Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KIRIM için içimi acıtan bir gerçek dramı anlatayım. Belki oradaki insanlarımızla empati kurmamıza yardımcı olur.
Hadi başlayalım.
..........................
Sait Tarhan’ı ABD’nin hatta dünyanın en iyileri arasında gösterilen “Mayo Klinik”te tanımıştım.
Uzun boylu, ince yapılı, çekik gözleri ile tam bir Tatar Türkü...
Mayo Kliniğin beyin takımındandı.
Anestezi uzmanıydı.
Diğer doktorlar ve bölüm başkanları tarafından büyük saygı görüyordu.
Ondan “Türklerin koruyucu meleği” diye söz etmişlerdi.
Güler yüzlü, çelebi, yardımseverdi.
Mayo Kliniğe yolu düşen Türklere adeta “can simidi” gibiydi.
Bütün sorunları birkaç telefonla çözerdi.
Dostluğumuz ilerlediğinde yaşam öyküsünü anlatmıştı.
...........................
Sait Tarhan Kırım’da doğmuş.
İkinci Dünya Savaşı’ndan önce oradaki Tatarları Stalin Sibirya’ya gönderiyormuş.
Amacı Kırım’daki Tatar Türklerin yerine Rusları yerleştirip, çoğunluğu sağlamakmış.
Yüz binlerce Tatar Sibirya’ya sürülürken bir kısmı Türkiye’ye kaçmaya çalışmış.
Hani...
Şimdi Kırım’daki Rus çoğunluk ayaklandı ya...
İşte o çoğunluk böyle sağlanmış.
Sait Tarhan henüz 5-6 yaşında.
Babası İlyas bey onu ve annesini alarak Türkiye’ye geçmek üzere gizlice hazırlık yapmış.
Sınıra gelmişler.
Sınırı önce anne geçmiş.
Sonra küçük Sait...
Babası ise onların geçişini sağlama almak için en arkadaymış.
Fakat...
O anda ansızın beliren Rus askerler, babasını kıskıvrak yakalamışlar.
Sınıra birkaç metre kala baba yakalanmış, annesiyle birlikte Sait Tarhan ise Türk tarafındalar.
Baba “sakın dönmeyin, ben kaçıp sizi Türkiye’de bulurum” diye bağırıyormuş.
..........................
Sait İzmir’de okumuş.
İstanbul’da Tıp Fakültesi’ni bitirip, doktor olmuş.
Ama...
Babasından yıllar boyu ne bir ses, ne bir haber...
Artık “herhalde yakalandığı sırada Rus askerler onu öldürdüler” diye düşünü-yorlarmış.
İhtisas için Amerika’ya gitmiş.
Başarılı olunca bırakmamışlar.
Mayo Kliniğin bulunduğu Rochester kentine yerleşmiş.
Dünya tatlısı Amerikalı bir kadınla evli.
Türk ismi olan 2 de yetişkin aslan gibi oğlu var.
..........................
Aradan 5-6 yıl geçti.
Adapazarı depremi sırasında Sait Tarhan Türkiye’ye geldi.
ABD eski başkanı Bush’un (baba Bush) eşi Barbara Bush’un başında bulunduğu yardım kuruluşu ile iletişime geçmiş.
Böbrek süzme makinelerinden, röntgen cihazlarına, çeşitli pahalı ve sofistike cihazları hibe olarak temin etmişti.
Bir uçak dolusu tıbbi cihaz.
Gümrüğe takıldığında, sağlık bakanıyla konuşup, Gölcük’teki Donanma Komutanlığı’na teslimi için katkıda bulunmuştum.
O kuruluşun “takdir belgesi” gazetedeki odamın duvarında asılıdır.
Sait Tarhan hikayesinin devamına dönelim...
Babasından haber almış.
Buluşmuşlar.
Eşi ve çocuklarıyla tanıştırmış.
Meğer babayı önce Sibirya’ya sürmüşler.
Mektup, telefon her türlü iletişim yasakmış.
Sonra İkinci Dünya Savaşı patlayınca babayı askere almışlar.
Almanlara karşı cepheye göndermişler.
Baba çok başarılı olmuş.
Albaylığa kadar terfi etmiş.
Bu arada evlenmiş, çocukları, torunları olmuş.
Sait Tarhan’ı bulmaya çalışmış ama başaramamış.
Sonunda bir şekilde Sait Tarhan’ın Amerika’da doktorluk yaptığını, adresini öğrenebilmiş.
Hemen irtibata geçmiş.
Sait Tarhan babasına “Amerika’ya gel, kalan yıllarımızı birlikte geçirelim” demiş ama baba “mümkün değil oğlum, artık ben Rusya’da yerleştim, evim barkım orada, çocuklarım ve torunlarım var. Gene ben gelirim, sen gelirsin beraber oluruz” cevabını vermiş.
Sait Tarhan çok memnundu.
Görüşmediğimiz sürede o da Rusya’ya babasını görmeye gitmişti.
..............................
İşte bir Kırım Tatar’ı dramı...
Böyle yüzlerce, binlerce, on binlerce acı yaşanmıştır.
Şimdi gene acıların perdesi açılmakta.