Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye - İran ilişkileri gerilim sürecinde.
Gerçi Cumhurbaşkanı Demirel ortamı yatıştırıcı söylemlerde bulunuyor ama gene de "durumun ciddiyetine" işaret ediyor.
İran'ın hala iki Türk askerini geri vermeyişi... İran'daki son öğrenci olaylarında Türkiye'nin etkisi olduğu yolundaki yayınlar... PKK'ya destek bağlamında, Ecevit'in, İran'ın giderek Suriye'nin yerini almakta olduğu yolundaki iddiaları...
Bütün bunlar ilişkilerde ısıyı kaynama noktasına doğru yükseltiyor.

2000 yılı sendromu

İran'ın iç politikası gereği, Türkiye - İran arasındaki ilişkilerin daha da gerilmesi olasıdır.
Çünkü...
2000 yılında İran'da genel seçimler var.
İran, bir yol ayrımında.
Ya Mollalar'ın muhafazakar düzen dayatmaları ve diretmeleri sürecek.
- Meclis'te sahip oldukları korumaları, bu nedenle onlar için yaşamsal önemde. -
Yahut...
İran, kendine özgü renklerini korumakla beraber, demokrasiye, daha liberal ekonomi ve fikir platformuna doğru kayışını hızlandıracak.
Çünkü...
1997 başkanlık seçimlerini, "değişim" mesajı veren Hatemi kazandı.
Sonra...
Şubattaki yerel seçimleri de, Hatemi'nin değişim rüzgarlarının adayları kazandı.
Eğer 2000 yılındaki genel seçimlerde, Parlamento çoğunluğu da değişim doğrultusunda sonuçlanır, Mollalar ve muhafazakarlar Parlamento çoğunluğunu kaybederlerse, dizginler ellerinden kaçar.

Kurtlar geliyor!

İşte bütün hadise budur.
Mollalar, seçimleri yitirmemek için "kurtlar geliyor" mesajını vermekteler.
Örneğin...
8 yıl süreyle savaştan ve devrim sonrası faili meçhullerden, kandan bıkmış olan halk, son öğrenci hareketleriyle birlikte kuşkuya düştü.
İran'ın yeniden deprem geçirebileceği, yeniden kan akacağı, eşlerin, kardeşlerin, çocukların geceleri evlerinden alınıp dönmeyecekleri kaosa bir kez daha sürüklenme korkusunu iliklerinde hissettiler.
Aslında öğrenci hareketleri, Mollalar'ın işine yaradı.
Ayrıca...
Bu senaryonun bir diğer unsuru, dış etkilerdi.
ABD, Batı ve laik Türkiye...
Onlar, İran'ın şeriat düzenini dışarıdan sarsmak ve tüketmek istiyorlardı!
Tabii bu en azından Türkiye için "kurtlar geliyor" gerçek dışı öyküsünün yansımasıdır.
Ama...
İçerideki hoşnutsuzluk gösterilerini perdelemek ve dikkatleri dışa çevirerek bir dayanışma sağlamak için kullanılmıştır.
Bir diğer "kurtlar geliyor" imajı da, gene dışarıdan bir çeşit diaspora denebilecek Şah taraftarlarının ve laisizmi savunan, daha doğrusu - son zamanlarda bu iddiayı öne süren - Halkın Mücahitleri Örgütü için de çiziliyor.
Elbette saydıklarımın çoğu İran'ın içini karıştırmak çabasındalar.
Örneğin...
Halkın Mücahitleri Örgütü bunu açıkça söylüyor.
Ama...
Gerçek şu ki, artık İran halkında Mollalar rejimine karşı bir tepki var.
Artık İran'da her şey eskisi gibi devam edemez.
Değişimcilerle, tutucular karşı karşıya geliyorlar.
Yalnız unutmayalım...
Değişimciler de, tutucular da aynı devrimin kökünden gelmekteler.
Ve İran eğer değişecekse, bunu kendisi yapacak.

Çin ve Vahabi örneği

Bu haftanın başında, Paris'te, "Siyasal İslam'ın İflası" adlı kitabın yazarı Olivier Roy ile söyleştik.
"İran nüfusunun yüzde 60'ının 25 yaşın altında olduğunu" söyledi.
Yani bu gençler devrimden hemen önce ya da devrim sırasında doğdular.
Önceki rejimi tanımadılar.
Devrimin çocuklarıdır.
Ama...
Şimdi yasaklanmakta ise de, çanak antenlerle, dış gezilerle, arkadaşlarından dinledikleriyle, ülkeye gelenlerden aldıkları izlenimlerle daha çok özgürlük, daha liberal bir yaşam istiyorlar.
Esnaf ve halkın çoğunluğu da, İslami kavramları yaşatarak, çağdaşlaşmaya dönükler.
Yani...
Değişimciler bir sentez istiyor.
Olivier Roy'a göre Mollalar ise Çin ya da Vahabiler gibi tutucular.
Ve halka daha fazla sosyal adalet, özgürlük, refah veremedikleri için daha fazla taassuba yöneliyorlar.




Yazara E-Posta: gcivaoglu@milliyet.com.tr