Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün Çünkü ileride hiç mi hiç önemi kalmayacak.Onlar için çok daha büyük ve insanlığın kaderini oluşturacak sorumluluğumuz var.Tiyatro ustası Norveçli yazar Henrik İbsen, "Gelecek benim kapımı çalacaktır" demiş.Nobel Barış Ödülü'nü alırken eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore dün "Gençlik bizim kapımızı çalacak" diyordu.Al Gore, aslında Bush'a karşı kazanmış olduğu başkanlık seçimini, sandık hileleriyle kaybetmiş sayıldı.Siyaseti bırakarak kendini çevre sorunlarına adadı.Ama... Sanıldığı gibi "siyasette aradığını bulamadığı" için değil... Oğlunun geçirdiği bir trafik kazası sonrası yoğun bakımdayken "gençliğin, kendisi dahil bu neslin sorumlularının kapılarını çalacağını, hesap soracağını yüreğinde hissettiği" için...Çocuğunun şahsında gençlerin, gelecek nesillerin, torunların sorumluluğunu omuzlarında hissediyor.Birincil sorumluluğun geriye "yaşanabilir bir dünya olduğunu" düşünüyor. O artık "yaşanabilir dünya" hareketinin baş aktörüdür. Gelecek nesiller kapımızı çaldığında "başörtüsü takıntısını" sorgulamayacak. Al Gore'a Nobel Barış Ödülü getiren "gençlere, gelecek nesillere yaşanabilir dünya" hareketinde "Uygunsuz Gerçek" adlı belgesel kilometre taşıdır.Filmi görmüştüm ve bu köşede yazmıştım."Küresel ısınma ve tüketilen doğa" eksenli bu belgesel, Oscar aldı.Belgeselde, hoyratça yaşanılır olmaktan çıkarılma sürecindeki dünya için şöyle soruyor:"Gezegen mi bize ihanet etti?.. Yoksa biz mi gezegene ihanet ettik?" Cevabını şöyle veriyor:"Bilim adamları, küresel ısınmaya bizim neden olduğumuz görüşünde."Al Gore, Nobel alırken, "Japoncada krizin iki anlama geldiğini" söylüyordu; "tehlike ve fırsat..."Bu durumu "yaşanabilir bir dünya" yaratmak için "fırsat" olarak değerlendirme şansı hâlâ var. UYGUNSUZ GERÇEK Cumhurbaşkanı Gül, YÖK Başkanlığı'na Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ı atadı.Özgeçmişi "sağlam akademik kariyer basamaklarını" işaretliyor.Bilimsel derinliğini irdelemek ise bu köşenin dışına taşar ancak şu ilk aşamada "atama" kararından bazı ön izlenimleri yansıtabilirim. Prof. Özcan ODTÜ'ye gelmeden önce Malezya'da öğretim üyeliği yaptı. Malezya modeli çok konuşulduğu için bu notu düşmekte fayda var.Prof. Özcan, AKP iktidar olduktan sonra Fulbright Bursları Komisyonu'na atandı. Bu atamaları yapmak yetkisi Milli Eğitim Bakanı'na ait.Prof. Nükhet Yetiş, TÜBİTAK Başkanı olduktan sonra da Prof. Özcan TÜBİTAK Yürütme Kurulu Sekreterliği'ne "yan görev" olarak başladı."Kanada'daki Müslümanlar", "ülkemizdeki cami sayıları", "İslam, ekonomik gelişmeye engel midir?" gibi "din ağırlıklı" çalışmaları da dikkat çekici.YÖK Başkanlığı için referans sayılan rektörlük ve yardımcılığı deneyimleri Prof. Dr. Özcan'ın özgeçmişinde yok. .......................Önyargılı olmaktan kaçınırım. Yukarıdaki satırlarım sadece "ihtiyati kayıtlardır." Ancak... "Yükseköğretimde başörtüsü" yılların sancılı sorunu...Prof. Özcan'ın medyada yer alan bir söylemi "başörtüsü yasağının olmaması" doğrultusundaki görüşünü yansıtıyor.Anayasa Mahkemesi'nin "kamusal alanlarda başörtüsünü yasaklayan" kararını bugüne kadar YÖK başkanları, yükseköğrenim kurumlarında uygulatıyorlardı.O duyarlı konuda, yeni YÖK Başkanı'yla uygulama değişecek mi... yoksa yeni anayasanın bu konuda yapacağı bir düzenleme mi beklenecek? gunericivaoglu@milliyet.com.tr YÖK BAŞKANI-CAMİ SAYISI