Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Rahşan Ecevit'in yazdığı PÜLÜMÜR'DE AŞK oyunundan birkaç satır yansıtayım.
"Faruk: Çok mu seviyormuş?
Mustafa: Çok... Hem öyle böyle değil...(Gözleri dalar) Ölesiye seviyormuş.
Faruk: Ne güzel! Nasıl oraları, senin memleketin? Güzel midir?
Mustafa: Güzel de söz mü? Hele bizim durduğumuz yerler.
........
Faruk: Hani oraları bildiğimden değil de merak işte.
Köyünüzün adı nedir?
Mustafa: Pek senin bildiğin cinsten köyler olmaz oralarda. Mezralar vardır.
......
Faruk: Mezralar nasıldır, anlatsana.
Mustafa: Nasıl diyeyim bilmem ki. (düşünür) Bizim oraların dağları senin bildiğin dağlardan değildir. Şöyle bir başını kaldırıp baktın mı, arkaya devrilecek gibi olursun..."
Bu satırlar Ecevitler'deki köy sevgisini yansıtıyor.
Daha 1970'lerden söyleme geçirilen köykentlerin kırsal kesime oy yatırımı olmadığının işareti.
Ve 31 yıllık bu serüvenin mutlu sonu.
Pülümür'de Aşk... Mesudiye'de yavruyu dünyaya getirdikten sonra bakınız ne sayfalar açılıyor.

Dünya Bankası temsilcisi Ajay Chibber dün "köykentlerin kırsal kesim kalkınma modeli olarak benimsendiğini ve yaygınlaştırılması için ilk aşamada 300 milyon dolar katkıda bulunulacağını" söyledi.
Mesudiye'de bu modeli hayata geçirenler görülüyor ki, önemli bir uğraşta bulunmuşlar.
Projenin müellifi Bülent Ecevit'i ve gerçekleştirme sürecinde başı çeken Oktay Ekşi'yi kutluyoruz. Meslekte 50 yılı için Ekşi'ye bir armağan da budur.
Eğer fon, Mesudiye örneğindeki gibi başka köykentler için de ciddiyet, inanç ve bilinçle uygulanırsa, bir kırsal kalkınma mucizesi oluşabilir.
Yüz binlerce çocuk Türkiye'ye üçüncü milenyumun gerektirdiği eğitim, sağlık, kültür ve güvence ortamında kazanılabilir.
Dünya Bankası kırsal kesime dönük yeni modelleri uygulayarak iyi sonuçlar almıştır. Örneğin Hindistan'da mikro krokilerle milyonlarca köylü ailesi üretici haline getirilmiştir. Her aileye tek bir inek alımı için ve birbirine kefalet sistemiyle mini hayvancılık kredileri bir devrimdir.
Köykent modeli de çıtanın çok daha yükseklere konulacağı çağ atlama işi olabilir.

Ecevit'in l970'li yıllarda kalkınma köyden başlayacak iddiasıyla ortaya attığı köykent projesi bir romantik isyankarın fantezisi olarak karşılanmıştı.
"Şairin naif hayali" diye bakılmıştı. Köykentlerden tebessümle, hafiften dalga geçerek söz ediliyordu.
Sunuluşu da biraz o "tiye alma"lara çanak tutmuştu.
Ecevit karatahta başındaydı.
Çocuksu desenlerle çizilmiş bir köykenti anlatıyordu.
"Burası gölet... Köylüler balık yetiştirecek.
.......
Burası seralar. Köylüler çiçek yetiştirecek..."
Hansel ve Gratel
masalındaki pasta evler, çikolata kapılar. Dondurma bacalar gibi algılanmıştı.

Yıllar sonra İsrail'e gittim.
Orada kibutzları gezdim.
5 Mayıs 1996'da bu köşede Kibutz izlenimlerim şöyle yansıtılmış:
"Tepemizde bakır bir tepsi gibi parlayan ay...
Önümüzde uzayıp giden avokado ve portakal ağaçları ormanı. Meyve kokularına karışan kekik, nane, zeytin aroması. Gür ve kıvır kıvır saçları bellerine kadar uzanan, iri ve diri göğüslü kızlar - delikanlılar önümüzden geçip ağaçların loşluğunda kayboluyorlar.
Bu kibutz ortak tarım ve tarıma dayalı sanayi kolektif çiftliğinde 1000 kişi üretiyor.
Hepsinin ücretsiz oturdukları bahçeli iki katlı evleri var.
Toplucu yemek yedikleri 10 lokanta da ücretsiz.
Evde yemek isteyen kibutzun marketinden karsız alışveriş yapıyor.
Kreş, bilgisayar, müzik, yabancı dil kursları, sinema, tiyatro, spor tesisleri, tüm sağlık hizmetleri ücretsiz.
Çalışma süresi günde 8 saat.
Ayrıca aylık ortalama 500 dolar karşılığı İsrail parası."
Bu sistemin neden Avrupa'da kırsal kesimlere uygulanmadığını sormuştum.
"Devletin elinde toprak yok... Ama siz Türkiye'de uygulayabilirsiniz. Hazine'nin uçsuz bucaksız arazisi var" demişlerdi.
Mesudiye örneği ve Dünya Bankası'nın değerlendirmesiyle keşke o potansiyelden yararlanabilsek.