Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Güneri Cıvaoğlu

Yazıya, "adını vermeyeceğim bir general" diye başlamaya hiç gerek yok.
Çünkü...
Bütün generallerin, bütün subayların, bütün assubayların... Tüm ordunun tepkisini dile getireyim.

Dün Meclis kürsüsünde, ordunun sırtından politika yapılırken, toprağı henüz taze iki mezar, yeni kapatılmıştı.
Birkaç saat önce de, Kocatepe Camii'nde iki şehit üstteğmenin cenaze namazı kılınmıştı.
Kuzey Irak harekatı sırasında düşen cobra helikopterin pilotları Kara Pilot Üstteğmenler Mehmet Işıkal ve Bülent Öztürk'ün cenazaleri...
Törende Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları, diğer komutanlar ve görevi gereği Milli Savunma Bakanı vardı.
Gözler, boşuna devletin zirvesindekileri aradı.
Başbakan ve Başbakan Yardımcısı yoklardı.
Meclis'te "ordunun Kuzey Irak harekatını Başbakan'a ve yardımcısına bildirip bildirmediği" yolunda tartışmalar kavgaya dönüşürken, oturumu televizyondan izleyen Genelkurmay'da yorum şöyleydi:
"Kuzey Irak'taki harekatımızla bu kadar ilgili idiyseler, şehitlerimize de ilgili olmalıydılar."
Bu sözler, "harekatta şehit düşen pilotlarımızın cenazesinden ne kadar haberliyseler... Harekattan da, o kadar haberliydiler" mesajını veriyor gibiydi.
İktidar, orduyla ilişkilerinin soğukluğunu, kendisinden kaynaklanan böyle nedenlerde de aramalıdır.

Daha önce de yazdım... Orgeneralin, Şükrü Elekdağ ve Suat Bilge'ye söylediklerini ben, Cumartesi dinlemiştim.
Ancak, verdiğim söz gereği yazmamıştım.
Elekdağ yazdıktan sonra, konuyu sütunuma taşıdım.
Aldığım bilgiye göre gerçek şudur:
"Harekatın yapılacağı, Genelkurmay ile Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey bürokratları arasında konuşulmuştu.
Çünkü, harekattan sonra yayınlanacak basın bildirisi metni birlikte hazırlanmıştı.
Fakat, harekatın zamanı, saati ve diğer ayrıntılar, Cumhurbaşkanı'na ve hükümete harekat başladıktan sonra bildirildi.
Bunun nedeni, harekat zamanlamasının sızması kuşkusu..."
Dünkü yazımda da belirttim:
"Demokrasinin işleyişinde bu tutumu endişeyle karşılıyorum.
Ayrıca...
Refahyol'u bile böyle vahim kuşkulardan tenzih ederim. Nihayet - hasbelkader de olsa, içimize sindiremesek de - Türkiye'mizin hükümetidir.
Böyle bir vahim kuşkuyu duymak ve böyle iddialara inanmak istemem."
Ne var ki...
Bu kuşkular, "iktidara belki de sızmış olabilecek bazılarının, operasyonu karşı tarafa duyurabileceği" ya da "PKK'yla pazarlık yapabilecek kadar yakın ilişkide bazı milletvekillerinin RP içinde bulunması" nedenine dayanıyor.
Onbinlerce Mehmetçiğin hayatı riske edilmek istenmiyor.

Refah Partisi'nin en medeni yüzü olan Abdullah Gül, ne denli uğraşsa da, yukarıdaki satırların yansıttığı gerçeği silemez.
Bir ülkenin silahlı kuvvetleri, sınır dışı operasyonunun zamanını, saatini ve kapsamını, kendi hükümetinden gizliyorsa... Harekatın karşı tarafa sızma kuşkusunu duyuyorsa... Bu tutumunda haksız ve hatalı dahi olsa... Ortada fiili bir durum var.
Türkiye, ordusuyla hükümeti arasında böylesine bir güven bunalımı varsa, artık esenlik içinde olamaz.
Allah korusun, içeride ya da dışarıda ordunun müdahalesini gerektiren bir vahim durum doğarsa, hükümet ile silahlı kuvvetler komuta kademesi, bu güven bunalımı sürerken, nasıl koordine hizmet verebilecekler?
Cumhuriyet
tarihinde böyle bir durum yaşanmamıştır.
Bu konudaki iddialar keşke yanlış olsa.

Şu satırlar yazılırken, Meclis'te oylama yapılmaktaydı.
Refahyol'u noktalayacak gensorunun gündeme alınması ya da reddi için Meclis aritmetiğinde taraflar "başa baş"tı.
Ancak...
Büyük Birlik Partisi, önceleri oylamaya katılmamak eğilimindeyken, kararını değiştirdi... Kurulacak yeni bir Refahyol hükümeti çinde 3. parti olarak BBP'nin de bulunacağı sözünü almıştı.
Bunun yanı sıra...
Çiller de, DYP'nin muhalif milletvekilleriyle tek tek konuşmuş, onlara şu sözü vermişti:
"Sabredin... 15 gün sonra benim isteğimle hükümetten çekiliyoruz. Benim Başbakanlığım'da hükümet yeniden kurulacak. O zaman şu tepkinizin gerekçesi ortadan kalkmış oluyor."
Bu iki etken, terazinin kefesinde - red oylarının çok az fark yapmasıyla - ağır bastırıyordu.
Anlaşılan Refahyol, 15 gün sonra seçimi hedefleyen, Başbakanını değiştiren ve BBP'yi de içine alan bir yeni görüntü için tarihe karışacak.
15 gün siyasette uzun süredir.
Bakalım neler olur?...
............
Not: Sabah ve A TV'nin kurşunlanması bağlamında, bu değerli refikimize ve dostlara geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, saldırganları lanetliyorum.
Yazara Emailg.civaoglu@milliyet.com.tr