderleri de oradaydılar.
Başbakan Erdoğan ile en uzun konuşanlar onlardı.

Haberin Devamı

DÜN DÜNDÜR
BAŞBAKAN Erdoğan, sık sık “formalite” ama zaman zaman da “samimi” alkışlarla desteklenen bir konuşma yaptı.
Özellikle “Türkiye ve Suriye arasında vize zorunluluğunun kaldırıldığı” yolundaki açıklama ilgi çekiciydi.
Daha 10 yıl önce Türkiye, Suriye’ye “Ya Abdullah Öcalan’ı ve PKK’yı kov ya da Türkiye bunu savaş nedeni sayar” restini çekmişti... Suriye, artık arkasını Moskova’ya yaslayamayacağı ve daha da vahimi İsrail-Türkiye arasında sandviç olacağını görünce yelkenleri suya indirmişti. İki ülkenin sınırında uzanan mayınlı arazide sadece coğrafi değil, zihniyet fay kırılması da vardı.
Bakın... Koşullar iki ülke arasındaki geçişleri vizesiz hale getiriyor.
Türkiye ve Suriye stratejik ortaklık ilan ediyor...
“Ülkeler arasında ebedi düşmanlık yoktur, ulusal yararlar vardır” sözünün kanıtıdır bu yaklaşım...