Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bir ülkede kan kokusu alanlar saldırıya geçer.

PYD Başkanı Salih Müslim’in “Amerika’dan silah aldık, almaya devam edeceğiz. (Türkiye’ye karşı) Kendimizi gerekirse savunuruz” söylemi bu yoruma açık.

Bu, eylemsel ağırlığı olmasa da tavır ciddiyeti taşıyan bir “ses yükselişidir.”

Elbette “kaçınılmaz ve zorunlu” bir durum doğarsa Türkiye’nin silahlı kuvvetleri karşısında PYD’nin lafı bile olmaz.

Gerçekten PYD “ileri teknolojiye sahip” silahlar almış olsa da 15-20 bin kişilik kuvvetiyle Türkiye karşısında nedir ki?

Haberin Devamı

Hele...

Bir de IŞİD’le savaşmak zorundaysa!..

Ama...

Salih Müslim’in bu “diklenişi” gene de düşündürücüdür.

“Türkiye’nin NATO ve stratejik ortağı Amerika PYD’ye silah verecek ve -bunlar pratikte değilse bile- teoride Türkiye’ye karşı kullanılabilir” gibi bir tehdit ya da en azından “diklenme” oluşturacak.

O zaman iyi düşünmek gerekir.

Salih Müslim bu cesareti nereden alıyor?

Amerika’dan mı?

Rusya’nın Esad’ın arkasında yer alarak güney sınırımızda komşu haline gelmesinden mi?

Sınırların içinde çatışmalar ve kanlı eylemlerle kargaşa görüntüsünden mi?

Türkiye insanının sertleşen politika ikliminde çok parçalı ayrışma izlenimi vermesinden mi?

Eğer kan kokusu alınıyorsa, başka komşuların da bir süre sonra sesini yükseltmeleri olasıdır.

Bu durumun bir analizini de dün Hürriyet’te -sağduyulu- Taha Akyol yapmış.

Dikkatle okunmasında yarar gördüğüm için aşağıda bazı satırlarını sunuyorum.

DIŞARIDAN GÖRÜNÜŞ

Okumuşsunuzdur, NYT, Türklerin aşırı kutuplaştığını, acıda ve sevinçte bile birleşemediklerini yazdı.

Yalan mı?

Prof. Dr. Aziz Sancar’ın kimya Nobel’ini kazanması bizi sevinçte birleştirmedi.

Milli Takımımızın Avrupa Şampiyonası’na katılmasının yarattığı sevinç de bizi birleştirmedi...

Maalesef Ankara’daki “10 Ekim katliamı”nın acısı bile bizleri birleştirmedi. Konya’daki milli maçta çok isabetli bir kararla saygı duruşu yapıldı, buna gösterilen değişik tepkiler yine birleşemediğimizi gösterdi. NYT gazetesi de “Son reaksiyonlar ülkenin tehlikeli bir şekilde kutuplaştığına dair derinleşen hissiyatı yansıtıyor” diye yazdı.

Haberin Devamı

The Telegraph “Erdoğan Türkiye’yi Pakistan’a mı döndürüyor?” sorusunu ortaya attı, tarihçi Mark Almond, net bir cevap vermeden Türkiye-Pakistan mukayesesi yaptı.

Son birkaç yılda dış basında eleştiriler gittikçe artıyor.

........................

Bunları “dış düşmanların algı operasyonu” diye karşılamak, olsa olsa kendi kendimizi aldatma operasyonu olur.

İyiye gitmediğimizi biz hissediyoruz, olaylar, rakamlar bunu gösteriyor.

Dışarıdan da böyle görüldüğü için bu tür yazılar çıkıyor.

Dünyadan bakınca böyle görülen bir ülke yatırım çekebilir mi?!

Ülkelerde olması gereken “öngörülebilirlik” güvenini verebilir mi?

Böyle bir ülke terör örgütlerinin iştahını çekmez mi?

Ders almak için gözlerimizin önünde bir Japonya örneği var.

Liberal Demokrat Parti üst üste kazandığı seçimlerle Japonya’yı 52 yıl fasılasız yönetti.

Çünkü iktidar ılımlı ve uzlaşmacı davrandı.

İktidar partisi değişmedi ama parti içinde demokrasi işledi, kadrolar değişti.

Japon halkında otoriterleşme, sistem değiştirme, baskı gibi kaygılar oluşmadı...

Haberin Devamı

İmparator da siyasete yön vermeye kalkmadı, parlamenter sistemdeki bir cumhurbaşkanıymış gibi davrandı.