Rakip takımın sahasına ağzı dikili ölü kurbağa gömmek Brezilya futbolunun kara büyüsü... Arubinha adlı genç, Vasco da Gama’nın 12 - 0 yendiği sıradan bir takımın taraftarı. Bu yenilginin üzüntüsüyle, Vasco da Gama takımının sahasına ağzı dikili ölü bir kurbağa gömmüş. "Tanrı bu takıma 12 yıl boyunca şampiyonluk yüzü göstermesin" diye beddua etmiş.
Büyüsü tutmuş olmalı ki, Vasco da Gama 11 yıl şampiyon olamamış.
Vasco da Gama’nın yöneticileri, futbolcuları, teknik adamları, taraftarları yıllar boyu sahayı delik deşik etmiş, ölü kurbağa aramışlar.
On birinci yılın sonunda Vasco da Gama şampiyon olunca, başkan "iyi hal nedeniyle Tanrı bizim cezanın 1 yılını affetti" demiş.
Ağzı dikili ölü kurbağa büyüsünü bozmak için ise Brezilya’da sahaya sarmısak ekilirmiş. Ayrıca, maçlardan önce bol gol atmak için, sahaya bereket simgesi buğday ve pirinç taneleri serpilirmiş.
Brezilya futbolunda böyle inançlar yaygın.
Örneğin... Efsane futbolcu Didi takımı şampiyon olduğu gün soyunma odalarına uğramadan sahadan üzerindeki formayla çıkmış. Koruyucu azizine verdiği sözü yerine getirmek için Rio de Janeiro kentinin bir ucundan öbür ucuna yürümüş.
Bunlar, takıma moral anlamında bir katkı. Ama asıl önemli olan iyi futbol ve iyi futbolcular.
İşte birkaç örnek...
Ünlü kaleci Nasazzi için "o kaledeyken içeri X ışınları bile giremez" denirdi.
Arjantin Ligi’nde yıllarca gol kralı seçilen Paraguay kökenli Erico, bir orta saha adamı olarak hiç gerilmeden sıçrar, inanılmaz yükselir ve top geçirmezmiş. Kurşun gibi vurur, harikulade topuk pasları verir, arkadaşlarına gollük pasları adeta gümüş tepside sunarmış.
Onun için bir tango bile yazılmış.
"Senin gibi yiğit,
1000 yıl da geçse gelemez.
Kimse senin gibi,
Topuk ve kafa pası veremez."
Uruguaylı Hector duvar paslarının babası... Antrenmanlarda 30 metre öteye şişe koyar ve şutlarıyla şişe devirirmiş. Topu karınca deliğinden sokarmış. Yerçekimi yasalarını altüst ederek havada kalır, kafayı patlatırmış. Bütün bu özelliklere sahip olduğu için ona sihirbaz denirmiş. Topu sürerken, gole giderken şarkı da söylediği için bir diğer adı Bülbül’müş.
Leonidas için Fransız Match dergisi, "onun 6 bacağı olduğunu" iddia etmiş. "Metrelerce uzayabildiği, katlanabildiği ve hatta düğümlenebildiği" fantezisi de var. Leonidas öyle güzel goller atarmış ki, golü yiyen kaleci çoğu kez onu kutlarmış.
Ve bir Galatasaraylı olarak dileklerime gelince...
Keşke Mondragon Nasazzi gibi olsa...
Xavier - Emre ikilisi, "Doğu’da Çin Seddi, İstanbul’da Xavier - Emre hattı" diye anılsa... Galatasaray’ın orta saha adamları kendi aralarında "huni" çizebilseler. Huninin dibinden ceza sahasına geçiş olmasa... Karşı takımın alanına huninin ağzı gibi açılabilseler.
Gözlerimiz gerçek gol adamlarını arıyor.
Gol deyince, Galatasaray’ın Fenerbahçe karşısında aldığı 6 - 0’lık yenilgi hala acıyan yara.
Ancak Metin Oktay’ın uzun yıllar önce Fenerbahçe ağlarını yırtan golünü, yaralarıma Ege tütünü gibi basıyorum.
Galatasaray’da yeni Metin’ler istiyoruz.
Galatasaray, Hagi, Emre, Okan, Ergün, Hakan, Hasan, Taffarel, Popescu, Bülent, ile birçok başarıya imza attı.
Fatih Terim’in yönetiminde, dünyanın en önde gelen takımları arasında yer aldı. Küresel marka oldu.
Ama bu yıl Galatasaray tutuk. Yendiğinde bile güzel futbol oynamıyor.
Sarı kırmızı renklerin verdiği büyük coşkuyu bir süredir yaşayamıyoruz.
Sanki kaşmir kumaşın havları dökülmüş, rengi atmış...
GS - FB maçının başlamasına ve Ali Sami Yen’deki yerimi almama dört saat kala kendi kendime soruyordum:
"Yoksa, birileri Ali Sami Yen’e ağzı dikili bir ölü kurbağa mı gömdü?"
Ama GS, kurbağanın iki golle, iki gözünü patlattı.