GEZİ’den bu yana AK Parti’ye rüzgarlar sürekli ters esti.
Suriye politikası Amerika ve Avrupa ile Ankara’yı karşı karşıya getirdi.
Kürt politikası ise Bağdat’la ipleri gerdi.
AB’den demokrasi raporları Anakara’ya “kaş çatışıydı.”
4 Bakan’ın hükümetten ayrılmasına neden olan 17 Aralık süreci tam bir depremdi.
Ardından “ikinci operasyon” ve “bakan bacanağını da kapsayan İzmir operasyonu...”
Van’da “El-Kaide’ci avı...”
Adana’dan başlayarak art arda savcı emriyle durdurulan, içinde ne olduğu meçhul ama Suriye’ye silah taşıdığı kuşkuları yaygın TIR’lar...
Dolar ve Euro’nun uçuşa geçtiği, ekonomideki yokuş aşağı hızlı iniş...
AK Parti’den kopan milletvekilleri...
Cemaatle “korakor” mücadele...
.........................
Bu hercümerç sırasında ilk kez AK Parti’yi arkasına alan bir güçlü rüzgar esti.
Esad’ın sistematik işkence ve kıyım yaptığını ortaya koyan 55 bin fotoğraf, Cenevre 2 konferansı arifesinde yanardağ gibi infilak etti.
Esad 11 bin muhalifini iğrenç işkencelerle, bir deri bir kemik bırakarak, darp ederek, boğazlatarak öldürtmüştü.
Olay “Sezar” müstear adıyla Suriye gizli servisi adına “fotoğraf sorumlusu” bir subay tarafından Katar Emirliği’ne sızdırılmış.
Katar da dünyanın en saygın insan hakları ve bilim adamları arasında kabul edilen 3 uzmana bunları inceletmiş.
“Fotoğrafların gerçekliği” bu komisyon tarafından açıklandı.
Bu durumda “Esad’ın -bir şekilde- Suriye yönetiminde kalmasını da mümkün kılacak formül arayışı için düzenlenen Cenevre 2 konferansı, elbette büyük bir darbe almış oluyor.”
ABD, AB ve Rusya arasındaki “Esad’ı bir şekilde devrede tutmak” iradesi derinden yaralandı.
Esad’a karşı Türkiye ile birlikte tavır alan diğer ülke Katar’dan “bu altın vuruş” Cenevre 2 denklemini değiştirebilir.
Bir “cani”ye hangi devlet destek verebilir?
Bırakın desteği bir yana...
“Esad’ın uluslararası adalet divanında yargılanması” bile konuşulmaya başlandı.
“Sırp kasabı” gibi onun da mahkeme önüne çıkarılması mümkün.
Çatışmaydı, savaştı değil, “sistematik olarak” işkenceyle 11 bin muhalifin öldürülmüş olmasını belgeleyen 55 bin fotoğraf...
Bunu yapanın sıfatı tek kelimeyle “cani”dir.
.........................
Gerçi...
Sadece Esad’ın bu insanlık suçu tek tarafa mahsus değil.
Muhalefet grupları arasında köktenci hatta uluslararası terör örgütü olarak tanımlanan odaklar da var.
Bunlar Suriye’de kendi egemenliklerini dayattıkları yönetimler kurdular.
Kılıçla kafa uçurmak, bir kol ve bir bacağı çapraz budamak, boğmak gibi ilkel cezalar uyguluyorlar.
Milliyet’in foto servisinin başındaki Bünyamin Aygün’ün onların elinde tutsaklık dönemine ait anlattıkları dehşet verici.
Ona “Allah’ın talihli kulusun, kafanı kılıçla keserek infaz edeceğiz” demişler.
“Kurşunla öldürülmek” ikinci sınıf infazmış!
Yani...
Sadece Esad tarafı değil.
Suriye’de insanlık değerlerinin olmadığı bir çatışma harmanı var.
Göz oyan, kulak burun kesen, hamile kadınları bile öldüren kin ve öfke hücrelerine işlemiş gruplar hem Esad’la hem de birbirleriyle savaştalar.
Esad da neler yapmış işte fotoğraflı belgelerde.
Günahsız milyonlarca Suriyeli bu ateş çemberleri içinde hayatta kalmaya çalışıyor.
.........................
İnsanlık “ortak aklı” ve “iradesiyle” artık bu kanlı ve ilkel yeryüzü cehennemine “hayır” denilmeli.