Dünkü Devlet Kağıtları İhalesi'nden içe ve dışa, "Konsolidasyon, Moratoryum gibi dedikoduları ciddiye almıyoruz" mesajı çıkarılabilir.
Anımsayınız... Daha birkaç gün öncesine kadar dün yapılan Devlet Kağıtları İhalesi, "en kritik dönemeç" olarak görülüyordu.
"2.2 katrilyonluk kağıda, bakalım devlet alıcı bulacak mı?" kuşkuları, dile getiriliyordu.
Ama... Bakınız dünkü talep, 7.5 katrilyon liraya tırmanmıştı.
Yani... İhaleye çıkarılan kağıdın 3 misline.
Kaba bir hesapla 7.5 milyar dolara...
Alıcı bulamamak bir yana, Hazine fazla talebi geri çevirdi.
Böylece "bu faizlerle daha fazla borçlanmak istemiyorum. 3 ay sonra daha düşük faizlerle ihale açacağım" tavrı konulmuştur.
Oysa... Bazı bankalar, ihaleden önce kendi aralarında toplanmışlar ve "birleşik faiz yüzde 220 puan olmalı" görüşüne varmışlardı.
Ama... Dünkü ihalenin birleşik faiz oranı yüzde 193'te kaldı.
Kağıtlar, birkaç saatte ikinci el piyasaya 5 puan prim yaparak yansıdı.
Dün Dünya Bankası, IMF'ciler, büyük banka uzman ve yöneticileriyle işadamlarının bulunduğu bir masada, ihalenin simgesel mesajı ve ekonomiden son manzara konuşuldu.
Şöyle bir sıralama yapıldı.
1- Kemal Derviş, "Türkiye gerçeklerine uzak bir ithal prens" değil, "bu işin altından kalkabilir" izlenimlerini veriyor.
Hükümet'te Derviş'e karşı sürtünme katsayısı sıfırlanmış sanılmasın.
Ama... Benimseme ve destek süreci hızlanmakta.
2- Medyada, iş hayatında, sivil toplum örgütlerinde, halkta ve dışarıda Hükümet'in yitirdiği krediler, Derviş'le birlikte - ihtiyatlı da olsa - yeniden açılmakta.
Hükümet ortakları "Kemal Derviş'i çelmelemenin kendilerine çelme takmak demek olduğunu" artık görebilmekte.
3- Hükümet ortakları, gemileri yakmış durumdalar.
Yarıda bırakamaz, seçime de gidemezler.
Uyumlu çalışmaya ve başarmaya mahkumlar.
4- "Bir başka Hükümet" formülü, şu aşamada görülmüyor.
5- Çalışanlar kesimini temsil eden kitle örgütleri, şu ortamda yeni ekonomik programı desteklediklerini ilan edemezler.
Çünkü... Tabandaki acıları, tepkileri görmezden gelemezler.
Ama... Bu son şansı kundaklayarak "ekonomiyi çökertmek, yüzbinlerce çalışanın işsiz kalmasına neden olmak" riskini de göze alamazlar.
Tepki koyacaklardır. Fakat bunun dozajı ölçülü, eylem takvimi zamana yayılmış olacaktır.
6- Hükümet, 3 kamu bankasının ortak yönetiminde "parselleme" zihniyetini sürdürmezse, göreve gerçek profesyoneller getirilirse, Derviş'in Koordinatör Bakan işlevi daha net tanımlanırsa, başarı şansı yükselir.
Aksi halde, iyimser beklentilerdeki "ihtiyat payı" sürecektir.
Bu arada iki parametre çok önemli.
Birincisi... Kemal Derviş'i "iyi"... Hükümet'in ortak partilerini ve bakanlarını "kıskanç, kötü" ve "beceriksiz" göstermek, çok yanlış bir çizgidir.
Psikolojik uçurumlar yaratır.
İkinci parametreye gelince...
İç ve dış kamuoyundan destekler, krizin atlatıldığı izlenimleri, dış para kaynaklarından Türkiye'ye dönüşün yeniden başlayışı, siyasi iktidarı rehavete sokmamalı.
İlkeler yeniden laçka olmamalı... Program yozlaştırılmamalı.
Türkiye artık yapısal değişimini, küreselleşmenin olumlu boyutlarını gerçekleştirmeli.
Yoksa, sürekli kriz içinde yaşayan "küreselleşme yoksulu" ülkelerden biri olur.