Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İki gerçeği iyi görmeliyiz...
1. Bu Hükümet'in, daha bir süre alternatifi yok gibi görünüyor.
Çünkü... Alternatifin omurgasını oluşturacak ana muhalefet partisi "sanık" durumunda...
"Anayasa'nın temel ilkelerini ihlal ettiği" iddiasıyla, kapatılması için yargılanıyor.
Düşünülmelidir... Bu parti iktidarı paylaşacak ve devletin temel niteliklerini korumakla görevli MGK'da temsil edilecek(!)
Şu aşamada olmaz.
DYP'ye gelince... "Ortak Hükümet'te Anavatan'ın yerini alır" diye düşünülse bile DYP, RP ile iktidar paylaşımı döneminin sicil izlerini henüz - tam - sildirmiş değil.
O halde... Türkiye'nin "Ecevit Hükümeti'yle birlikte yönetileceği" gerçeği, Sezer tarafından içe sindirilecektir.
İkinci gerçek...
Cumhurbaşkanı, 7 yıl için seçilir...
Daha başka bir yoruma gerek yok. Onu, kimse değiştiremez. Nokta.
Ecevit
ve ortakları da bunu görmelidir.
By - pass yasaları ve görev süresi kısaltma girişimleri, ilişkileri boş yere daha da gerer.

Bu iki gerçek, hem Cumhurbaşkanı hem de Başbakan tarafından görülmüş olmalı.
Bülent Ecevit'in başvurusu ve Meclis Başkanı İzgi'nin girişimleri sonucu Çankaya'dan da gelen olumlu yanıtla, MGK, önümüzdeki Pazartesi toplanacak.
Ama... Daha önemli olan, MGK'da tarafların tavırlarını, duyguların değil sıfatların ve ulusa sorumlulukların belirlemesidir.
Örneğin...
MGK'ya, Cumhurbaşkanı'yla son tartışmanın odağında olan Hüsametin Özkan da Başbakan Yardımcısı sıfatı ve görevi gereği katılacak.
Zaten... Dünkü Çankaya trafiğinin en duyarlı noktası, Sezer ve Özkan'ın, aynı mekanda bulunacak olmalarıydı.
Duygular aşılmazsa faturası daha da ağır olur.
Pazartesi ve Salı gününün döviz kaçışları, kanatlanan repo ve devlet kağıtları faizleri... Uluslararası finans kuruluşlarından bazılarının "Türkiye'deki yatırımlarını boşaltma kararlarını" açıklamaları yetmedi mi?

Pek fazla dile getirilmeyen ama, fısıltıları yaygınlaşmaya başlayan bir olağan dışı Hükümet formülüne de değinelim.
"Madem Hükümet'in olağan bir alternatifi yok... Meclis'teki partilerin dışardan destekleyecekleri, saygın ve tarafsız bir parlamenter başkanlığında bürokratlar Hükümeti kurulsun. Hiçbir siyasi etki ve beklenti içinde olmaksızın özelleştirmeleri süratle tamamlasın... İstikrar Programı'nı ödünsüz uygulasın... Yolsuzlukları kısa sürede ve hiç sapma yapmaksızın ortaya çıkarsın... Kimi siyasetçi ve bürokratların dayanışması ile açılamayan dosyaları, yargıya intikal ettirsin... Sonra da ekonomiyi düzlüğe çıkarmış, yolsuzluklardan arınmış bir Türkiye ile seçime gidilsin..."
Bunlar, ara rejim çağrışımı yaptıran, denenmiş ve genellikle başarıya ulaşmamış, pek de sıcak bakılmaması gereken formüllerdir.
Ama... Eğer, bu Hükümet'in çekilmesi zorunlu hale gelirse, başka bir olağan Hükümet de kurulmuyorsa - dışarıdan dayatma olmaksızın - belki de son demokratik çözüm olarak, kısa süre için uygulamaya konabilir.
Ama... Daha akılcı görünen yol, bu Hükümet'in siyasi istikrar gereği sürmesidir.
Başlattığı işi tamamlamasıdır.
Ayrıca... Anayasa Mahkemesi'nin de FP için, şu ya da bu yönde süratle karar vermesi gerekir.
Demokrasi üzerindeki ipotek artık kalkmalıdır.
Ulusal egemenliğin temsil edildiği Meclis, "tek Hükümet seçeneğine eli mahkum" görüntüden kurtarılmalı.
Fakat... Hangi Hükümet gelirse gelsin, - galiba - son şans olan Ekonomik İstikrar Programı'nı sürdürmek ve sonuçlandırmak zorunludur.