Bu da ikincisi.....Her iki "yargı" ABye kozlar verildiğinin işaretidir."Çok hevesli görünmek... Başkanlık sistemini tartışmaya erken açmak" usta müzakerecilik işi değildi.Belki de tam tersi yapılmalıydı...Kamuoyunda -kontrol aygıtını elde tutarak- tepkiler kabartılmalıydı.Eksiye basarak inişe geçirilmeliydi.Şimdi yapılmakta olan -sanırım- bu.Ama...Biraz gecikerek. ABde kimilerine göre "AKP, tarih almak için kamuoyuna çok angaje oldu. Tarih almak için bazı duyarlı koşulları kabullenecektir." Bu birincisi... ABde ve içeride kimilerine göre "17 Aralıkta tarih alınırsa, 18 Aralıkta, gündeme Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemine geçilmesi gelecektir. Erdoğana Çankaya yolu açılması için tarihe ihtiyaç var... O halde duyarlı bazı koşullar olursa kabullenilir..." Doğruluğu kanıtlanmamış fakat Atatürkün küçük parmağı kadar yakınında olmuş çalışma arkadaşlarından zaman zaman dinlenilmiş bir anlatım şudur:"Atatürk, Hatayı almak istiyordu.O sırada, Suriye, Fransanın koruyuculuğu altındaydı. İsmet Paşa, Hatay sorunu çıkarıp, savaş tehlikesine girmemek görüşündeydi.Atatürk ise, Avrupada Mussolini ve Hitlerin yükselişe geçtiklerini, bela olacaklarını görmüştü.Fransanın da bu sınır devletlerinden gelecek tehlikeyi birinci plana aldığı, Suriye gibi uzak bir coğrafyada, Hatay için savaşı göze alamayacağı tespitini yapmıştı.Bastırıyordu.Sınırların ötesine de kamuoyu baskısı altında olduğu izlenimlerini vermek istiyordu.Bu nedenle, AKŞAM gazetesinde, -kendi kalemiyle kendisine muhalefet eden ve Hatay için harekete geçmek çağrıları yapan- imzasız başyazılar yazıyordu. Anonim başyazılarla kamuoyu oluşturuyordu.Fransa Büyükelçisi de ülkesine bu durumu, Atatürke muhalefet var. Halk Hatayı istiyor diye rapor ediyordu."Bu iddia kanıtlanmamıştır.Ama...Yalanlanmış da değil.Dış politikada kullanılmak için liderlerin kendilerini hedef alan iç kamuoyu dalgaları üzerinde yükseldiklerinin, hatta, böyle bir dalgayı üzerine binmek için yapay olarak yarattıklarının örnekleri çoktur...........17 Aralıka uzanan süreçte, bu siyaset ve diplomasi argümanı kullanılmadı. Atatürkün başyazıları Tersine..."Türkiye insanının üçte ikisinin ABye tam üyelik istediği" yolundaki kamuoyu araştırmaları vitrine çıkarıldı.Duygusal yaklaşımla etkileyici...Ancak, yaşamın gerçekleri de var.ABden kimilerine göre "Türkiye insanının üçte ikisi AB üyeliğini adeta tutkuncasına istiyor. AKP iktidarı bu ağır çoğunluk karşısında direnemez. Duyarlı konularda esnek olacaktır."Saptama -yeterince doğru olmasa bile- AB dayatmalarına cesaret vermiş olabilir. Bu da üçüncüsü.............Onların da kendi kamuoyları, iç siyaset hesapları olduğunu görebilmeliyiz. Ulularındaki Türkiye alerjilerini dengelemek için nereye kadar esneklik olduğunu test ediyorlar. Çoğunluk baskısı Yılın en uzun gecesi, 21i 22ye bağlayan aralık gecesidir.Bununla beraber...Türkiye için 16yı 17ye bağlayan aralık gecesi, herhalde en uzunu olacak.Türkiye diplomasisi, şimdi -gecikerek de olsa nihayet- daha iyi oynanmakta.Nelerin kabul edilemeyeceği gerçeklerini -sağlam- dile getirmekte.........Üstelik, öyle bir toplum profili de oluşmaya başladı ki... Artık ABnin bunca kıvırma ve dayatmasından sonra "AKPyi sel suları gibi önüne katıp götürmekte olduğu varsayılan" üçte iki halk çoğunluğu, artık eriyor."Alın başınıza çalın böyle tam üyeliği" psikolojisi tehlikeli sıçrayışlarla tırmanışta.........Bütün bunlar bir yana...17 Aralıkta bir korku filminin vizyona konacağını sanmıyorum.Herkes aklını peynir ekmekle yemiş olamaz. g.civaoglu@milliyet.com.tr En uzun 17 Aralık