MHP tabanı için önyargıların, yakıştırmaların üzerine "İ P T A L" damgasını basıyor.MHP tabanı için yanılgılara dayalı politikaların da yeniden gözden geçirilmesi, yenilenmesi gereğini düşündürtüyor."Değişmeyen tek şey değişimdir" söylemini böylece MHP de doğrulamakta.Aynı radyoları dinleyen, aynı TVleri izleyen, aynı gazeteleri, dergileri okuyan, toplumun diğer kesimleri gibi Avrupa ülkelerine giden, aradaki farkı gören MHP gençlerinin Avrupa yaşam kalitesini paylaşmak istememeleri için bir neden yok. Elbette "ülkülerini" koruyorlar ama AByi engel olarak görmüyorlar.Milliyetçiliğin kötü standartlarda kalkmayı yeğleyen mazoşik bir felsefe olmadığının bilincindeler. Çok ilginç bir kamuoyu araştırması sonucu... "MHP tabanının çoğunluğu Türkiyenin ABye tam üyeliğini istiyor." Bu "saptama"yı 175 sivil toplum örgütün toplantısında dinledim. Katılımcılardan biri yaptırmış. MHPden söylem türevi "Çok yakın", hatta "aynı" denebilecek izlenimler aldım.MHPde piramidin tabanı ABye doğru hareketlenme halinde.Piramidin tepesinde de o bulguların paylaşıldığı konuşuluyor.Bugün toplanacak zirvede Bahçeli "sağduyu" doğrultusunda bir duruş gösterebilir.Angaje söylemleri henüz çok yeni... O nedenle "U" dönüşü beklenmesin... Fakat MHPyi AB önünde tek engel görüntüsünde bırakmak istemediği duyumları var.Gerçi...Bahçelinin hükümet protokolünde, Ulusal Programda imzalarıyla ve daha önceki söylemleriyle çelişkisi yok ama bu tutarlılık, MHPnin sadece hükümet ortakları arasında değil, tüm partiler arasında da AB yoluna tek engel konumuna düşmesini önleyemez ki...Türkiye kamuoyunun nabız atışları kulak zarlarını zorlayacak kadar volümlü. Şimdi...MHP tabanında da aynı nabız atışları...Hiçbir yönetim kayıtsız kalamaz.Ayrıca...Bahçeli kişi olarak da "sağduyulu ve gerçekçi".Bugünkü zirve söylem ve tavır değişimleri için çok erkense bile Bahçeliden zamanlaması gecikmeyecek politika esneklikleri beklenebilir. Yukarıda yansıttığım araştırma sonuçlarınn başka MHP ortamlarında "sağlamasını" yaptım. Cenaze ve dans Çillerin söylemleri denizin gel git hareketleri gibi...Önce "AB mi, Aponun idamı mı derseniz tercihim AB olur. İdam zaten geride kaldı" dedi.Hemen ardından tam tersi bir söylemle çıktı kamuoyunun önüne; "Kararı indirsinler TBMMye oylayalım..."Görünen o ki...Çiller bu zirveden partiler üstü devlet politikası kararı, toplumsal uzlaşı çıkmaması için kafaları ve gündemi karıştırabilir."Türkiyenin başbakan sorunu olduğunu... Önce bunun çözülmesi gerektiğini" öne sürebilir. Sezere "İdam, Kürtçe yayın ve öğretim konularında hükümet ortakları önce kendi aralarında anlaşsınlar, bizi ondan sonra çağırın" önerisinde bulunabilir.Keşke o da tabanı için bir araştırma yapsaydı.Özellikle genç kesimin AB tutkusunu saptayabilirdi.Üstelik böyle kafa karışıklığı izlenimi veren çelişkili söylemler, DYPye puan kaybettirir. Çankaya zirvesi bağlamında asıl kuşkulu bekleyiş Çiller için. Samimiyet "Samimiyet..."Çankaya Köşküne çıkan her lider, Türkiye insanının ondan ne beklediğini iyi bilmeli.Çok açık, basit ve net.Siyaset allamesi olmaya gerek yok.Alfabenin ilk iki harfini bilmek yeter; "AB." g.civaoglu@milliyet.com.tr Psikologlar, siyasette en fazla getirisi olan etkeni, tek kelimeyle tanımlıyorlar: